MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Bir bankanın genel müdürü yapılan operasyonda evinde ayakkabı kutularının içinde 4.5 milyon para bulunduruyorsa, tam 74 gün sonra serbest bırakılıyorsa, kutularını da al götür deniliyorsa bu devlet çürümüş, adalet çökmüş demektir.” dedi.
Seçim çalışmaları için Samsun’da bulunan Devlet Bahçeli, Çarşamba ilçesi Zübeyde Hanım Meydanı’nda halka seslendi. Devlet Bahçeli, ilçenin tarihi köprüsünden yürüyerek miting alanına geldi. Partililerin yoğun ilgisinden dolayı memnuniyetini dile getiren Bahçeli, Başbakan’a “Sayın Recep Tayyip Erdoğan, bu kalabalık montaj değildir. Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir. Sevgili Çarşambalılar, 30 Mart yerel seçimlerinde bu AKP’ye 1 Nisan şakası yapın.” şeklinde konuştu. Samsun Büyükşehir Belediye başkan adayı Dr. Ferhat Günaydın ve Çarşamba Belediye başkan adayı Ilyas Aydın’ı göstererek “Işte temiz adaylar.” diyen Bahçeli, şunları söyledi: “30 Mart yerel seçim günü için mutlaka oy kullanın” diyen Bahçeli, partili sandık görevlilerine, “Seçim günü mutlaka oy sayımını takip edin. 11 oyun başına yanlışlıkla 1 koyulursa 111 olur.”
“17 ARALIK SONRASI ADALET ÇÖKMÜŞTÜR”
17 Aralık soruşturması ve sonrasına değinen Devlet Bahçeli, “Bir bankanın genel müdürü yapılan operasyonda evinde ayakkabı kutularının içinde 4.5 milyon para bulunduruyorsa bu daha büyük bir rezalettir. Bir bankanın genel müdürü tam 74 gün sonra çıkıp serbest bırakılıp emanet alınmış kutularını da al gel seninle beraber götür deniliyorsa bu devlet çürümüş demektir. Adalet çökmüş demektir.” ifadelerini kullandı.
Bahçeli, Başbakan’a öneride bulunarak şöyle devam etti: “Sayın Recep Tayyip Erdoğan bu rezil ortam karşısında sen bu ülkenin yüksek desteğiyle iktidar olmuş, Başbakan olmuş bir şahıssın. Böyle bir ortam içerisinde sen kendi kendine çekidüzen vererek milletine diyeceksin ki, bir televizyonda açık oturumda, ‘Aziz milletim son günlerde böyle bir olaya şahit oldum. Bu olaylar Adalet ve Kalkınma Partisinin yönetimine de yakışmıyor. Öyleyse ben bütün savcılara, bütün kolluk kuvettlerine talimat veriyor, herkesi yargının önüne çıkartarak yolsuzluk ve rüşvetin sonuna kadar takipçisiyim’ diyeceksin.”
“BAŞBAKAN OTORITER REJIME KAYIYOR”
Başbakan’ı diktatörlükle suçlayan Bahçeli, “Sayın Recep Tayip Erdoğan diktatörlüğe oradan da otoriter bir rejime doğru kayıyor. Güç alanı genişledikçe şaşkınlık, şımarıklık başını almış gidiyor. Bunları fark etmek lazım, zaten öyle bir döneme geldik ki bir vatandaş yanına yaklaşıp zor durumlarını anlatıyor, vatandaş ‘Sayın Başbakan bize bir çözüm bul anamız ağlıyor’ diyor. Hatırlarsınız Sayın Başbakan da öyle bir kibir bir gurur var ki yanında da 50 tane korumasıyla zor geziyor, o arada sesleniyor ‘al ananı git’ diyor. Bir memur derdini anlatıyor ‘size oy vermiştik’ diyor, ‘al oyunu vermeseydin’ diyor. Yani kendisini iktidara getiren her insanı küçük görüyor, bu gidişte hayır yoktur.”
