MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, “Meclis Başkanlığı gibi ciddi ve önemli bir tercihte Genel Başkan’ın ve Başkanlık Divanı’nın kararı netleşmeden ve henüz herhangi bir isim üzerinde mutabakata varılıp aday belirlenmeden, birtakım isimler medya üzerinden dillendirilerek MHP üzerinde kamuoyu baskısı oluşturulmaya çalışılması doğru olmamıştır” değerlendirmesini yaptı.
Yalçın, yaptığı yazılı açıklamada, “MHP’nin 7 Haziran seçimleri sonrasında kilit parti konumunda olmasının bazı çevrelerde rahatsızlığa yol açtığını” öne sürerek, bazı çevrelerin MHP’nin ,”HDP destekli CHP-MHP koalisyonu” seçeneğine olumsuz cevap verilmesinden sonra partiye yönelik tutumlarını değiştirdiğini savundu.
Bir internet sitesinde yayımlanan MHP aleyhindeki değerlendirmede doğrudan Genel Başkan Devlet Bahçeli’nin hedef alındığını ifade eden Yalçın, yazıda Bahçeli’nin 7 Haziran seçimlerindeki başarısının “yanıltıcı ve uydurma”olduğunun ileri sürüldüğü, bunun da MHP’nin 1999’da yüzde 17,9 oyla 129 milletvekili, 2015’teyse yüzde 16,2 oyla 80 milletvekili çıkarmasına dayandırıldığını aktardı. Yalçın, şöyle devam etti:
“MHP’nin 7 Haziran seçimleri sonrasında kilit parti konumunda olması, bazı çevrelerde rahatsızlığa yol açmıştır. Malum çevreler, özellikle HDP destekli CHP-MHP koalisyonu seçeneğine MHP’den olumsuz cevap verilmesinden sonra önceleri partimize yönelik yumuşak gibi görünen ikiyüzlü tutumlarını değiştirerek husumetlerini açığa vurmaya başlamışlardır. Bunun emareleri, bir kısım basının değişen tutumunda görülmektedir.
Soner Yalçın; Oda TV’de yayımlanan MHP aleyhindeki değerlendirmesinde, doğrudan Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli’yi hedef almıştır. Soner Yalçın; yazısında, Bahçeli’nin 7 Haziran Seçimlerindeki başarısının “yanıltıcı ve uydurma” olduğunu iddia etmiştir.
Bu iddiasını da MHP’nin 1999’da %17,9 oyla 129 milletvekili, 2015’teyse %16,2 oyla 80 milletvekili çıkarmasına dayandırmıştır. “Bunun neresi başarı?” diye soran Soner Yalçın, resmen zırvalamaktadır.
MHP’nin %17,9 oyla 129 milletvekili çıkarırken 16,2 oyla 80 milletvekili çıkarabilmesinin sebebi MHP’nin başarısızlığı değil, öncelikle d’Hondt sisteminin azizliğidir.
MHP birçok ilde aldığı oyları mevcut seçim sistemi yüzünden kaybetmiş, AKP’ye kaptırmıştır. D’Hondt sistemi, çoğunluk partisine gereğinden fazla milletvekili vermektedir. Bu sistem, yerel bazda da HDP’ye gereğinden fazla milletvekili kazandırmış, diğer partilerin oyları çöpe gitmiştir.
Soner Yalçın’ın atladığı veya görmezden geldiği hususlardan biri de 2011 seçimlerinin sonuçlarıdır. Yalçın 1999 Seçimleriyle 2015 seçimlerini bilerek kıyaslamakta, kamuoyu algısıyla oynayarak MHP oylarında düşüş varmış gibi göstermektedir.
Oysa 2011 seçimlerinde MHP %13 oy alabilmişken 2015’te bunu 16,2’ye çıkarmıştır. Bunu başarısızlık saymak için kötü niyetli, maksatlı veya ebleh olmak gerekir.
Soner Yalçın, “Bahçeli 18 yıldır MHP’nin başında ve Kürt partisinin başarı ivmesi hep yükseliyor! Bu ‘doğru orantıyı’ nasıl değerlendirmek gerekiyor?” diye kasıtlı olarak meseleyi saptırmakta, spekülasyona boğmaktadır.
Bu bir doğru orantı değil, Erdoğan ve AKP’nin tutumundan kaynaklanan “ters orantı”dır. HDP oylarındaki yükselişin sebebi MHP değil, başta Erdoğan olmak üzere AKP politikalarında ve sözde çözüm sürecinde aranmalıdır.
PKK’nın siyasi kanadının önünü açan AKP, 7 Haziran seçimlerinde bütün çabasına rağmen Kürt kökenli muhafazakâr ve dindar seçmenlerin oylarını HDP’ye kaptırmıştır.
