Dr. Sakin ÖNER
Tarihin en önemli kaynakları, ona tanıklık edenlerin beyanları ve yazdıklarıdır. İşte Ahmet Büyükkarabacak da Ülkücü Hareket’in elli yılının en yakın ve önemli tanıklarındandır. Onun önemi, bu tarihin oluşmasına en önemli katkıyı sağlayan ana aktörlerden biri olmasıdır. Ülkücü Hareket’in ilk yayın organlarını yayımlayan, yayınlarını yapan, yan kuruluşlarının teşkilatlanmasına katkıda bulunan, ambleminin kabulünde rol oynayan, misyon ve vizyonunun oluşmasında etkisi olan biridir. Ayrıca yüzlerce ülkücü gencin yetişmesinde emeği olan bir dava büyüğümüzdür. Onun en büyük gücü, bu yaptıklarını hiçbir küçük hesap ve menfaat karşılığı değil, davaya bağlılığı ve inancı gereği yapmasıdır. Hakkında bu kadar kesin yargıya sahip olmamın sebebi ise, 1966 yılından bugüne devam eden yakın dostu olmamdan kaynaklanmaktadır. Benim yetişmemde de Ahmet ağabeyin çok büyük katkısı vardır.
Ülkücü câmia kendisini kısaca “Karabacak” diye tanır. Alparslan Türkeş’in Hindistan’dan sürgünden dönüp siyasete atıldığı, Cumhuriyetçi Köylü Partisi(CKMP)’ne Genel Başkanı seçildiği günden ölümüne kadar hiç yanından ayrılmadı. 1966 yılı Aralık ayında Ülkücü Hareket’in ilk yayın organı olan Milli Hareket dergisini Ali Muammer Işın beyle birlikte çıkardı. Ali Muammer bey birkaç sayı sonra dergiyi Karabacak’a bıraktı. Derginin 7. Sayısından son sayısı olan 50. Sayısına kadar ben de Ahmet ağabeyin yanında yer aldım. Önce Teknik Sekreter, son sayılarda Yazı İşleri Müdürü olarak görev yaptım. Derginin ilk sayıları Maraşlı matbaacı Şevket Alpaslan’ın başkanlığını yaptığı CKMP Eminönü ilçe teşkilatının tek odalı binasında çıkıyordu. Ancak Ahmet ağabey nihayet 1967 yılı ortalarında Beyazıt’taki Mesut Yılmaz’ın babasının da ortağı olduğu Beyazsaray’ın alt katındaki Kitapçılar Çarşısında 41 numaralı yeri tuttu. Burası daha sonra Milli Hareket Yayınevinin ve Türk Kültür Yayınlarının da merkezi oldu.
“Beyazsaray-41”, bir dergi idarehanesi, bir yayınevi merkezi değil, İstanbul’daki, hatta Anadolu’daki Türk milliyetçilerinin ve ülkücülerinin buluşma, dertleşme ve fikri beslenme yeriydi. Oraya Hareket’in lider kadrosu, İl ve İlçe teşkilatları ile gençlik liderleri, milliyetçi ve maneviyatçı düşüncenin kanaat önderleri, fikir ve sanat adamları burada toplanır, Türkiye’nin meseleleri üzerinde fikir alışverişinde bulunurlardı. Bazen burada mini konferanslar bile verilirdi. Özellikle gençler de bu dava sohbetlerinde bulunur, feyz alırlardı. Rahmetli Türkeş İstanbul’a geldiğinde, gençler burada toplanır, ya Karabacak’ın tuttuğu, ya da cep harçlıklarından imece usulü toplayarak tuttukları minibüslerle havaalanına gidip karşılama yaparlardı. Birçok ülkücü teşkilatın ve özellikle fakültelerde ve üniversitelerde kurulan Ülkü Ocaklarının merkezi, Cemiyetler Masasında burası görünüyordu. İstanbul Ülkü Ocakları Birliği burada kuruldu. Bazı öğrenci hareketleri öncesi ve sonrası toplanma yeri burasıydı. Bütün milliyetçi yayınlar burada bulunur, buradan temin edilirdi. 1976-1978 yılları arasında on beş günde bir yayımlanan ve 27 sayı devam eden Ülkücü Kadro dergisi de Karabacak tarafından burada çıkarıldı. Bu dergi, hem fikri yönden ve hem de teknik yönden çok kaliteliydi. Yazarları arasında A. B. Karabacak, S. Ahmet Arvasi, Taha Akyol, Necdet Sevinç, Abdülkadir Sezgin, Ergün Kaftancı ve ben vardım. İnşaallah yakın bir gelecekte Ülkücü Hareket’in ilk yıllarının önemli olaylarına mekan olan bu yerin adıyla “Beyazsaray 41” adıyla o dönemin hatıralarını yazmak istiyorum.
