Olaylarla dolu bir haftayı daha geride bırakıyoruz; olay çok olunca haber de, yazılacak konu da çok oluyor.
Geçen hafta gördük ki bu ülkede yolsuzluklara hukuk işlemiyor. Ama aynı hukuk, arkası ve parası olan herkes için işliyor. Gördük; milyarları ayakkabı kutularına doldurup götürenleri en ileri, en serbest
En serbest deyince Yeşilay’ın “Yılın en’lerine verilen ödüller” den bahsetmeden geçemeyeceğim…
En Yeşilaycı Başbakan olarak Tayyip Erdoğan seçilmiş, hem de rakipsiz. Hani ülkenin başında ikinci bir başbakan olsa “Rakibe rağmen” diyeceğiz ama yok ki; tek tabanca…
Törene katılamayınca ödülünü eşi Emine Erdoğan almış; Hanımefendi de “Bu ödülü en çok uzun adam hak etti”deyince o dakikaya kadar “Usta” diye adlandırılan Tayyip Bey de olmuş size “Uzun adam”…
Bu arada bir bilgiyi de aktarmak isterim. Yeşilay Yönetim Kurulu’nda Erdoğanlar’ın kızı Esra Albayrak da var. Bu aile fertlerinin olmadığı alanları merak ediyorum…
20 dalda ödül alan isimlerin tamamı ya AKP’li, ya yandaş, ya yalama, ya da o sularda gezinen kendi halindeki tipler…
PARALEL DEVLET NEDEN BAŞI BOŞ BIRAKILDI
——————————
BAŞBAKAN‘ın işaret ettiği paralel devletin yani cemaatin temel marifetlerinden biri de, yarattığı acılarla dolu olarak yaşanan Silivri sendromu; yani birbirleriyle ilişkisi olmayan, ancak bir araya geldiklerinde tek bir olgu olarak ortaya çıkan bulgular bütününe, önlerine kim geldiyse dahil etmeleri…
Beş yıl geri giderek yanıt verin; insanlık dışı, hukuk dışı, demokrasi dışı, bireyin anayasal haklarını ortadan kaldıran faşist uygulamaya hayat veren bu iğrenç işler, hangimizi şoka sokmadı…
Hakarete devam ediyor…
Ara vermeden cemaatin tavrını “Yaptıkları alçaklıktır, şerefsizliktir, namussuzluktur, ahlâksızlıktır. Hem dindarım diyeceksin, hem de gözünü kırpmadan, üstelik en iğrenç biçimde masum insanlara iftira atacaksın. Yazıklar olsun” diye ağır dille suçluyor.
Beş yıl önce taraflar arasında saygıdan ve çıkar birlikteliğinden başka bir durum söz konusu değildi. Bugün durum değişti, piramit baş aşağı oldu…
* * *
O tarihte masum insanları Silivri Yerleşkisi‘ne (!) el birliğiyle doldurmadılar mı…
Ayran içip ayrı düştüklerinde iktidarın, paralel devlet denilen cemaatle koyun koyuna yattığı ve birlikte hareket ettiği sabit değil mi…
Şimdi günah çıkarmaya kalkıyorlar, çok komik!
* * *
O gün ortalıkta paralel devlet filan yoktu; var idiyse soru:
-Neden başı boş bırakıldı…
Yoktu da sonradan türediyse yine soru:
-Suç kimin, iktidarın değil mi?
Kendinde paralel devlet olma iradesini görenlerle kol kola girecek ve yaptıklarına hiçbir müdahalede bulunmayacaksın ama öküz ölüp ortaklık bozulduğunda da basacaksın yaygarayı…
Bu dirayet mi!
Paralel devleti yok etme, ortadan kaldırma başarısı göstersene be birader…
Biz dirayet diye ona deriz!
ŞUNDAN BUNDAN DİYELİM BİRAZ DA…
——————————
HEM AB, hem ABD Ankara’ya, “Hukuk ve adalet konusundaki tutumunuz endişe verici” diye haber saldı; biz her birine “Hadi canım sende” dedik, kılımızı kıpırdatmadık…
Sadece içimizden heriflere söverek rahatladığımızı iddia edebilirim. Zira on iki yıldan beri dış politikada hep bunu yapıyoruz, ona buna söverek yalnızlığa sürükleniyoruz.
* * *
Şu “…milletin a….koyacağız” diyen AKP’nin beslediği yamuk suratlı iş adamı hakkında bugüne kadar hukuki bir işlem yapıldı mı diye merak ediyorum…
Bakalım hangi babayiğit, konuya ilişkin yazılanları dikkate alıp dava açılmasını sağlayacak…
Sayın savcılara sesleniyorum; aziz milletimize söven bu iş adamına ilişkin haberleri suç duyurusu saymayacak mısınız!
* * *
Sıra geldi sosyal medyaya…
Bugün yarın ona da “Paralel devlet” yakıştırması yaparlar…
Erdoğan, sosyal medyada kendisine ve partisine yapılan muhalefetin olumsuz etki yaptığını gördü…
Maskesini indirenler partisinin gerçek yüzünü gösterdi. Ülkenin en ücra köşelerinde yaşamak zorunda kalmış yurttaşlar da o yüzü seyreder oldu…
Edilen küfürleri ve hakaretleri elbet de onaylamıyoruz; Cumhurbaşkanı Gül‘ün de dediği gibi o tür ifadelere ilişkin hukuki her yola başvurulabilir…
Erdoğan’ın çözümü ise farklı; Facebook‘u da, YouTube‘ü de, gerekirse Google‘u da kapatacakl “Nereden çıkarıyorsun bunları” demeyin, Başbakan alenen “Kapatırız” demedi mi…
Gelişmeleri bekleyelim bakalım.
Bir ihtimal, “birlikte el salla, kol salla” yaparak bu sosyal medya terminallerine veda edebiliriz.
Faşizme göz kırpanlar çağdaş insanlara metazori bunu yaptıracak anlaşılan!
* * *
Hıyarın birine göre de -kim olduğunu hatırlamıyorum– başka ülkelerdeki sosyal medyada bizde olduğu gibi hakaret ve küfür olmazmış…
Doğrudur ama o ülkelerde bizdeki gibi ağzı bozuk, “Hain, alçak, şerefsiz, namussuz” sözcüklerini çok kullanan siyasetçiler de olmaz…
Başbakanları alenen yurttaşlarına vatan hainliği yakıştırması yapmaz…
Eee, ne yapalım; tıpkı paralel devlet oluşumu gibi “Etki- tepki” oluşumu da iktidarımızın ürün!