Ergun KAFTANCI
NİHAYET yan yana geldiler ve fotoğraf verdiler…
Bilmem gördünüz mü; ikisinin de ağzı yamulmuştu…
Birinin ki sağa, diğerinin ki sola…
Ağızlarını bıçak açmıyordu; parti propagandası yaparken dağarcıklarında ne varsa hepsini ortaya dökmüşlerdi. Demek ki söyleyecek başka lafları kalmamıştı.
Yalan, talan, aşırılık ve kibir Tayyip Bey‘i de, AKP‘yi de vurdu.
Anadolu’da böyle büyük boyutta bir gerileme, “Attan indiler, eşeğe bindiler” diye tarif edilir. 7 Haziran’da AKP mantığı ve felsefesi (!) de attan indi, eşeğe bindi…
* * *
KOALİSYON şeklinde de olsa yeni bir hükûmetle siyasal hayatımızda bembeyaz bir sayfa açılacak, tertemiz bir sayfa.
Artık pislikleri, melaneti, hırsları, öfkeleri, kibirleri, yalanı ve talanı, hiddeti ve şiddeti, baskıları ve çağdışı dayatmaları, dinciliği ve kinciliği geride bırakıyoruz.
Hatta, AKP imzası taşıyan her türlü çirkinliği ve beceriksizliği de yandaşlığa sarıp çöpe atıyoruz…
…………………………
Milletimiz o günleri yeniden yaşamayı istemediğini, AKP’yi iktidardan koparıp alarak gösterdi ve onu tepetakla ederek ibretlik bir mesaj verdi.
Muhtemel hükûmet, bu mesajı almayıp eski günlere dönme gayretinde bulunursa kendi ipini çekmiş olur.
Geçti Bor’un pazarı; bundan sonra ülkeyi yönetecek koalisyonlar, AKP iktidarı dönemindeki keşmekeşi hortlatmaya kalkışamayacak!
………………………..
Herkes koalisyon hesabı yapıyor.
Meclis’e giren her parti -MHP dışında- harıl harıl koalisyon formülü üretmekle meşgul. Senaryo üzerine senaryo yazıyorlar…
Birinci ihtimal dışarıdan destekli AKP Azınlık Hükûmeti…
İkinci ihtimal, AKP-CHP Ortaklığı…
Üçüncü bir ihtimal var ama zayıf; o da çözüm süreci gereği AKP-HDP koalisyonu. HDP, hayır dedi ama asla demedi; süreci istedikleri noktaya taşımak için AKP ile uzlaşıya gidebilirler…
Dördüncü senaryo ise CHP-MHP-HDP Hükûmeti…
MHP, bu formüllerin birinde bile yer almayacağını ve ana muhalefet olmayı yeğlediğini açıkladı. Ancak koşullar elverirse MHP’nin makûl bir koalisyon protokoluna imza atması ihtimali de yok değil, var.
Şurası da bir gerçek ki partiler, ülkenin hükûmetsiz kalmasından yana değiller; erken seçimi de düşünmüyorlar.
Hükûmetsiz kalmak ve erken seçime gitmek isteği sadece Tayyip Erdoğan‘da olabilir. Erdoğan, aleyhine gelişen durumdan kurtulmak için her türlü oluşumu sağlamaya çalışabilir; erken seçim de onlardan biri olabilir…
……………………..
Oysa siyasal gözlemciler, erken seçimin AKP’yi bitireceğini ve Erdoğan’ı desteksiz bırakacağını söylüyorlar.
Tayyip Bey bu olasılığı dikkate alır mı bilinmiyor; bilinen sadece, kaybolan AKP oylarını derleyip toparlamaya çalışacağı…
AKP’liler bu iddiada…
Ancak bu da, bugüne kadar izlediği yanlış yollarda yürümekten vazgeçmesine bağlı…
Vazgeçer mi sorusuna gelince, yanıtı herhalde “O zor” şeklinde olur!
…………………….
Türkiye artık düzgün işlerin yapıldığı, çağdaşlığın, birlik ve beraberliğin, kardeşliğin, feragat ve fedakârlığın yaşandığı bir ülke olmaya mecbur…
Milletler topluluğunda muteber bir yer edinmemiz gerekiyor.
Çağı yakalamak, teknoloji üretmek, tarım ve sanayide hızla gelişmek, hukuku üstün tutmak, adaleti ve refahı yaymak, cumhuriyeti ve demokrasiyi koruyup kollamak zorundayız.
Laiklikten vazgeçmemiz söz konusu edilemez…
Kara bulutları dağıtmalı, milletimizin umudunu ve güvenini zedelememeliyiz…
………………………..
Tarihimizle aramızda elbet de köprü kurmalıyız ama köhneleşmeyi, inadına başımıza musallat edemeyiz. Cumhuriyete karşıt yapıları ve düşünceleri, kafamızdan da gönlümüzden de silip atmalıyız.
Ülkenin meydanlarını değil, iki elimizin başparmaklarını kırarak Mısır’daki Rabia Meydanını sahiplenmekten vazgeçmeliyiz. Kendi meydanlarını sükûnet alanları haline getiremeyen, el âlemin meydanlarına inmeye kalkışmamalı…
…………………………
Aklımızı artık başımıza alalım…
Müslüman Türk Milleti olduğumuzu unutmayalım; Araplaşmaya, dinci kesilmeye, devşirmeciliğe, yolumuzdan çıkıp sapıtmaya kalkışmayalım…
Ülke ancak, bunlardan uzak durduğumuz sürece güç kazanır, itibar bulur…
…………………………
Türklüğümüzü ve Müslümanlığımızı unutmayalım!