BAZI CHP’liler Ekmeleddin İhsanoğlu‘na kerhen oy vereceklerini söylüyor…
Yani istemeye istemeye…
Neden kerhen?
Bu soruya da şöyle yanıt veriyorlar:
-Çünkü, laik cumhuriyetten daha çok dine dönük bir yapıya sahip…
Öyle değil işte…
Ekmeleddin Bey, kompleksleri olmayan ve kişiliğini tercihlerinin esareti altına sokmayan bir bilim adamıdır. Bugüne kadar ne cumhuriyetçiliğini ve Atatürk’çülüğünü dinin, ne de dini cumhuriyetçiliğin ve Atatürk’çülüğün önüne geçirdi.
Bu değerleri birbirine koşut olarak sahiplendi ve değerlendirdi…
Bilmeden ve kendisini iyi tanımadan değerlendirme yapmak haksızlık olur.
………………………..
Bir de rakiplerine bakın…
Asıl onlardan birinin seçilmesiyle ülkemizin başına nelerin geleceğini düşünün…
Siyasal ikbal uğruna dini kullanan, dini değerleri, hükümlerini, ahlâk ve erdemini bir kenara iterek hayat bulan anlayışın sahibiyle Ekmeleddin Bey‘in kişiliğini ve anlayışını kıyaslayın…
Atatürk’ü, laik cumhuriyeti, demokrasiyi, bağımsızlığı, özgürlükleri, parlamenter sistemi ve ülkenin bölünmez bütünlüğünü düşünerek hangi adayın bunları samimi, ciddi ve asla ödün vermeden sahiplendiğine karar verin.
Şimdi “Hangisi” diye soruyorum; aklınız ve vicdanınız varsa herhalde Tayyip Bey diye yanıt vermeyeceksiniz.
Sayın İhsanoğlu‘nu tanımadan hakkında hüküm vermeye kalkmak haksızlıktır, densizliktir…
Bu uyarımın muhatabı olan CHP’liler arasında maalesef baldızım da var; onu da, aklını başına devşirmeye çağırıyorum…
* * *
DEVLET siyasal literatürümüzde, “Baba” olmak özelliğiyle anılır…
Türk Milleti’nin hayatında devletin çok ama çok önemli yeri vardır. Tarihen sabit ki en çok devlet kuran ve o suretle büyüyüp güçlenen milletiz…
……………………….
Devlet babadır ya, hep ondan bekleriz…
Buna rağmen devlete katkıda bulunmayız. Aksine, devlete ait ne varsa berbat ederiz; ondan çalar, onu soyup soğana çeviririz.
Güneydoğu’da günlerdir elektrik yok; cereyan bir geliyor, iki gidiyor.
Gündüzler donuk, geceler karanlık…
Elektriğe bağlı hiçbir iş yapılamıyor…
Halk diken üstünde; tepki gittikçe büyüyor, elektrik dağıtım şirketi ve devlet, protesto üstüne protesto yiyor.
Ama soruna çözüm yok!
Dağıtım şirketi sorumlusu, elektriksizliğe neden olarak cereyanın kaçak kullanılmasını gösteriyor. Bölgede tüketilen cereyanın yüzde 83’ü kaçakmış.
“Hal böyle olunca…” diyorum ve aklıma şu soru geliyor:
-Hatlar mı yetmiyor, yoksa cereyan, herkes aklını başına toplayıp abone olsun diye mi kesiliyor?
Devleti misilleme yapmaya iten hangisi!?
Sorun, kaçak elektrik kullananları cezalandırmakla çözülecek gibi değil; çözüm, hepsini abone yaparak devletin parasına sahip çıkmak. Böylece yurttaşların bu enerjiden yararlanması da sağlamak!
Ama nerede o devlet?
Cumhurbaşkanlığına gözünü diken AKP iktidarının başı Erdoğan, ortada güçlü devlet bırakmadı ki; o imajı yıktı yerle bir etti, meydanda da sadece lâfzı kaldı!
* * *
ÇED, yani “Çevresel Etki Değerlendirmesi” bir hükûmet projesiydi. Amaç, Tayyip Bey’in oy alması için önüne getirilen uçuk ve kaçık projeleri değerlendirirken önünün açık olmasını sağlamaktı.
Yani istemeye istemeye…
Neden kerhen?
Bu soruya da şöyle yanıt veriyorlar:
-Çünkü, laik cumhuriyetten daha çok dine dönük bir yapıya sahip…
Öyle değil işte…
Ekmeleddin Bey, kompleksleri olmayan ve kişiliğini tercihlerinin esareti altına sokmayan bir bilim adamıdır. Bugüne kadar ne cumhuriyetçiliğini ve Atatürk’çülüğünü dinin, ne de dini cumhuriyetçiliğin ve Atatürk’çülüğün önüne geçirdi.
