“Diren Patron!..”
Şükrü Alnıaçık
-Tarih: 15 Mart 2010… Ufukta 12 Eylül Anayasa Referandumu var. TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner, “Biz seneye 40’ıncı yılını kutlayacak bir meslek örgütüyüz. Siyasi konulardaki rengimizi açıklamak geleneğimizde yok‘ diyor.
Başbakan Erdoğan, “Referandumda tarafını açıklamayan bertaraf olur” diyerek TÜSİAD’ı üstü kapalı “yok etmekle” tehdit ediyor.
TÜSİAD Başkanı Boyner kararlı: “Evet/Hayır diye bir taraftan yana tavır almak bizim işimiz değil. Biz gönüllü bir sivil toplum kuruluşuyuz,” diyor.
-Tarih: 2 Haziran… Barzani, TÜSİAD’ı ziyaret ediyor. Ziyaret sırasında Kuzey Irak’lı Bakan Sinan Çelebi, ‘‘Bu kapı açıldı, 48 ticari protokol imzalandı; kapı ardına kadar açıktır. Buyrun gelin bir an önce işbirliği yapalım’‘ diyor.
– 3 Haziran günü Barzani, patronları “bölgesine yatırıma” çağırıyor. K.Irak’ta 6 milyar varil olduğu tahmin edilen petrolün bugünkü değeri 4.5 trilyon doları buluyor. Pasta büyük!..
Bölgesel Yönetim ile Irak Hükümeti arasında petrolün paylaşımında yaşanan sorun bir türlü çözülemiyor. Bu nedenle Barzani, Türkiye’yi hızla “oyuna sokmaya” çalışıyor. Ancak kısa ve uzun vadeli güvenlik sorunları mevcut. Zaten meydan biraz da onun için bizim iki “SİAD”a kalıyor.
20 Milyar Dolarlık ticari pastanın dilimleri, her zamankinden fazla siyasi destek ve güvence gerektirdiğinden Hükümetin MÜSİAD’la olan yakınlığı, TÜSİAD’ı rahatsız ediyor. Bu nedenle “Patronlar, referandumda hükümete pasifçe direniyor!”
-Tarih: 24 Haziran 2010: TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Mustafa Koç, “Zaten ardı ardına gelecek genel seçimler ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri varken bunların önüne bir de referandum ekleniyor. Bu tablonun ülkeye zarar getireceği endişesini taşıyoruz” diyor.
-25 Haziran’da Başbakan Erdoğan, “Herkesin yorumu kendisine, o ayrı bir şey. Referandum şu zaman yapılır bu zaman yapılır olmaz. Böyle saçmalık mı olur. Bunlar siyaset acemisi. Doğrusu bu yaklaşım tarzını şık bulmuyorum,” diyor.
-Tarih, 30 Haziran 2010: Türk-Irak İş Forumu Erbil’de toplanıyor. 148 işadamı ile Erbil’e giden Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, “Hedefimiz iki ülke arasındaki ticaret hacmini 4 yılda 20 milyar dolara çıkarmak,” diyor. Heyete TÜSİAD davet edilmiyor. İş adamları genellikle MÜSİAD üyelerinden seçiliyor.
-18 Ağustos 2010’da Başbakan Erdoğan, TÜSİAD’la bir kez daha “Evet” polemiğine giriyor. “Bitaraf olan bertaraf olur” dediğini hatırlatarak, “TÜSİAD hemen açıklama yapmış. ‘Bizden kimse irade beyanı isteyemez’ demiş. Peki 2000-2001’deki irade beyanını nasıl yaptın? Bu ülkeyi biz sermayenin hegemonyasına terk etmeyeceğiz” diyor.
Bu cümle, gönül gözüyle bakınca “sermayeyi “T”den alıp “M”ye vereceğiz” şeklinde okunuyor.
-29 Eylül 2010: Türkiye’nin Erbil Başkonsolosu Aydın Selcen: “Erbil’de Türkiye adına ihale takipçisi gibi çalıştığını” söylüyor. Selcen, Erbil’in “yeni Dubai olmaya aday olduğunu” belirtiyor.
– Derken Takvimler 4 Ekim 2010’u gösteriyor: TÜSİAD heyetinin, Irak’ın kuzeyindeki bölgesel Kürt Yönetimi Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın daveti üzerine 4 Ekim 2010 Perşembe günü Erbil’e hareket edeceği açıklanıyor. Devlet Bakanı Zafer Çağlayan’ın katılımıyla gerçekleştirilecek ziyarette, TÜSİAD heyetine yönetim kurulu başkanı Ümit Boyner’in başkanlık edeceği bildiriliyor.
-12 Ekim 2010 Salı günü, KDP’nin istihbarat teşkilatı, “bazı güçlerin bombalı saldırı hazırlığı içinde olduğu” bilgisini veriyor. Bunun üzerine TÜSİAD’ın bölgeye yapacağı ziyaret iptal ediliyor .
Erbil’deki bir hükümet yetkilisinin verdiği bilgiye göre TÜSİAD’ın ziyaretini istemeyen güçler var. Bunların başında da Türkiye’deki İslamcı gruplar yer alıyor. Hükümet yetkilisine göre bu gruplar, Kuzey Irak’ta rakip sermaye gruplarını istemiyor. Nitekim PARASTİN’in yaptığı bomba ihbarında adı geçen örgütün son zamanlarda bölgede birçok olayda ismi anılan “Ensar El İslam” olabileceği belirtiliyor.
TÜSİAD’ın süreçler koordinatörü “Sosyal Demokrat” akıl hocası İshak Alaton ve fedaisi Cem Boyner, elele vererek, Kuzey Irak’a giremeyen “hanımefendiyi” takviye etmeye ve TÜSİAD’ı “düştüğü yerden kaldırmaya” çalışıyorlar.
-22 Mart 2011: TÜSİAD Yeni Anayasa Raporu’nu hazırlamak için İstanbul’da toplanıyor. Ve Cem Boyner, “Erbil dersi“ne iyi çalışmış görünüyor! “Türkiye’nin insanlarının mutluluğu, onuru, haysiyeti bu ülkenin bölünmesinden daha önemlidir diyebiliyorsanız, doğru yoldayız!” Bugüne kadar bölünme konusunda kurulmuş en cahil cümle bu… Ama Musevi işadamı ve Alarko Holding’in patronu İshak Alaton, ayağa kalkıyor, Boyner’in yanına geliyor ve “Aferin oğlum!.. İşte şimdi AKP’nin ve bütün dünyanın gözüne girdin” der gibi onu alnından öpüyor.
Şimdi bir süredir Barzani, “Beymen’den” giyiniyor. Erbil Mağazasının yıllık ciro beklentisi bayan Boyner’e göre 10 milyon dolar… Ancak, Başbakandaki referandum “ve saire” kini geçecek gibi görünmüyor. Bize göre de Erdoğan, son Gezi Parkı krizinde “faiz lobisi” diye adını sayıkladığı bu patronların işini bitirmeden huzura ereceğe benzemiyor.
İşin kötüsü, patronlar da bunun farkında ve “faizci sermaye” her fırsatta “kâr payıcı sermayeye” “direniyor.”
Evet Taksim’de “Halkın Sesi“nde “Sülalesi“ne kadar en az 50 tane Marksist grup, binlerce masum ve içli slogan var ama derinlerdeki maşatlıktan gelen sese kulak verirseniz en mantıklısı bu:.
Diren Patron!..