TAŞERONLUK kurumunu her işe bulaştırdılar. Soma’da yaşanan faciada da gördük, taşeron zihniyeti cebini düşünmekten başka bir şey bilmez. Sorumluluk duygusu gelişmemiş bir asalak iş koludur.
Üretici değildir…
Yaptığı düpedüz komisyonculuktur.
Üretici değildir…
Yaptığı düpedüz komisyonculuktur.
Taşeronun elinde, aracılık yapmaktan başka bir beceri de yoktur!!
Taşeron sadece cebine baktığı için yapması gereken işe sarılmaz. “Gittiği yere kadar gider, sonrası Allah kerim”der…
Taşeron sadece cebine baktığı için yapması gereken işe sarılmaz. “Gittiği yere kadar gider, sonrası Allah kerim”der…
Orası olamazsa nasıl olsa başka bir yer kollarını açıp taşeronu beklemektedir…
Bu adamsendecilik yüzünden Soma’da üç yüz bir madencimizi şehit vermedik mi…
İki gün önce de, eski adı Ali Sami Yen Stadyumu olan araziye gökdelenler yapan şirketin şantiyesinde asansör 32. kattan düştü ve inşaat işçisi 10 yurttaşımız feci şekilde can verdi…
Bu adamsendecilik yüzünden Soma’da üç yüz bir madencimizi şehit vermedik mi…
İki gün önce de, eski adı Ali Sami Yen Stadyumu olan araziye gökdelenler yapan şirketin şantiyesinde asansör 32. kattan düştü ve inşaat işçisi 10 yurttaşımız feci şekilde can verdi…
…………………………
İnşaatın sahibi, AKP ve Erdoğan sayesinde parayla oynayan bir imam hatip mensubu. Tayyip Bey’in okuldan arkadaşı. Hayata çaycılık yaparak atılmış; Tayyip Bey de belediye başkanlığı döneminden itibaren adama “Yürü arkadaş kim tutar seni “ demiş…
Arkadaş o günden beri, durmadan yürüyor…
Acı gerçeği de söyleyim; Mecidiyeköy’e dikilen gökdelenlerde asansörlerin çalışmasını bir taşeron şirket sağlıyormuş. Sistemin bakımı üç ayda bir yapılırmış. Ama bu defa tam yapılacakken bu olay meydana gelmiş…
Şirketin sahibi olaydan sonra gazetecilere, klasik usulde bir savunma yaptı ve “Asansörler taşeron firmanın sorumluluğunda. Sahada iki adamı bulunuyor, onlar asansörleri devamlı kontrol ediyor…” dedi
Bu olaydan sonra taşeron kurumunu ve zihniyetini daha fazla anlatmama gerek var mı!’?
………………………… .
İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük kentler gökdelenden geçilmez oldu.
Yükselen beton yığınları kentlerin iklimini değiştirdi, ekolojik dengenin bozulmasına neden oldu, yeşil alan neredeyse kalmadı. Ağaç katliamı aldı başını gidiyor. Şehirlerimiz havasızlıktan boğulacak, halk rüzgâra bile hasret kaldı…
Su kaynaklarımız kurudu, göller çöle döndü…
Plansız ve programsız şehircilik kentlerimizi yaşanmaz hale getirdi. Bu, gökyüzüne doğru yükseliş bakalım ne zaman son bulacak…
Cumhurun reisi başbakanken gökdelen yapımına dur demiş ve yasak getirmişti. O yasağa kimse uymadı; hatta gökdelenler teşvik edildi. Erdoğan da oy kaybını düşünerek kimseye sesini çıkaramadı…
Sultanahmet’ten bakınca kentin siluetini bozan malûm gökdelenler insanın neredeyse burnunun ucuna yapışıyor. Yıkacaklar, daha doğrusu binaları tıraşlayacaklar; kolay iş değil, vazgeçerlerse şaşırmam!
Ataşehir tarafına bakınız, her yer gökdelen. Hemen hepsini de bu iktidar döneminde inşaatçılığa soyunan yandaş tipler üretiyor.
Rantçılık da aldı başını gidiyor; ekonomiyi de hem inşaat sektörünün gücüyle, hem de dışarıdan gelen sıcak parayla yürütmeye çalışıyorlar.
* * *
CHP’de parti meclisi de oluştu. 60 üyeli mecliste Mustafa Balbay yok; birçok önemli isim listeye giremedi. Yeni isimler ağırlıkta. Eski DSP’li Zekeriya Temizel, eski RP’li Mehmet Bekâroğlu, gazeteci Enis Berberoğlu ile Tuncay Özkan artık yan yana çalışacaklar.
Öyle anlaşılıyor ki CHP 2015 seçimine dinamik, inanmış ve gayretli isimlerden oluşan bir kadroyla girecek…
Darısı MHP’nin başına. MHP de kadrolarını gençleştirmeli ve toplumun her katmanına hitap edebilmeli, her yerde olmalı…
Bir parti her yerde olmazsa toplumu kucaklayamaz, toplum da onu!