12 Eylül 1980’den sonra “Beyazsaray 41”i Burak Yayınevi’ne devreden Ahmet B. Karabacak, hiçbir zaman Ülkücü Hareket’ten kopmadı. Fakat aktif siyasetten çekildi. Ama ülkücü camia ile ilişkisini kesintisiz sürdürdü. Son birkaç yıldır Ülkücü Hareket’in ilk yılları ile ilgili anılarını yazmaya başladı. Önce gazetelerde ve sosyal medyada yayımlanan bu yazılarını şimdi de kitap boyutuna taşıdı. Ülkücü Hareket’in ilk yıllarının önemli aktörlerinden Karabacak’ın bu yıllara ait iki hatıra kitabı yayımlandı. Bilgeoğuz Yayınları tarafından yayımlanan kitaplardan ilki, “Üç Hilâl’in Hikâyesi “dir.
Ahmet B. Karabacak bu ilk kitabında; CKMP döneminde İstanbul İl Teşkilatının yapılanması, gençlerin teşkilatlanması, 1967 Genel Kongresi, Ülkü Ocaklarının kurulması, komando kamplarının açılması, yürüyüşler, mitingler, Söğüt’teki anma törenleri, Malazgirt Zaferinin 900. Yıldönümü, partiiçi fikri ve siyasi sürtüşmeleri, partinin adının ve ambleminin değişmesine vesile olan 1969 Adana Kongresi, 1969 Genel Seçimleri, 1973 genel seçimlerinde Kastamonu’dan aday oluşu ve ihtilal yapacağı iftirası ile tutuklanması ve sekiz ay hapis yatması, S. Ahmet Arvasi hocanın haberi yokken siyasete sokulması, 12 Eylül 1980 İhtilali öncesinin ve sonrasının olaylarını anlatıyor. Ayrıca Başta Alparslan Türkeş olmak üzere Dündar Taşer, Numan Esin, Osman Yüksel Serdengeçti, Seyyid Ahmet Arvasi ve Faruk Akkülah gibi milliyetçi siyaset ve fikir adamlarının; Arif Nihad Asya,Nizamettin Nazif Tepedelenloğlu, Necdet Sevinç, Ergun Kaftancı ve Taha Akyol(1966’da CKMP İstabul Gençlik Kolları İl Başkanı idi), gibi şair, yazar ve gazetecilerin; Komando Mustafa(Ok) ve Yılmaz Yalçıner gibi gençlik liderlerinin portrelerini yaşanmış anekdotlarla süsleyerek anlatıyor. Kitabın son bölümünde ise bu ilk yıllarda Ülkücü Hareket’i fikri yönden besleyen kanaat ve fikir önderlerinden seçilmiş yazılara yer verilmiş. O dönemi yaşayanlar kitabı okurken birçok yerde kendilerini bulacaklar ve ayrıca bilmedikleri bazı gerçekleri de öğreneceklerdir.