“Gidişat iyi değil”
“Hangi partiden olursak olalım bu ülke bizim, bu millet büyük bir millet, hepimiz evladıyız. Bunlara dikkat etmek lazım, gidişat iyi değil” diyen Bahçeli, şu ifadeleri kullandı:
“Uyarmak bizim görevimizdir. Siyaset yolumuzda milletimizle beraber olmak, onları uyarmak da görevimizdir. Oy verirsin vermezsin ama biz uyarma görevini yapmak mecburiyetindeyiz. Memur dertleniyor, ‘oy verdik sana’ diyor, vermeseydin diyor. Bilmem ne diyor, ne diyor… Aradan geçti zaman. Recep Tayyip Erdoğan bu güç çılgınlığıyla yoldan çıktı, kimseyi benimsemiyor. Senenin yarısı Türkiye’de, yarısı başka ülkelerde. Orta Asya’ya çok nadir gitti ama Ortadoğu’da önce resimleri, sonra kendisi, arkasından fotoğrafları, Gazze, Filistin derken Ortadoğu’nun her tarafında güya padişah ve sultan özellikleri ile bir büyük propagandanın altında kaldı ve bu da Ortadoğu Büyük Projesi’nin eş başkanı olarak bu görevi üstlendiğini söyledi. Kendisine bir misyon yükledi. Neymiş bu eş başkanın görevi, demokrasi getirmekmiş, özgürlük getirmekmiş, Ortadoğu’da yeni bir siyasi rejim oluşturmaktır. Şimdi sayın Başbakan Ortadoğu’nun halinin de ne olduğunu biliyor musun? Haydi şimdi Mısır’a git, haydi şimdi Suriye’ye git, haydi şimdi Filistin’e git, haydi şimdi Tunus’a git.”
” Bu nasıl yavru, 45 yıl Türk siyasi hayatında var”
Bahçeli, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Şimdi vatandaşlarımız, birçok yerde de söylüyorum, eskiden bu yana Adalet ve Kalkınma Partis’inin diğer partiler gibi baş harfleri ile ifade edildiğinde AKP deniyor. Fakat Sayın Recep Tayyip Erdoğan, bizim partinin adı AKP değil, AK Parti’dir diyor ve AKP’yi kullanmayı yasak ediyor. Tabi muhalefetler kullanıyor. O ayrı ama kendi partisinde hiçbirisi AKP diyemez. Tek bir şey söyler o da AK Parti. Ama öbür taraftan diğer partilere de böyle bozuk bir üslupla, argo yaklaşımlarla isim kullanır. Mesela CHP’ye ‘CE-HA-PE’ der, MHP’ye ‘ME-HA-PE’ der. Bunun ilk iki harfi Recepçe, son P harfi Türkçe değerli arkadaşlarım. Bir de kalkıyor partileri küçümsüyor, birisine diyor ‘ana muhalefet partisi’, onun liderine ‘genel müdür’ diyor. Genel müdürlük kötü bir makam mı, genel müdürlük bürokraside önemli bir makamdır. Ama öbür taraftan bir partiyi genel müdür diye şey yapıyorsun da sen necisin, daha evvelden ne idin sen. Bir de oraya bak.
Bizim partimize de ‘yavru muhalefet’ diyor. Muhterem Bafralılar, Milliyetçi Hareket Partisi 8 Şubat-9 Şubat tarihleri arasında 2014’te 45. yıl dönümünü kutladı. Bu nasıl yavru. 45 yıl Türk siyasi hayatında var, her tür mağduriyeti, mahkumiyeti, çileyi, işkenceyi çeken bir siyasi partide yavruluk kalır mı? Milliyetçi Hareket Partisi Türk siyasi hayatına girdiğinde sayın Recep Tayyip Erdoğan sen mahalle arkalarında, Kasımpaşa’da top koşturuyordun. Kısa pantulla geziyordun sen, şimdi kalkıp da Milliyetçi Hareket Partisi’ne nasıl ‘yavru’ diyorsun. Sana milletimiz bir destek vermiş iktidar olmuşsun. Peki bu destek kaybolduktan sonra sen hala daha ‘uzun adam’ diye mi tanınacaksın bu memlekette. Bunların hepsini iyi düşünmek lazım, topluma saygılı olmak lazım. Partiler az alır, çok alır hepsi bu memleketin evlatlarının kurduğu partilerdir. Gayret gösterir, nasip nereye kadarsa o olur, ama bunu kalkıp da küçümsemek doğru değildir.”