Babür Hüseyin ÖZBEK
Çok konuda olduğu gibi, petrol ve doğalgazda da dışa bağımlıyız. Adeta mahkûmuz. Yarınlarda bu zinciri kırabilir miyiz, Türkiye’nin enerji politikası ne kadar doğru? Uzun, derin, çok yönlü, dış sermaye ve baskıya açık, bilgi, sermaye ve kararlı uygulamalar gerektiren ve ülkenin her şeyini etkileyen can alıcı bir konu. Tam da bugünlerin gündemini oluşturuyor. Doğalgazda vanaların kollarını başkaları (Ruslar ve İran), dilediği tarafa çeviriyor; açıyor veya kapatabiliyor.
Moskova – Ankara rotasında seyreden özel İlyuşin tipi uçağın Anadolu semalarına girmesine daha vakit var. Tarih 1 Aralık 2014, 10 bakanla Ankara yolunda olan Rus Devlet Başkanı Vlademir Putin’in önüne danışmanları; “Mersin’in Gülnar ilçesine kurulacak dört reaktörlü Akkuyu Nükleer Santrali’nin kendilerine ihale edildiği” haberini içeren notu koyuyorlar. Uçak Esenboğa’ya doğru ilerliyor. Rusların beklentisi umulandan daha iyi gelişiyor. Putin ; “Biz ne yapabiliriz?” diye danışmanlarına soruyor. Acilen Rusya Enerji Bakan Yardımcısı Kirill Molodstov ve dev kuruluş GASPROM Başkanı Aleksey Miller’in fikri alınıyor. Aynı gün Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporu Türkiye’de hızla imzalanıp yürürlüğe giriyor.
Türk Mimar Mühendis Odaları Birliği (TMMOB) Bakanlığın raporunun doğru olmadığını, konuyu mahkemeye taşıyacaklarını açıklıyor. Bu rapor hazırlanırken nükleer mühendis, konuyu bilen uzman yok. Nükleer atıklar 5 – 7 yılda soğuyacak, sonrası meçhul. Vuku bulacak bir nükleer kazada nereler, nasıl etkilenecek, hangi tedbirler alınacak belirsiz…Bu ve bunun gibi cevap bekleyen sorular var.
Acele verilen, yarınları meçhul, kötü mü kötü bir karar. Nükleer santralin kurulmasında neden daha gelişmiş ülkelerin teklifleri değil de, çağı geriden takip eden Rus teknolojisi tercih edildi? Çernobiller, Ermenistan’da kurulu sızıntı ihtimali içeren Rus yapımı nükleer santrallerin yakın geçmişleri ortadayken -ki bunlar bilinenler- insan yaşamı neden ön plana alınmıyor?
***
Yeni Çar V.Putin ziyaretlerinden memnun. Aynı gün Anıt Kabre beyaz, mavi ve kırmızı karanfillerden oluşan Rus Federe Devleti’nın bayrağını temsil eden çelengi koyuyor, sonrada R.T.Erdoğan’la kameraların karşısına geçip, o da bize jestini yapıyor. Türkiye’ye verilen Rus doğalgazında 1 Ocak 2015’ten sonra % 6’lık bir indirimi vaat ediyor.
Halbuki bütün dünyada petrol, doğalgaz ve Rus para birimi Ruble hızla, arıza yapmış bir geycin ibresi gibi düşüyor. Düşüş % 30- 35 – 40…Bu % 6 veya % 15 ne demek? Siz bu toplumla alay mı ediyorsunuz. Rus doğalgazının Almanya’dan sonra en büyük alıcısı biziz. Geçen yıl 26.7 milyar metre küp doğalgaz boru hatlarından Anadolu’ya aktı. 2015’te ise bu miktar çok yükselecek.
ŞİLE – I KUYUSU
Uzmanlar, Hazar bölgesi petrollerinin Karadeniz’in altından Romanya’ya kadar uzandığını, Karadeniz’in doğusunda petrol, batısında ise doğal gaz zenginliklerinin yattığını yazıp söylüyorlar.
Aralık 2014 ayı ortaları itibariyle geçmiş yıllarda sondajlar yapılmış, bir netice alınamamıştı; çalışmalara tekrar başlanıyor. Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) ve Shell Upstream Turkey BV.(SUT) işbirliği ile oluşacak çalışmalar İstanbul Boğazı Karadeniz çıkışının 55 – 60 deniz mili açıklarında başlayacak. Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) sürecinin başlatılabilmesi için İstanbul Valiliği’ne başvurdular.
TPAO ve Shell ortaklığı, Şile – I Kuyusu 2 000 metre derinliğe kadar inecek. Sondaj, Platform Support Vessel (PVS) tarafından Nobole Globetrotter – II gemisi ile desteklenecek. Boğaz çıkışındaki sondaja Haydarpaşa Limanı her türlü desteği verecek; ikmal, teknik malzeme ve personel için üs görevi yapacak.
