Ali BADEMCİ
Gerçekten ana muhalefet partisi lideri SayınKılıçdaroğlu, çok çabalıyor; lâkin bu partinin, 65 yıldan beri maalesef kaderini değiştirmesi mümkün görünmüyor. AKP içerisinde de, mevcut politikaları tasvip etmeyen çok insan olduğu ve tabanınsa mevcut gidişattan haberdar olmadığı bir gerçek olarak karşımızda durmaktadır. Bu sebeple her hangi bir çatlak ve patlak oluşması da ihtimal haricidir. Böyle komplo teorileri ile hareket etmenin yanlışlığı Cumhurbaşkanlığı seçiminde alınan sonuçlardan bellidir. Bu durumda mevcut çarpıklığın, elbette kıyamete kadar devam etmesi mümkün değildir. Bu millet çok kahramanlar görmüştür; fakat geçmişe baktığımızda sönüp gitmişlerdir. Gidişatın neresi iyidir? Dış politika ve komşularla ilişkiler mi? Yoksa ekonomi mi? Popülizm mutlaka hâkimiyet sağlıyor; bunlar gerçekleri ne zamana kadar gizleyebilecektir? Devlet yapısı tamamen değişmiştir; elbette günlük gözlemlerle bu işi çok açık seçik görmek mümkün değildir! Artık devletin asli mecraı yerine hangi dini politikalara oturması gerektiği tartışılıyor! Tarikatçılık mı, ulus devlete düşman olan kökten dincilik mi? Açık söylememiz gerekirse Cemaat mi, IŞİD mi?
Eskiden, ülkemizdeki İslâmi hareketler İran Modeli’ne özenti duyarlardı. Şimdi, İran bile bizimkilerin IŞİD’e yatkın politikalarına tamamen karşıdır! İran’ın bu konuda kendi sosyal bünyesine uygun daha realist bir rejim kurduğu gerçektir. Küresel güçler bile taşları yerinden oynatamıyor ve İran, bugün geçen asrın son ilk çeyreğine kadar gözlemlenen İran değildir! Belki de tarihinin en parlak devrini yaşamaktadır. Hiçbir şekilde siyaset kopyalaması ile uğraşmadığı gibi, bal gibi teknolojik gelişmeleri kendi kurduğu anayasal İslâmi düzene uydurmuştur. Amerika’nın peşine takılmış olan diğer İslâm ülkeleri, başta Türkiye olmak üzere her türlü sosyal-iktisadi-siyasi bunalımlara gebedir. Libya-Mısır-Suriye’nin başına gelenler Türkiye’ye sür’atle yaklaşıyor. Özellikle dinî hareketlere ülkemiz insanları daha yatkındır. Ve ne yazık ki, bu dini model İran’da olduğu gibi bağımsız bir model olmayıp, Arapların kabul ettiği ve büyük sermaye ile desteklediği küresel destekli beynelmilel diretmelerdir. AKP iktidarı, evveli ve ilk yıllarında cami avlulularında biriken esas “İn” şu anda bunların bulundukları bekleme yerleridir. Yandaş veya sosyal medyada merak edenler bu tezahürleri, hem de tehditvari bir üslupla her zaman bulabilirler.
İşte bu konuda da, CHP acemi ve meselenin teşhisinde tecrübesiz, bir o kadar da bilgisizdir. Muhalefette bu hususta en bilgili ve donanımlı olan şüphesiz ki ülkücülerdir. Fakat ne yazık ki siyaset, ülkücülerin bu donanımlı haline ayak uyduramamaktadır. Siyaset müessesesinin yaptığı açıklamaların CHP’den farklı olduğunu söylemek mümkün değildir. Bir hırsızlık edebiyatıdır gidiyor; hâlbuki ülkenin geldiği ortam, böyle bir şeyi tartışmanın çok fevkindedir. Meseleyi iyi bilen ve teşhisi doğru koyan ilâhiyatçılar suskun, başlarını kaldıramıyorlar; akıntıya kürek sallayanlar ise oldukça revaçtadır.
Bu şartlar altında milliyetçilerin silkinmesi gerekiyor; herkes sağlam görüşlerini siyasetin emrine vermelidir. Ne veya neyi bekliyoruz? Anlamak mümkün değildir! Ülkenin ve milletin elden çıkmasını kuru tenkitlerle mi önleyebileceğiz? Bu konuda siyaset de kararlı olmalı ve mutlaka bir bilimsel açılım gerçekleştirmelidir! Elbette siyaseti teşkilât yapacak, fakat bilimi sahiplerinden istemek daha doğru değil midir? Elbette konferanslar ve siyaset okulları çok önemlidir. Siyaset okulları bir disiplin ocağı olmaktan ziyade bilim adamlarının yöneteceği akademiler olmalıdır. TV ekranlarında dünya kadar yandaş insanlar, bilim adına ahkâm kesiyor, nerede milliyetçi aydınlar? Siyaset nerede? Elbette bir partinin Genel Başkanı her hususta mütehassıs değildir! Böyle iddiaların sahipleri, ancak bugünkü demagoglar olmaktan öteye gitmez! Siyasi Ümmetçiler, Siyasi Kürtçüler görüşlerini ortaya koyuyorlar; doğru veya yanlış, dünya kadar insanın beynini çalabiliyorlar! Seçim sonuçları bize bunu ziyadesiyle ispat etmeğe yetiyor; başka bir iddiada bulunmaya ve tahmin yapmaya da gerek yoktur!
Kim ne derse desin, AKP iktidarının alternatifi milliyetçiler ve MHP’dir. Çünkü bunları en iyi biçimde onlar tanır. Bakınız işte seçim geliyor, iktidar yine milliyetçi sloganlar kullanacaktır. Çünkü hedefleri ülkücülüğü çökerterek onun potansiyelini kendi yönlerine kanalize etmektir. Bunu daha evvel defaatle başardılar ve yine de tedbir alınmazsa, donanım ortaya konmazsa aynı şey mukadderdir. Teşkilâttan bin bir seçim cambazlığı ile gelenlere her ne kadar ihtiyaç varsa da, donanımlı ve bilgili kadrolarla ancak makûs talih yenilebilir. Donanımdan elbette adının başında hoca unvanı yazanlardan değil, ihtisas sahibi eğitimli insanlardan bahsetmekteyiz. Çünkü ülkemizde istisnalara rağmen akademik hayatın çöktüğü der bir gerçektir.
Sağlıcakla kalın.