Bunun yanında yine Erdoğan’ın azdırdığı aşırı sol örgütler varlarını yoklarını AKP karşıtlığına sarf edip HDP’ye yoğun destek vermişlerdir. HDP bile beklediğinden çok fazla oy almıştır.
Soner Yalçın’ın MHP’yi DBP yani Devlet Bahçeli Partisi gibi gösterme gayreti de suni ve ıkınmadır. Amacı da böylece MHP liderini tek hedef hâline getirerek partimizin yıpranmasını sağlamaktır.
Soner Yalçın MHP’nin dinamiklerini bildiği hâlde inkâr etmektedir. MHP Lideri Bahçeli düzenli aralıklarla parti Divanını ve MYK’yı toplamaktadır. MHP’nin politikalarıyla ilgili kararlar da Sayın Bahçeli’nin mutlak iradesi ve tek seçiciliğiyle değil, bizzat kendisinin istişare ve meşverete önem veren demokratik tutumu sayesinde partimizin kurullarında belirlenmektedir. Yani parti içi demokrasinin işlediği partilerin başında MHP gelmektedir.
Sözcü gazetesinde Bekir Coşkun da MHP Genel Başkanı Sayın Bahçeli’nin Kılıçdaroğlu’ndan gelen saçma sapan bir teklife hayır demesi üzerine önceleri takındığı bütün şirin pozları terk ederek şirret yüzünü göstermiştir. “MHP, AKP ile anlaşacak nasılsa…” diye peşin hükmünü ortaya koyarak eski yaveleri tekrarlamıştır. MHP’nin şimdiye kadar 27 kez AKP iktidarını kurtardığını ileri süren Bekin Coşkun, partimizi koltuktan kaçmakla suçlamıştır.
Bekir Coşkun gibilerinin ilkeleri olmayabilir, onlar PKK’nın siyasal kanadıyla hükûmet kurulmasını normal karşılayacak kadar geniş karınlı olabilir ama MHP’ninki işkembe değil, midedir. Bebek katilleriyle ortaklık ederek AKP’nin pisliklerinin temizleneceğini düşünmek için aptal olmak gerekir.
Bu Bekir Coşkun gibiler madem MHP liderinin AKP’yi tam 27 kez yalnızlıktan kurtardığına inanıyorlardı, MHP’nin milliyetçilikten uzaklaştığını söyleyebilecek kadar ona buğzediyorlardı, neden gelip MHP-CHP koalisyon için aracı oldular?
Bu ahlak anlayışı bize göre değildir.
Bir kısım medyanın işte bu akılsız ve edepsiz tutumu yüzündendir ki Türkiye’de yandaş medya alıp başını gitmiştir. Türkiye’de sol basının tutumu sayesinde bölücüler demokrasinin beşiğine yatıp bebekler gibi beslenmişler ve palazlanmışlardır. HDP zakkumunun dibine su veren anlayış hâlâ CHP’de yaşamaktadır.
Diğer taraftan; medyada boy gösteren Soner Yalçın, Abdülkadir Selvi ve Bekir Coşkun gibi çapraz tipler MHP’ye husumette aynı safta buluşuyorlar ve paslaşıyorlarsa MHP haklı ve doğru yolda demektir. Ayrıca Soner Yalçın’ın “Merkez medyanın MHP’yi başarılı göstermesinin nedeni, MHP’nin iktidar olmasının önüne geçmektir.” sözü de tam bu paslaşma trafiğine uygun sinsi bir söz oyunudur.
Mehmet Y. Yılmaz’ın Hürriyet gazetesindeki köşesine taşıdığı, Meclis Başkanlığı seçimleri için MHP’den bir adayın ismi gündeme gelir gelmez Genel Başkan Devlet Bahçeli tarafından ceza kesildiği iddiası ise hilaf-ı hakikattir.
MHP’de Meclis Başkanı adayı olarak kimi isimlerin basında dillendirilmesi normaldir. Ama bunun kararı elbette partiye aittir.
MHP’yi en çok rahatsız eden şey, partimizin sürekli belli adlar üzerinden yıpratılmaya çalışılması veya isim verilerek adaylık veya tercih dayatılmaya çalışılmasıdır.
Meclis Başkanlığı gibi ciddi ve önemli bir tercihte Genel Başkanın ve Başkanlık Divanının kararı netleşmeden ve henüz herhangi bir isim üzerinde mutabakata varılıp aday belirlenmeden birtakım isimler medya üzerinden dillendirilerek MHP üzerinde kamuoyu baskısı oluşturulmaya çalışılması, doğru olmamıştır.
Sayın Genel Başkanımızın tepkisi bu çerçevede değerlendirilmelidir.”