Ali BADEMCİ
Biz gerçekten şaşkın insanlarız; birini tenkid ettiniz mi düşman, göklere çıkarsınız dost oluyorsunuz! O zaman akıl nerede kaldı; ona hiç mi ihtiyacımız yok! Mutlaka herşeyi allandıra ballandıra mı görmek lâzım! Milletin, halkın, mensub olduğunuz camianın içine girin ve konuşulanları dikkatle dinleyin; ne konuşuyorlar şöyle bir düşünün! Öyle ulu orta, konuşulanları bir kenara atabilir misiniz? Görmemezlikten veya duymamazlıktan gelebilir misiniz? Mutlaka en doğruyu bildiğini sananların yağcılığını mı yapmak gerekiyor? Evvelki günkü yazıda “Genel Merkez düşmanlığı” yapıyormuşuz da farkında değiliz! Hâlbuki bahsedilen muhataplar öyle demiyor, tam aksini söylüyor! Neden, ne için, kime düşmanlık?
Efendim aday adayı olmuşuz da aday yapmamışlar! Buna kargalar bile güler; aslan kardeşim! “Eski tüfek, yeni tüfek” vay anasını! Zekâya bakın ki “Ülkücülükle Türkiye siyaseti yapmak uyuşmuyor” muş ! Tamam ülkücülükten bugünden itibaren vazgeçelim bakalım reyler mi artacak mı? Sonra neden kırkbeş seneden beri “Ülkücüyüz” diyoruz, milletten özür dileyelim olsun bitsin! Biz de sahte İslâmcılığa veya “Ulusalcılık’a soyunalım da, gelsin oylar koyacak yer bulamayalım! Halbuki evvelki günkü yazıda hiç de böyle gürültü koparacak bir şey yoktu; yarım asırdan beri %15’i geçemiyoruz, bu oylar halkın oyları veya seçim çalışmalarının başarısı değil “İnadına MHP” diyen ve başka bir şey düşünmeyenlerin işidir; şahsen ben de ve biz de öyleyiz; bunda bir yanlışlık yok ki! MHP’ye rey vermeye hazır devâsa bir kitlenin reylerini partiyi yönetenler alamıyor demişiz, yalan veya yanlış mı? Bu yönde bir çalışma sergilemelerini istemek hakkımız değil mi? Elbette bizzat verdiğimiz ve adımıza alınan hazine yardımlarının da hesabını sorabilmeliyiz, kötü bir şey mi? Bu mu düşmanlık denilen şey; o zaman kendimiz yazıp kendimiz okuyalım, okuyucunun meselelerini hiç tartışmayalım!
Başkasını bilmem, bilemem ama biz ülkücüyüz; kimseyi de, değildir diye itham etmeyiz. Ülkücülük asla politikaya engel değildir ve hatta Türk Milliyetçiliği’nin siyasi ifâdesi veya adıdır. Biz böyle öğrendik ve böyle biliyoruz; başkalarının hatırı için bu düşüncelerimizden vazgeçemeyiz. MHP’ye de rey veren bu emsalsiz insanlardır; dünyada hiçbir siyasi ve sosyal hareketin yarım asırlık taraftarını gösteremezsiniz; elbette insanlar fikir ve düşüncelerinin hâkimiyeti altında yaşamak isterler. Siyasette yarış, sevgi, kavga da böyle çıkar. Böyle düşünmüyorsak mevcut idarenin de tenkid edilecek ve karşı çıkılacak tarafı yoktur!
Kendimizi kandırmanın anlamı yok; hele o taptaze camianın meselelerini dimdik durarak yapılan, tamamen nezaket kurallarına uygun tenkidleri neden sokak lisani ile değerlendiriyoruz, anlamak mümkün değil! Efendim “Delegemiz işini iyi biliyor” muş; insan şöyle etrafına bakar da konuşur, bizde delegeler otuz sene önceden önceden tanzim edilen içinde ölülerin bile yer aldığı üye kayıtları ile yapılır; bunlar mı hareketi yarına taşıyacak kararları verecek! Bu hususları islâh etmek yerine istediği kadar saklamaya çalışın, alınan ve alınacak neticeler neyin doğru neyin yanlış olduğunu ziyadesiyle ortaya koymaktadır. Bizde hiç böyle bir yola gidilmemiştir. Önce üye listelerini ıslah edin, sonra da şu listeleri CHP gibi bir önseçime götürün de göreyim sizi! Maaşallah her adayın on parmağında on marifet var; işte TV ekranları dâvâyı bırakın da kendini savunacak kaç kişimiz var? Bir de “Birikim”den bahsediyoruz; hangi birikim Allahaşkına, böyle kendimizi kandırmayalım! Partinin rey almasını isteyen ve savunan zihniyet delikanlı ise kendini oy toplayacak sıralara koysunlar, birikim öyle baş sıralara oturmak mıdır?
Biz ülkücüyüz kardeşim; hiç olmazsa kendi aramızda ve edeble bu işi elbette konuşacağız! Öyle hakaretamiz ifâdelerle “Kalem namusu” korunmaz; bu işi ancak kalem sahibi olanlar yapabilir. Kaç kere yazdım artık listeler kesinleşmiştir; bunun üzerinde tartışma yaratmak doğru değildir; fakat kalkıp da “Ülkücülükle Türkiye siyaseti yapmak uyuşmuyor kardeşim.” dediniz mi yanlış yaparsınız! Alınan %15 oy idealist ülkücünün reyidir, yani benim gibilerin oyudur; aksini düşünenler belki oy da vermez! Böyle bizim gibi insanları kışkırtmak kimim işine yarar! Adam gibi düşünenler bu pespaye düşüncelere, “Ben yukarıdaki yazıya ‘yetmez ama evet’ diyorum. Doğruyu söylemek davaya mı zarar verir, partiye mi? Birilerinin çıkıp yanlışları ifade etmesinin bu aşamada kimseye zararı yoktur. Listemizi yüzde 15lik garanti oylarımıza göre yapmışız görmüyor musunuz? Semih Yalçın İstanbul’da birinci sırada aday yapılarak oyumuz artar mı sizce? Savaş değil ki 8 Haziran’a kadar ateşkes yapalım. AKP ve CHP’nin üzerine atalet çökmüşken ileri atılmanın, halkın nazarında umut olmanın vakti gelmişken vakit kaybetmek ne kadar doğru? Merkez yanardağ gibi patlayacak ki teşkilatlar halkın içine volkan gibi aksın.” satırları ile cevap veriyor.
Herkes kendi işine bakmalı; işte seçim ve adam gibi her yerde çalışıyoruz; öyle “delegen varsa, paran varsa, birikimin varsa” gibi şart-şurt nasihatlarını insanlar kendilerine saklasın! Bu takdiri okuyucuya ve insanların vicdanına bırakalım. Kimsenin bir şey dediği yok; belki de MHP en münakaşasız bir seçim geçiriyor; lideri kimse tartışmıyor; canla başla çalışılıyor, öyle provokasyon yapmanın anlamı yoktur. Kimse Genel Merkez düşmanı değildir; ama müsaade edin ufak tefek meseleleri de ortaya koyalım; bunun zararı olmaz; aksine düşünceleri ifâde buluyor diye kafası karışanlar kendine gelir!
Muhabbetle.