Bu değerleri birbirine koşut olarak sahiplendi ve değerlendirdi…
Bilmeden ve kendisini iyi tanımadan değerlendirme yapmak haksızlık olur.
………………………..
Bir de rakiplerine bakın…
Asıl onlardan birinin seçilmesiyle ülkemizin başına nelerin geleceğini düşünün…
Siyasal ikbal uğruna dini kullanan, dini değerleri, hükümlerini, ahlâk ve erdemini bir kenara iterek hayat bulan anlayışın sahibiyle Ekmeleddin Bey‘in kişiliğini ve anlayışını kıyaslayın…
Atatürk’ü, laik cumhuriyeti, demokrasiyi, bağımsızlığı, özgürlükleri, parlamenter sistemi ve ülkenin bölünmez bütünlüğünü düşünerek hangi adayın bunları samimi, ciddi ve asla ödün vermeden sahiplendiğine karar verin.
Şimdi “Hangisi” diye soruyorum; aklınız ve vicdanınız varsa herhalde Tayyip Bey diye yanıt vermeyeceksiniz.
Sayın İhsanoğlu‘nu tanımadan hakkında hüküm vermeye kalkmak haksızlıktır, densizliktir…
Bu uyarımın muhatabı olan CHP’liler arasında maalesef baldızım da var; onu da, aklını başına devşirmeye çağırıyorum…
* * *
DEVLET siyasal literatürümüzde, “Baba” olmak özelliğiyle anılır…
Türk Milleti’nin hayatında devletin çok ama çok önemli yeri vardır. Tarihen sabit ki en çok devlet kuran ve o suretle büyüyüp güçlenen milletiz…
……………………….
Devlet babadır ya, hep ondan bekleriz…
Buna rağmen devlete katkıda bulunmayız. Aksine, devlete ait ne varsa berbat ederiz; ondan çalar, onu soyup soğana çeviririz.
Güneydoğu’da günlerdir elektrik yok; cereyan bir geliyor, iki gidiyor.
Gündüzler donuk, geceler karanlık…
Elektriğe bağlı hiçbir iş yapılamıyor…
Halk diken üstünde; tepki gittikçe büyüyor, elektrik dağıtım şirketi ve devlet, protesto üstüne protesto yiyor.
Ama soruna çözüm yok!
Dağıtım şirketi sorumlusu, elektriksizliğe neden olarak cereyanın kaçak kullanılmasını gösteriyor. Bölgede tüketilen cereyanın yüzde 83’ü kaçakmış.
“Hal böyle olunca…” diyorum ve aklıma şu soru geliyor:
-Hatlar mı yetmiyor, yoksa cereyan, herkes aklını başına toplayıp abone olsun diye mi kesiliyor?
Devleti misilleme yapmaya iten hangisi!?
Sorun, kaçak elektrik kullananları cezalandırmakla çözülecek gibi değil; çözüm, hepsini abone yaparak devletin parasına sahip çıkmak. Böylece yurttaşların bu enerjiden yararlanması da sağlamak!
Ama nerede o devlet?
Cumhurbaşkanlığına gözünü diken AKP iktidarının başı Erdoğan, ortada güçlü devlet bırakmadı ki; o imajı yıktı yerle bir etti, meydanda da sadece lâfzı kaldı!
* * *
ÇED, yani “Çevresel Etki Değerlendirmesi” bir hükûmet projesiydi. Amaç, Tayyip Bey’in oy alması için önüne getirilen uçuk ve kaçık projeleri değerlendirirken önünün açık olmasını sağlamaktı.
Bu husus, yasa hükmü haline getirildi ama…
Olmadı…
Çevreciler ve yetkili kuruluşlar dava açtı; dava reddedilince bir kez daha açıldı, o da reddedildi.
Sonunda CHP, Anayasa Mahkemesi’ne gitti ve ÇED’e ait hükümlerin iptalini sağladı.
Artık çevreye ilişkin muafiyet sağlayıcı bir hüküm yok…
Ormanlar yok edilemeyecek, akarsu yatakları korunacak, otoyollar çevre sakıncası olmayan güzergâhlarda yapılacak, HES projelerine de hiçbir muafiyet uygulanmayacak
Üçüncü Köprü, Kanal İstanbul, Yeni Hava Alanı gibi projeler de yeniden gözden geçirilecek.
Ülkemize asıl şimdi çevreci anlayış yerleşiyor…
İyi ki Anayasa Mahkememiz var…
Allah eksikliğini göstermesin!