Ali BADEMCİ
Bakıyorum da çok aklı başında olması gereken kimseler bile, sosyal medyada PKK’ya meydan okuyan çıkışlar yapıyorlar! Şahsen bu bombardımanı çok yerinde görmüyorum! Tabii ülkücüler ve MHP’liler açısından! Hatta HDP bile MHP’nin muhatabı olamaz! Çünkü bunlar bir örgüttür, kanunun tanımıyorlar, asker öldürüyorlar, devlete pusu kuruyorlar vs. Dolayısıyla mesele her şeyden evvel bir devlet meselesidir! Öyle işe ideal ve amaç penceresinden bakmak devlet için bile hatalı bir tutumdur! Bu iş ağır bir asayiş ve kamu düzenini, devlet otoritesini sağlama mücadelesidir.
PKK ve HDP’ye, taban olarak gördükleri insanlar bile arka çıkmıyorlar! Efendim %13 oy aldılar; bu işin nasıl olduğunu hepimiz biliyoruz; bu rakamın yarısı taban olarak gördükleri insanlara ait değildir! Zaten HDP’de politika yapanlar da böyle! Geçmişte ideolojik mücadeleyi kaybetmiş, dünyada cazibesi kalmamış aşırı sol düşüncelerin kalıntıları ve küçük hizbi! Son zamanlarda onlara “Beyaz Türkler” denmeye baladı. Bunların neyini muhatap alıp da konuşacaksın! İşte küresel güçler bunlarla bir süre oynuyor neticede de, son durumda olduğu gibi üç kuruşa satıyorlar! Dünyanın her ülkesinde terör örgütlerinin hali budur; katiyyen toplumsal destekleri de yoktur!
Bunlarla küfür yarıştıralım derken tertemiz insanlarımızı kaybediyoruz da farkında değiliz! Görüyoruz ki onların taban dediği insanlardan da güvenlik güçleri içinde asil adamlar çoktur; patır patır bu ülke ve bu devlet için şehadeti seçiyor, mübarek yavrusunu Kürtçe ağıtlarla kara toprağa yatırıyor! Eşkıyadan, Kürtler herkesten fazla nefret ediyor! Fakat her nedense milliyetçiler bunlara yaklaşamıyor; hâlbuki gündelik hayatta hep iç içe yaşıyoruz! Bu insanlar mutlak olarak uzaydan gelmedi, bizim insanlarımız; hatta yakın akrabalarımız, ayrılmamız da mümkün değildir! PKK bunların içinde bile bir ayrılıkçı hareket! Şimdi onlara laf yetiştireceğiz diye aynı kıbleye yöneldiğimiz insanların haysiyetleri ile oynamanın hiç anlamı yoktur!
1980 öncesinde, bunlardan Ocak ve Parti teşkilatlarında başkanlığa kadar yükselmiş dünya kadar ülküdaşımız vardı. Bu insanlarla beraber bizler cezaevlerinde yattık; hüzünlendiğimiz zaman Kürtçe türküleri ile teselli bulduk! Cezaevi hayatında marksistlerle bizlerden fazla belâlı oldular, bunları şahsen unutmak mümkün değildir! Bu kadar unutkan olmanın ve duygulara mahkûm olmanın acaba ne kadar anlamı vardır? İnsanımızı şehid edenler sanki yıllardan beri komşuluk yaptığımız, beraber yaşadığımız, akrabalık ilişkileri kurduğumuz insanlarmış gibi davranmıyor muyuz? Onlar iki dilli, bizler tek dilli ve bizim gibi düşünen insanlar olmasına rağmen, yanlış davranışlarımızı neden kontrol altına alamıyoruz?
İşin bir ilginç yanı da bu haltı işleyenlerin kendilerini âlim veya âlime sanmaları, halk önderi görmeleri veya abla-ağabey geçinmeleridir. Halbuki doğru da yanlış da olsa düne kadar ciltler dolusu kitaplar yazarak “Kürtler’in Türklüğü”nü savundular ve bizlere de öğrettiler! Şimdi ise sanki insanları tahrik ediyorlar da, akılları sıra milliyetçilik yapıyorlar! Üstelik bu meselelerde akıllı ve şuurlu bir tutum içinde bulunan ve pek sabırlı hareket eden MHP üst yönetimini de “Pasif davranmak”la suçluyorlar! Bu tutumları doğru buluyor musunuz?
Elbette evlâdı elinden alınan, ocakları sönen insanlara duygularından ötürü kimse bir şey demiyor ve Kürtler’in çoğu bu konuda bizler gibi düşünüyor! Fakat bizler onlarla eskiden olduğu gibi medeni ilişkiler kuramıyor ve uzaklaşıyoruz? Nedense Güneydoğu’da siyâseten de, gevşek davranıyoruz! Kendi hâline terkettiğimiz insanlar bizden uzaklaşacağı gibi gün gelir yaşadıkları topraklara da vatan diyemeyiz! Daha akıllı ve geniş düşünmek gerekiyor! Elbette duygusal hareketlerimizi kötü niyet olarak değerlendiremeyiz; arada gerçekten kötü niyetliler de bulunabilir, bunların oyunlarına gelmenin de manası yoktur! Esen kalın.