PKK’nın Yeni Görevi
Şükrü Alnıaçık
15 gün önce Alptürk TV’de Ruhi Ersoy’la yaptığımız bir sohbette “PKK’nın beyin adamları AKP’li danışmanlardan daha zeki” demiş; fakat konumuz zeka seviyeleri olmadığı için iddianın ispatı için fazla da uğraşmamıştık.
Kandil’in yaptığı son görev değişikliği, AKP’nin terör politikasını, bütün iyi niyetimizi kuşanarak bir kez daha sorgulamamızı zorunlu kılıyor. Şimdi daha iyi anlıyoruz ki; teröristlerle düşüp kalkan sadece AKP hükümeti değil. Belli ki; PKK, istihbarat örgütleri tarafından satranç oynar gibi kullanılıyor. AKP’nin elinde bir tek Öcalan var. O da karşısındakileri saf bulunca ikili oynuyor.
“Velev ki;” AKP’nin İmralı üzerinden yürüttüğü “barış süreci” derin bir milli perspektifle hazırlanmış dahiyane bir çözüm programı olsun. İşte yine de illegaliteyle masaya oturmanın mahzurları bir bir ortaya çıkmaya başlamıştır. Çünkü AKP’nin teröre, Ortadoğu’ya ve dünyaya bakışı, akıl ve zekâ yönünden baştan sıkıntılıdır.
AKP’ kurmaylarının göstere göstere gelen derin Kürtçü ihanet karşısında yaptıkları savunmanın bir ezber tarafı var:
– “İşte bilmem kaç gündür analar ağlamıyor!” Müzakerecilerin daha kuvvetli savunması ise rakip söylemleri asit çukurunda eritmek anlamına gelen:
– “Devlet Apo’yu kullanarak PKK’yı bitirecek” iddiasıdır. İşte bunun için “velev ki” diyerek bu sahte asit çukuruna dalıyoruz. Velev ki devletin böyle bir niyeti var. Bakalım bu süreçte PKK bitiyor mu yoksa yeni mevziler kazanarak güçleniyor mu?
Bu adamlardan bahsetmeyi sevmiyoruz. Ancak konuşmadan, bilmeden ihanetin boyutlarını ortaya koymamız ve milletimizi yeni tehlikelere karşı uyarmamız da mümkün değildir.
5 Temmuz itibariyle, KCK’nın başından Karayılan gitti, Cemil Bayık geldi. Atamalarda “Kuzey“e ağırlık veren bir “Alevi kanadı öne çıkarma” hamlesi seziliyor.
Değişiklik kişilerle sınırlı değil elbette… Sonuç bildirgesinde çok önemli yeni cümleler var: Reklam kokan cümleleri buraya almıyorum. Ancak metni Ülkücü aklıyla analiz etmeden de geçemeyeceğim.
Bildiride “Antiemperyalizm“e “Suriye’ye” ve “demokratikleşme“ye vurgu yapılması, “TC” yerine “AKP hükümeti” ifadesinin cümleye zorla tatbik edilmesi çok anlamlı. Yeni yönetimdeki “Dersim” ağırlığıyla birlikte değerlendirildiğinde bir “cephe genişletme” operasyonuyla karşı karşıya olduğumuz anlaşılıyor.
Bu hamleden ve konuşulan cümlelerden, “savaşın yeniden başlaması halinde ‘Başkan Esad’la, birlik olur Alevileri, Gezi’deki Liberal Solu, hatta muhalefet yorgunu Kemalist Solu yanımıza çekerek cepheyi genişletiriz” mesajı çıkıyor.
AKP’nin Suriye’de Sünnicilik yaparak Esad’ın arkasına ittiği İran’la birlikte düşünüldüğünde bu durum, PKK’nın Kaleşnikof’tan Atom bombasına terfi etmesi anlamına gelmektedir. İşte AKP’nin “komşularla sıfır sorun“lu dış politikasının ve kansız “Barış Süreci“nin Türkiye’yi getirdiği nokta burasıdır.
6 ay önceki konjonktür tamamen değişmiştir. Hükümetin “İmralı Barış Süreci“ni, Suriye’deki gelişmeler, İran-Hizbullah desteğiyle oluşan Şiî blok, Reyhanlı, Taksim olayları ve Mısır Darbesinden sonra hızla yeniden gözden geçirmesi gerekiyor. Kendi milletvekilleri İdris Bal hoca da geçen gün buna benzer ihtimallerden bahsediyordu. Bütün aksine iddialara rağmen biz bu konularda “politika yapmayı” sevmeyiz.
PKK’nın Türkiye’yle ticaret yapan Irak Kürtlerinin kucağında semirirken, Esad’la dost olan Suriye Kürtlerinin yanına geçmesi, Esad’ın kazanacağına dair güçlü sinyallerin gelmesinden sonraki bir “saf belirleme” hamlesidir.
PKK’nın Suriye kolu PYD, Türkiye’ye yakın bir silahlı muhalefet hareketine bağlanmak yerine, Apo’nun talimatıyla Esad’ın yanında yer alarak, İran’la yıllar önce ateşkes yapan PJAK’la birlikte İran Kürtlerini de rahatlatmıştır. Böylece PKK, “büyük Kürdistan’ın” kilit partisi, Öcalan da dört Kürt bölgesinin ortak lideri haline gelmiştir.
Dindar AKP sayesinde dinsiz PKK, son değişiklikle, Şafi Diyarbakır’ı “halletmiş,” Esad’dan aldığı yeni görev gereği, Hatay’a, Tunceli’ye, İstanbul’daki Sivas’a sıçramaya çalışmaktadır.
Bütün bunlar, teröristle insanı, PKK’lıyla Kürdü birbirine karıştırarak, “kardeşlerimize açılım gerek” diyen AKP’nin eseridir. Şimdi 10 yıl öncesine göre PKK bitiyor mu, yoksa özellikle son 6 ayda hayalinde bile göremeyeceği kadar güçleniyor mu?
Akıldan, zekâdan bahsetmekte haksız mıyız?