Ali BADEMCİ
Bu sayfaları tâkip edenler Cumartesi günü Haber-Türk TV’de canlı yayını sanırım seyretmişlerdir. 05.15’de biten programının maillerini Sayın Bardakçı ile saat 08.00’e kadar inceledik. Bunların içerisinde “Sarıkamış’da 800 bin şehit verildi” gibi temelsiz isnatların dışında her konuda bizleri de aydınlatan mesajlar bulunmaktaydı. Tabiî olarak bunlar Haber-Türk’e gittiği için inceleme ve cevaplama imkânım yok. Keşke olsaydı pek değerli ve kıymeti fikir dostlarımıza ulaşma fırsatını değerlendirmiş olurduk. Benim mail adresime ve fesbuk kanalı ile ulaşanlara evvelâ teşekkürlerimi arzetmeliyim. Herşeye rağmen konunun tam uzmanı olduğumu hiçbir şekilde söyleyemem. Ancak ilgiden de öğrenmekteyiz ki bu konunun daha ilmi çalışmalara ihtiyacı var. İtiraf edelim ki bizim gayri resmi kaynaklarımız deli saçmaları ile doludur. Bu konufa ilk yayın Köprülülü Şerif’in kitabıdır. O da Mustafa Kemal tarafından hazırlatılmış tamamen günün siyasetini kurtarma amaçlıdır. Dünya kadar yalan ve polmik içermektedir. Mesele Sakarya günlerinde Enver’in itibarını düşürüp Anadolu’ya gelmesini engellemektedir. Yani bu derece yanlı bir yayındır. Bütün bunlara karşılık Genelkurmay arşivinin ve Rus kaynaklarının iyice taranması gereklidir. Ancak böylece doğrulara kavuşabiliriz. Programda da ifâde ettiğim üzere tabii olarak “Hatıralar” da taraflıdır. Herkes kendinin kahramanlığını öne çıkarayım diye ihânete varan hatâlarını saklamaktadır. Bu sebeble dün bu sütunlarda başka yerlerde kılavuz olarak kullanılabilecek düzeyde bir “Sarıkamış” yazısı yazdım. Faydalı olacağı kanaatindeyim. Öyle en doğru benim yazdıklarım şeklinde bir iddiam olamaz. Ama doğru kaynaktan başkasını da kullanmam.
“Basmacılık” meselesine gelince acizane ben bu konuları çocukluğumdan beri çalıştım ve elde ettiğim bilgileri bir ürün olarak kamu oyu ile paylaştım. ”Basmacı” kaynaklarına göre “Basmacılık”ı belki dünyada en iyi bilenlerdenim. Bu konuda Türkiye, Türkistan, ABD ve Avrupa’da birçok öğrenciye yardımlarım olmuştur. İnşallah bu yiğit ve bilgili insanlar bir an evvel bizi aşacaklardır. Elimde bulunan herşeyi herkese açtım, ki bu konuda ölçüm kültürümüze katkı yapmaktır. Hiçbir zaman speküler veya şahsi olmayı düşünmedim. Bu bilgilerden çıkar sağlamak gibi amaçlara da yaklaşmadım. Enver Paşa konusundaki fikirlerim sabitleşmiştir. Murad’ın aşk mektuplarının dışında yeni ve doyurucu belgeler ortaya çıkmadıktan sonra bu kanaatlerim değişmeyecektir. Tıpkı ifâde ettiğim gibi Paşa siyasal anlamda Turancı ve Türkçü, kültür anlamında da İslâmcı’dır. Hiçbir şekilde kökten dinci ve siyasi ümmetçi değildir. Varlığı için dua ettiği “Hilafet” de Türk Hilafet geleneğidir. İsmet Paşa hatıralarında Enver’in tipik bir Emir Timur hayranı olduğunu söylüyor. Bu teşhis pek yerindedir. Timur da Hilafeti Tirmiz’e götürmek istememiş miydi? Ondan önce Muhammed Harezmşah da “Ürgenç” Hilafet merkezi olsun arzusundaydı. Lakin bu ideal ve şeref Yavuz Sultan Selim’e nasib oldu. Açizâne evvelki Haber-Türk ve TRT Avaz programlarında hiç birşey ifâde etmese de “Türkçüyüm Turancıyım, İslâmcıyım, Ümmetçiyim, Hilafetçiyim” demiştim. Biraz daha zorlarsanız kanuna muhalefet ederiz ama doğrusu budur. Irkımıza ait özlemler siyasi, ümmetimize ait temenniler kültüreldir. Bu çizgiyi kesinlikle ihmal etmemek lâzımdır. Hangi ırktan olursa olsun ümmetimizi seviyor ve onların acıları ile yatıp kalkıyoruz. Irkımızın sancılarını da görmemek mümkün mü? Hangi Müslüman Doğu Türkistan vahşetini onaylar.. Canım Kerkük, Afganistan, İdil-Ural, Kırım gönüllerimizin yarası değil mi? Ama biz birilerinin hatırı için önce “Filistin” diyemeyiz! Böyle bir düşünce bu insanlara sırt dönmemiz anlamında değildir. Mısır’a,Libya’ya bigane kalabilir miyiz? Bizim coğrafyamız ve bizim kültürümüz.. Öyle içi boş din düşmanlığı yapan sözüm ona “Türkçüler”e ve “sözde “Turancılar”a da bakmayın siz! Türk-İslâm sentezi ne kadar yanlışsa o kadar da doğrudur.. ”Türklük Gurur ve Şuuru İslâm Ahlak ve Fazileti” de öyle..