Konuşmak, bir şeyler söylemek iyi de; ancak içi ne kadar dolu, bu konuşmacıya ve onun icraatları ile orantılı. Tarih 10 Aralık 20014, Türkiye Petrolleri 60’ıncı yıl resepsiyonu- Uluslar Arası Petrol ve Doğalgaz Stratejileri Sempazyumu yapılıyor; her konuyu bilen R.T.Erdoğan mikrofonu alıyor ve başlıyor: “Ocak ayında inşallah Batı Karadeniz’de yeni sondaja başlayacağız. İhtiyacımız olan petrol platpormunu da tersanelerimizde yapabilecek güce sahibiz” diyor.
KARADENİZ’DE NEDEN PETROL VE DOĞALGAZ BULAMİYORUZ
Bunun tersini düşünenlerde var. 25 yılını MTA’da çalışarak geçirmiş Jeo. Yük. Müh.- Araştırmacı yazar Ahmet Musaoğlu konusuna hakim. Yazdığı makalelerde meseleye değişik açılardan bakıyor. “Doğu Karadeniz’de 2002 yılında 2 boyutlu, 2003’te 3 boyutlu sismik inceleme başladı, 2004 yılında elde edilen değerler incelendi, sonuçta 2005 yılı ortalarında Hopa – I kuyusu delindi. Ne petrol ne doğalgaz çıktı.” diyor konunun uzmanı. Devamla;
“1 Mart 2003 teskeresinin reddedilmesi ile ABD’nin Karadeniz’de Trabzon ve Samsun’da üsler kurulmasını örtülü olarak gündeme taşıdığını” işaret ediyor.
Batı Karadeniz’de Akçakoca’da gazlı petrol aramak için açılan Ayazlı –I, Ayazlı – II ve Akkaya kuyuları sondaj platformları, mühendislik hatası iddialarından kısa süre sonra birleştirildi, üç platformda Kasım ayında battı. O platformu kuran Medison Oil Firması çok zarar ettiğini açıklayarak ayrıldı.
Ahmet Bey; “Olmayan bir şeye inanılmaz, görülen Karadeniz’in bir ABD gölü haline getirilmesidir ..” diyor.
Çalışmalar hep devam etti. Yıl 2007, Doğu Karadeniz’de Hopa açıklarında yapılan sondajlardan da İngiliz BP ve Amerikan Chevron ortaklığı bir netice alamadı.
2009 ve 2010’larda Brezilyalı petrol ve gaz şirketi Petrubas, dünyanın en gelişmiş petrol arama platformlarından biri olan Leiv Eriksson’la Sinop – I Kuyusundan çok ümitli idi. Sonuç gene masraf ve hüsran. Ne gaz var ne petrol.
DOĞALGAZDA RUS HEGEMONYASI
Karadeniz’de petrol ve doğalgaz arıyoruz, bugüne kadar bulamadık. Yarın ne olur belli değil. Sayın Ahmet Musaoğlu 2014 Şubat, Mart, Nisan ve özellikle 2 ve 9 Mayıs 2014’e dikkat edin. İddia ettiğiniz gibi “Karadeniz bir Amerikan gölü” olmadı, ama Rus Emparyalizmi Şubat ayı son günlerinde topu ile tankı ile Kırım’a girdi. 25 Nisan’ı 26’sına
bağlayan gece Ukrayna Donanması Rus güdümlü, Ukrayna Deniz Kuvvetleri Komutanı şerefi az Amiral Denis Berizovsky aracılığı ile o donanmayı da alarak Rus Karadeniz Filosu’na katıldı. İstisna da olsa, Rus’da olsa, şerefli bir amiral değildi.
Odesa’da, Kırım’da, Novorosisk’te, Azak Denizi içlerinde Berdyansk ve Rostov’da ne konuşulur, neler söylenir bilir misiniz? Lütfen gidip bir gezin, görün. Kırım’daki Rus Karadeniz Filosu Akyar (Sıvastopol) ve çevresinde konuşlanıyor. Hedef hep Karadeniz’ in güney sahilleri, yani Anadolu kıyıları. Rus amiraller ve bahriyesine göre: “Karadeniz bir Rus içdenizidir.” Bu filo ve üs Suriye’deki Rus deniz üssü Taurus’u ikmal, teknik malzeme ve personel yönünden besler; ama ana hedef biziz.
***
Anadolu’nun güneyini Pentagon kontrollü Kürt himayesine bırakmak için ağır ağır, vura – kıra, alıştıra alıştıra gelen Amerikan emparyalizmine de, Karadeniz’deki Rus baskısına da Türk milliyetçileri karşıdır.
Petrol ve doğalgazda Türkiye mutlaka ve mutlaka Rus güdümünden kurtulmalı. Masada kartlar açılırken, vanaların kolları akış yönünü ters yüz etmeye hazırken, Türkiye dünya devi GASPROM’un baskı ve insafına kalmamalı.