Ali BADEMCİ
Amerikan oyunun sonuna doğru yaklaşılıyor; nihayet bütün PYD’liler bu küresel güç tarafından maaşa bağlanmış durumundadır. ABD bunun adına “IŞİD’e karşı mücadele edenler” diyor ama bu iş tam olarak “Kürt Ordusu”nun karşılığı, hem askerlik öğreniyorlar hem de maaşlar dolar olarak geliyor, silâhlar da bedavadan, istediğin tarafa da kullanabilirsin! İmralı’daki büyük patrondan talimat gelirse o tarafa doğru resmi geçit de yapılabilir! Ne yazık ki Türkiye’de Devlet’in sınırları yol geçen hanı olmuş, her eylem serbest! Ehh artık Meclis’te Türk ve Kürd’ten oluşan siyasi destek de var! Elbette BDP’nin Türk kökenli vekilleri vatanlarını Kürtler’e satıyorlar; yarın bir tekme yerler kendilerini kaybederler!
Bakınız yukarıda basit bir harita var; sarı bölgeler fiilen PKK’nın ünitesi PYD’nin elindedir; Kobani işlenmemiş, durumu yaşayarak gördük. Kamışlı eskiden beri bir Kürt yerleşim bölgesidir, belki muhalif güç çok azdır. Resulayn’da da küçük muhalefet var; Telebyad geçen hafta halledildi. Şimdi, Carablus’a dayanmış vaziyettedirler ve süratle batıya, yani denize doğru yürüyorlar. Kamışlı’dan itibaren en az Kürt yerleşimi kadar Türkmen ve Arap var; bunlardan büyük miktarı Türkiye’ye kaçtılar; göstermelik olsun diye dönenler de var. Fırat’ın batısı, yani Gaziantep ve Kilis’in güneyi tamamen Türkmendir; fakat buradan sonra İslahiye’ye doğru leçeliklerde yaşayan bir takım Kürt ahali buluyor. Anlaşılan hududumuzda işgal edilecek son Suriye toprağı bu leçelerin coğrafi adı olan Afrin’dir. Zaten bu nehir Türkiye tarafında Amik Ovası’ndan Afrin Çayı adı da buradan geliyor. Afrin Bölgesi’nde bölünmüş köyler var, Türkiye’de kalanlar Türkçe, Suriye’de kalanlar da Kürt veya Arapça konuşuyor. Bir misal olmak üzere Hassa’nın Karafakılı Köyünde Türkmenler bu boy adı ile anılırlar; fakat Suriye’de kalan yarısı Kürtçe konuşur. İslahiye ve Kilis’e doğru giderseniz bu trajediler artar. Hatay-Suriye hududunu oluşturan leçeliklere Kürtler “Kürt Dağı” diyor; gerçekte arşiv kayıtlarında bu “Qurd Dağı”dır ve Dede Korkud’daki “Qazıkurd”dan gelmektedir; bölge tamamen Karakoyunlu yerleşim bölgesidir. Elbette bunlar bir nostalji olarak tarihte kalmıştır. Nasıl olsa arayan soran yok!
Geçmiş yılların PKK terör olaylarını hiç hatırlıyor musunuz bilmiyorum! Bizim Dörtyol ve Erzin’in Amanos yamaçları hep militanla kaynardı. Sebebi buralarda Kürt yaşayıp yaşaması değildir; biraz da Ermeni iddiaları da var; Küllük’de güya Ermeni yaşamış; evvelki sene Belen’de de aynı sebeplerle askerlerimiz öldürüldü. İşte son Afrin baskını ile uzun Kürt Koridoru buraya bağlanmak ve denize kavuşmak istiyor. ABD’ye göre böylece Irak Petrol Boru Hattı Kürt’leştirilecek!
Devletimiz ve Hükümetimiz son Suriye Olayları’ndan bir hayli tedirgin; durum ABD’ye de bildirilmiş; Güvenlik Konseyi toplantı üstüne toplantı yapıyor. Elbette durumu tam olarak bilmiyoruz; devletin Kürtler’e karşı çark etmesi bazı şeyleri ima etmiyor değil; eh “Molla” kafası ile ancak bu kadarı yapılabilir. Yandaş Medya’da “Akgetiren-Karagetiren” mollabaşıları akıl veriyor. ABD “Eğit- Donat” ile Türkiye ile de resmen alay ediyor.
Maalesef daha baştan beri ülkemizin ve Devletimiz’in Suriye politikası yanlış. 2011’de Kamışlı’da küçük bir hizip olan PYD şimdi uluslararası bir güç haline gelmiştir. Savaşçılar kimlerdir, içlerinden ne kadarı Türkiye vatandaşıdır, Türkiye ile ilgi dereceleri ve Kürt Siyaseti ile birliktelik ölçüleri ne kadardır? Elbet bunların bilinmesi ve bu önemli hususların ortaya konması şarttır. Bal gibi ABD İsrail için İran’a bir tampon bölge oluşturuyor. Bunlar Suriye’de bulunan bir avuç Kürd’in işi değildir. Bir an evvel işi bilenlerin politikalara müdahil olması geriyor. Bu sebeble iktidar muhalefet birlikte hareket ederek Suriye olaylarını gözden geçirmesi gereklidir.
Yüzyıllardan beri Türkmen şehri Halep kan ağlıyor; Bayır ve Bucak’da birçok Türkmen Esad ile iş tutuyor. Lazkiye’nin içinde Türkmen kalmamış, Türkmenler Suriye Ordusu’nda askerdir. Kürt hareketine paralel olarak Esad da “Anamın memleketi” diye Bayır Bucak’ı ilhak ederse elimizde hiçbir şey kalmaz. Hükümet kendini çağdışı İslâm söylemleri ile teselli ededursun; “Atı alan çoktan Üsküdar’ı geçiyor.” da bizler iftar yemeklerinde ellerimizi açıp Allah’a dua ediyoruz.
Muhabbetle.