HER sabah yeni bir güne, mutlaka bir yolsuzluk haberiyle gözümüzü açıyoruz…
TÜRGEV adındaki, aileleri ihya etme amaçlı kurulan vakfa, Suudi Kralı’ndan gönderilen 100 milyon dolar bağışın hikmet-i vücudu nihayet anlaşıldı…
Meğer bu paranın karşılığında Kral’a, satın aldığı boğaz manzaralı Sevda Tepesi‘ne imar durumu verilmiş...
Kısacası “Al gülüm, ver gülüm”….
Bahse konu tepe tam 57 dönüm. Düne kadar imarsız alandı, bugün imara açık hale getirildi. Paranın açamayacağı kapı yok anlaşılan…
Sevda Tepesi’nin adı artık Suudi Tepesi’dir. Anlaşılan içimizde de bir Suudi popülasyonu oluşacak; bu ne anlama gelir düşünün…
Adam 30 yıldır imar verilsin diye bekledi, sonunda bastırdı parayı, onu da aldı.
Türkiye güzel (!) memleket vallahi…
……………………….
Daha önemlisi de çıkarılan bir söylenti…
Bilal Erdoğan‘ın amcası ve eniştesiyle ortak kurdukları inşaat ve taahhüt şirketi tepeyi mamur hale getirmek üzere Kral’a garanti bile vermiş. Yalan mı, doğru mu bilemiyorum ama söylenti bu. Ateş olmayan yerden duman çıkmaz derler; demek ateş var ki dumanı da çıkıyor!
Zamanı ve imkânı olan araştırsa ortaya daha ne tür uygunsuzluklar çıkar kim bilir…
Düzce Belediyesi’nde dönen dolaplar mesela…
AKP’li Belediye Başkanı, hem kel hem fodul olduğuna bakmaksızın 746 bin lira ödeyip son model bir makam aracı almış…
Adamdaki keyfe bakın…
Buna “Elin bilmem nesiyle gerdeğe girmek” denmez mi!
Öteki AKP’li belediyelerde dönen dolabın da haddi hesabı yoktur. Hele bir iktidardan gitsinler, kuyruklarına bağlı tenekelerin sesi o zaman çıkacak. Şimdiki sessizliğin nedeni, o tenekelerin üzerine oturmaları; popoları bütün gürültüyü hıfzediyor!
…………………………
Seçime gidiyoruz…
Yolsuzlukların, rüşvetin ve enva-ı çeşit hırsızlığın üzerini örtmek amacıyla emniyeti ve yargıyı kullanmaya kalkan bir ikidarın, şaibeli durumuna aldırmadan içinden bir aday göstermesi, AKP gibi hırsızların cirit attığı bir partiye elbet de yakışmıştır.
Yakışmasına yakışmıştır ama o adaya oy vermek de yurttaşın eline yakışmayacaktır.
Seçimi almak için devletin ve milletin parasını su gibi harcıyorlar; bir debdebe ki sormayın…
Darbenin kurumları diye küfrettikleri kuruluşlara bile para yağdırmaktan geri kalmıyorlar…
TRT ve AA ellerinde. Havuz medyasıyla tasmalı gazeteciler emirlerinde…
Sokaklardaki reklam panoları ve tahtaları onlara açık.
Belediyeler harıl harıl hırsızlara çalışıyor.
Parayı kapan PR şirketleri istenilen oranları ilan ederek Ekmel Bey’e oy verecek milyonların moralini bozmaya çalışıyor…
Adil bir yarış söz konusu değil…
Her şeye rağmen Ekmeleddin Bey gümbür gümbür geliyor değerli okurlar…
Sandığa mutlaka gitmeliyiz ve oylarımızı Ekmeleddin Bey’de toplamalıyız…
…………………………
Gidici…
Buna rağmen hâlâ “İnlerine girdik, daha da gireceğiz” diye bağırıp çağırıyor…
Neredeyse boyun damarları dışarı fırlayacak…
Bütün korkusu, yasa gücünün AKP inine girmesini engellemek…
Gördüğünüz gibi yerle bir olmamak için sarf ettikleri gayret sebepsiz değil.
Oysa 12 yıl ortaklık yapan, ülkenin berbat edilmedik yerini ve değerlerini bırakmayan iki kafadar, yani Erdoğan ve onun deyimiyle Pensilvanya, yolun sonu görününce başlarının çaresine bakmaya karar verdiler.
Tepişmeleri ondan…
Birbirlerinin kuyuya itmeye çalışıyorlar; oysa yakında ikisi birden o kuyuya cumburlop!!!