APTALLIKLARINDAN geçilmiyor… AKP’ye oy vermeyen halkı “Hain” ilan ederek karşılarına almaları yetmedi, doğruları yazan basını da hasım haline getirdiler. Yaptıklarını güç gösterisi sanıyorlar… Değil… Aptallık… Pahalıya patlayacak tavır! Bu kafayla halktan oy alamazlar, basının da gerçekleri yazmasını engelleyemezler… ………………………. Muhalif basını dışlıyorlar, cumhurun başına yaklaştırmamayı marifet sayıyorlar… Tayyip Bey’in keyfe keder tasarrufları, parlamenter demokratik sistemi ortadan kaldırıcı düşünceleri ve sözleri, bu yolla dikkatlerden kaçırılamaz ki… Muhterem çok konuşarak, müsrifliğini ve tek adamlığa doğru gidişini havuzdan beslenen tasmalı basın aracılığıyla zaten ayrıntılı olarak halkın, yani kamuoyunun dikkatine sundu…
Doğruları yazan basının Tayyip Bey‘den uzak tutulması, o nedenle çok da önemli değil…
……………………..… Öğrenemediğimiz ne kalıyor… Uyguladığı israf ekonomisinin ayrıntısı mı… Ruhsatı onaylanmamış, bu nedenle “Kaçak” durumuna düşmüş sarayın hali ve harcanan 20 milyar liranın hesabı mı? Sivil Toplum Örgütleri ve Mimarlar Odası gibi, konuya ilişkin yetkilere sahip yığınla kuruluş, çoktaaan sarayın anatomisini çıkardı ve maliyetini de saptadı.
Halka da duyurdular…
………………………..
Tablo apaçık ortada… Altın kaplama hamam, musluklar, armatürler, salon takımları, altın varaklı bardaklar, kadehler, sofra takımları, koltuklar, iskemleler… Olağanüstü güvenlik sistemi, kalabalık bir koruma ordusu, kurşun geçirmeyen camlar, zırhlı araçlar, her türlü yayını bozan jammerler, yüzlerce hizmet personeli…
Ya sarayın dışındaki tesisler…
Ana saraya ek küçük saray, aile için rezidans…
Bunların tamamı bilinmiyor mu sanıyorlar…
Halk hepsini ayrıntılarıyla biliyor, muhalif basının yazmasına gerek dahi kalmıyor…
Şimdi de temenna çakalım:
-Sağolasın Mimarlar Odası…
* * *
AKP‘nin Tayyip Bey‘in saltanat sürmek ve dünyalık yapmak hevesi yüzünden israfçı olup çıktığını en son Bülent Arınç itiraf etti…
Hem de yakın günlerde…
…………………………..
Çoğu müsrif olan yöneticiler israf ekonomisinin uygulanmasına karşı çıkmayınca, israfla birlikte yolsuzluk, hırsızlık ve rüşvet de yaygınlaştı…
Bu adi suçların tamamı, israfın sevilmesinden kaynaklanıyor…
Bol harcamak için tabii ki para lâzım; meşru yoldan gelen para harcamalara yetmeyince, rotayı yolsuzluğa ve rüşvete çevirirler.
AKP’de de bu yaşandı…
Biz ancak birkaçına tanık olduk; olamadığımız kim bilir kaç yolsuzluk ve rüşvet olayı vardır!
Geçen yazımda da söyledim; hesap günü müsriflerden, yaptıkları israfın hesabı sorulacak. Bunlara oy vererek müminlerin başına bela edenler de sorgulanacak…
O nedenle AKP’ye oy vermeyin ve amel defterinizi bozmayın…
* * *
-İsrafın önünü alamadık…
Bülent Arınç, bu konuyu siyasal talihsizlik olarak değerlendiriyor…
Talihsizlik mi…
Haddini bilmezlik mi…
Günaha girmek mi…
Allah bilir…
……………………..…….
İsrafa örnek olacak alınmış pek çok karar var…
Beştepe sakinine ayrılan bütçenin büyüklüğüyle, yeni ihdas edilen tahsisat-ı mesture yani Örtülü ödenek, o kararlardan ikisi…
Saltanat için yapılan her ödeme israf kapsamında…
Çoğu Osmanlı çerisi gibi giydirilen asker kıyafetleri, İngiltere sarayına özenerek kurulan atlı protokol timi, motosikletli eskort sayısının artırılması ve benzeri girişimler, müsrifliğin boyutunu göstermeye yetiyor…
Müsrifliğin bir başka örneğini de sadrazam Davudoğlu verdi…
Kullanması için yetkisine bırakılan örtülü ödeneğin dibine darı ekmek üzere. Üç ayda tam 469 milyon -Eski parayla trilyon- harcamış…
Yasanın emri gereği, kimseye ne için harcadığını söylemiyor…
Öğrenilmesin diye de ödeneğin başındaki ismi değiştirdi, Kral Suud Üniversitesi’nde görevli Ali Polat adındaki mutemet adamını göreve getirdi.
Vehhabi kültüründen ve geleneğinden gelen bir isim, paracıklar ona emanet.
Sadrazam, Türkiye’de mutemet adam bulamadı anlaşılan…
………………………….
Bilançoyu da vereyim değerli okurlar…
Geçen ağustostan bu yana örtülü ödenekten meçhul eşhasa ödenen paranın tutarı, tamı tamına 806 milyon lira..
Eski parayla trilyon olduğunu unutmayın…
* * *
SADRAZAM, Tayyip Bey’in tek adamlık hevesine katkı için konuyu AKP’nin seçim beyannamesinde de işledi…
Fedakârlık işte…
O sistem gelirse sıradan biri olmayı göze aldığı anlaşılıyor.
Hazret, tek adamın egemenliğine ve parlamenter sistemin ortadan kaldırılmasına kayıtsız kalmak istemedi diye düşünüyorum.. Bu tavrıyla da ülkenin, Erdoğan‘ın vesayeti altına girmesine ve yeni bir statükonun oluşmasına hizmet etmek istediğini belli ediyor…