Ahmet B. Karabacak’ın Bilgeoğuz Yayınları arasında yayımlanan ikinci kitabı ise, “Kahraman Üç Hilâl’in Kahramanları”dır. Bu kitapta Ülkücü Hareket’in ilk yıllarına damgasını vuran çoğunluğu İstanbul’da yaşamış milliyetçi siyaset, fikir, dava ve mücadele adamları, ülkücü şehitler ve gaziler anlatıyor. Kitapta tanıtılan milliyetçi fikir, dava ve mücadele adamları: Alparslan Türkeş, Osman Yüksel Serdengeçti, İlhan Egemen Darendelioğlu, Faruk Akkülah, Prof. Dr. Necmettin Hacıeminoğlu, İlyas Aslantürk, Ali Karcı, Ömer Işık,Erdem Dereli, Emin Sezer, Erdoğan Aslıyüce, Vedat Güldoğan, Komando Mustafa(Ok); ülkücü gazeteci, yazar ve sanatçılar: Necdet Sevinç, Mustafa Necati Sepetçioğlu, Yücel Çakmaklı(Küçük Ağa ve Kuruluş dizilerinin rejisörü), Ergun Kaftancı, Kurt Tarık Özhan, Ünver Oral, Mehmet Sayın(sosyal medya yazarı), Cem Ertürk, Beyit Ertürk; Türk-İslâm ülküsü yolunda şehit düşen ülkücüler: Yusuf İmamoğlu, Şoför Ali Terzioğlu(Eyüp İlçe Bakanıyken oğluyla şehit oldu), Çetin Koçoğlu, Yaşar Özcivlez; Ülkücü Hareket’in ilk isimsiz kahramanları: Bahri Yüzlüer(ilk marlarımızın bestekârı), Şoför Kâmil(Tuncer), Şoför Mustafa(Günaydın), Şoför Ayhan, dört kahraman kızımız(Sevim Özer, Ayten Akgün, Mebrure Taşkın, Sevinç Mine Öge), Uraz Kumandan( Altaylardan gelen Doğu Türkistanlı yiğit),Kaptan Mustafa Amca(Aysu),Sabri Türkmenoğlu(oyma ustası).
Ahmet B.Karabacak’ın her türlü kompleksten uzak, tamamen samimi ifadelerle ve yaşayan Türkçe ile kaleme aldığı her iki kitabı da merak ve heyecanla okuyacaksınız. Okurken Ülkücü Hareket’in ilk yıllarına ait bilmediğiniz birçok gerçeği, geçirilen tarihi süreci, çekilen sıkıntıları, yaşanan zulümleri, yapılan fedakarlıkları anılarına yer verilen ülkücü kahramanlar üzerinden öğreneceksiniz. Ahmet B.Karabacak, iki eseriyle Ülkücü Hareket’in ilk yıllarına ait İstanbul cephesinde öne çıkan olayları ve aktörlerini bugüne taşımış. Şimdi sıra Ankara cephesinde. O cepheyi de bize Töre-Devlet dergileriyle milliyetçi ve ülkücü cephesine büyük hizmet veren Sadi Somuncuoğlu, İbrahimMetin, Emine Işınsu ve Prof. Dr. İskender Öksüz anlatabilir. Ülkücü Hareket’in Ankara cephesinin hikayesini en kısa zamanda kendilerinden bekliyoruz.
Bu arada Ahmet B.Karabacak, gençlik yıllarında (1962-1965) yayımladığı ve başyazarlığını yaptığı, Yazıişleri Müdürlüğünü ise merhum yazar Mustafa Necati Sepetçioğlu ağabeyimizin yaptığı Zeren isimli edebiyat ve kültür dergisinde “Edip Kemal” müstear adıyla yayımlanan hikaye, deneme ve şiirlerini kitap haline getirdi. Bu dergide de sanat platformunda sola karşı, mahkemeye kadar düşen milliyetçi bir mücadele verdi. Karabacak’ın Bilgeoğuz Yayınları tarafından yayımlanan bu kitabının adı: “GEMİ 2O. Yüzyıl Hikayeleri”. Bu kitabı okuduğunuz zaman onun edebiyatçı ve şair yönüyle tanışacaksınız. Onun ne kadar zengin bir edebiyat kültürüne sahip olduğuna tanık olacaksınız ve büyük bir keyif alacaksınız.
Popüler yazarların kitapları ile güncel siyasi magazin kitapları dışında hiçbir yazarın kitabının basılmadığı bir dönemde ülkücü yazarlarımızın –özellikle Alparslan Türkeş, S. Ahmet Arvasi, Necdet Sevinç ve Ahmet B. Karabacak vb.- kitaplarını yayımlayan Bilgeoğuz Yayınları sahibi değerli dava arkadaşımız Oğuzhan Cengiz’i yürekten kutluyorum.