Çocuk olmanın çocukça düşünmenin anlamı yoktur”. İslâmiyet Türk Irkını” yok etmiş de,bu duruma düşülmesine sebeb olmuşmuş.. Hiç öyle şey olur mu? O zaman Cengiz Han’ın ordusundaki “Moğol” unsurlarının nerede kaldığını izâh edemezsiniz! Türk Moğolları devrinde Cengiz ahâlisi İslâm’ı öne çıkarsaydı şimdi Ukrayna ve İdil Ural belki “Moğol” belki de şimdiki gibi küçük değil dev bir Türk Moğulu olurdu! Türkler’in İslâma intisabında Araplar’ın budalalığı ve zâlimliğini Peygamber’e mal edemezsiniz! Yani ileriki yıllarda sizler bin beterini yapmadınız mı? Arap Milliyetçileri Türkler’in İslâm’ı Türklük için kullandığını, dolayısiyle samimi Müslüman olmadıklarını yazıyor. Neden görmemezlikten geliyorsunuz? Ortadoğu, Önasya ve hatta Orta Asya’nın hakim milleti Sasanilar’den bir avuç Fars kalmış.. Yüzyıllarca Avrupalı ve Bizanslılar bunlarla baş edememişken Arap orduları üzerlerinden geçmemiş midir?Bugünkü bir avuç Pehlevi kalıntısı bile Anuşirvan ile Türgiş akrabalığının hatırası olduğunu bilenler biliyor. Fars’ı Arabın elinden “Türkmen Şiası”nın kurtardığını da aklı başında Pehlevi ideologları kabul ederken neden Hz.Mevlâna’nın Farisi yazdığını dert ediyorsunuz! Acaba bugünkü Farsça ile hangi Sasani belgesi okunabiliyor? İnsaf edin ve hizaya gelin! İlle de İslâm..
Bardakçı dostum Şubat ayında bir “Suriye Türkmenleri ve Bayır Bucak” programı ilânı yaptı. Bu program her zamanki dozunda kültürel bir program olacaktır. Siyaset asla.. Siyaset devleti idare edenlerin işidir. Biz kesinlikle kaynaklarımıxa göre tarih bilgileri vereceğiz. Onun için sorularınız da bu çerçevede olsun. Lütfen abuk-sabuk şeyler yazıp ağırlığımızı heba etmeyin.. Ölçü Türklük ve kültürü..
Bekleyin ve kimsenin konu etmediği bu meseleyi görün. Türkmenler, yani Müslüman Türkler’in sadece Türklüğün değil İslâmın da orta direği olduğunu göreceksiniz. Mübarek milletim sırtını “İlayikelimetullah”a dayadığı için ayaktadır. Buralar benim toprağım. Birçok dost sorar ki, ”Neden Türkistan değil de kendi toprağınızı sahiplenmiyorsunuz”.. İlk bakışta doğru olsa bile ben Türklüğü yeterince hazmetmişim Türk’ün ayak bastığı her yer benim toprağım, milletim, ırkım.. En iyi yıl dilekleriyle..