Şükrü ALNIAÇIK
AKLIM şöyle 5 yıl öncesine gitti. Bir bakayım dedim. 12 Eylül referandumuna doğru, AKP’nin kalıcı iktidar, yani devleti ele geçirme hamleleri yaptığı o “kumpas” günlerinde Türkiye’de neler yaşanıyormuş?
Unutuyoruz, hafızanın bir suçu yok, geçim derdi var, millet unutup ilerliyor. Öyle olunca da bari bundan sonra biraz olsun sözümüze kulak verilsin diye”hatırlatma” yapmamız gerekiyor.
Biraz da okuyucumla helalleşmek; şu ölümlü dünyada “görevimi yapmış olduğuma” Ortadoğu okuyucusunu şahit tutmak: “baktık, gördük, yazdık, elhamdülillah” demek istiyorum.
5 yıl önce bugün, Heronlar ve karakol baskınları gündemdeydi. Biz de milletimizi bu kirli tezgaha karşı uyarmaya çalışıyorduk.
İşte 7 Ağustos 2010’da “Taraf Gazetesi”nin kumpasını açığa çıkardığımız o cümleler:
“Bir süredir Medyanın ‘acar demokratlarını’ bir araya getiren Taraf Gazetesi’nin ne yaptığını anlamaya çalışıyorum. Bu deli cesaretinin dayanağı veya maliyeti kolay hesaplanacak türden değil.
Demokrasi uğruna büyük sesler çıkarabilmek için İnegöl Kurbağası gibi şişerek kalıbını zorlayan Taraf, ciğerini kinle doldurarak ‘Atın Bu Generalleri’ komutunu sekiz sütuna manşet yapmaktan çekinmiyor.
Genel Yayın Yönetmeni’nin güdümlü hücumlarının hangi hedeflere yöneldiğini görünce ABD’nin ve piyonlarının Türkiye’de ne yapmak istediğini anlamak hiç de zor değil.
Yukarıda bahsi geçen manşette generaller dediği, Türk Ordusu’nun 1. ve 2. adamları. Ne darbeyle ilgileri var ne de Ergenekon veya Balyozla… Hükümetle bugüne kadar uyum içinde çalışmış, Türk Milletinin seçkin evlatları için Taraf’ın layık gördüğü hitap ilgi çekici.
Niyeti aşağıdaki ‘hizmet’ sarmalında bulmanız mümkün.
İkinci haber Irak’tan:
Saddam’ın meşhur Hıristiyan Dışişleri Bakanı Tarık Aziz (Hala yaşaması ilginç) Amerika’ya ‘gitme kal’ mesajı veriyor. Ama dinleyen yok. Başka gazeteler Aziz’in genellikle Amerika karşıtı sözlerine yer verirken Taraf ‘hizmette kusur etmemeye’ çalışarak ABD’nin Irak’taki katliamlarını unutturmaya çalışıyor.
Üçüncü kapak manşeti ise Ülkücülere yönelik:
MHP Dörtyol Belediye Meclis Üyesi’nin çalınan aracının anlamlı bir terör olayında kullanılması ve Jandarma İstihbaratçılarla arasında yakınlık bulunması Taraf’a yargılama fırsatı vermiş; saldırıyor.
Türkiye büyük bir tezgâhla karşı karşıya. Milli güç unsurları şu veya bu sebeple sırayla kırılıyor, yok ediliyor. Dörtyol olayının da MHP’yi yumuşatmaya yönelik bir tuzak olma ihtimali oldukça yüksek…
Tarafın Heronlu Hizmet Sarmalı:
– 1997’de Servet Bilgi Paşa’nın yerli yapım İnsansız Hava Aracı ‘SADAK’ projesi, başarılı deneme uçuşlarına rağmen gizli bir el tarafından iptal ettiriliyor.
– 2007’de ASELSAN’ın üç parlak Mühendisi gizli askeri elektronik projelerle uğraşırken aniden ‘intihar ediyor!’
– Yine aynı yıl içinde benzer konularla ilgili çalışmalar yapan Türk bilim insanlarının bulunduğu yolcu uçağı, Isparta’da düşüyor; kurtulan yok. Uçağın kara kutusunda ses kayıtlarına ulaşılamıyor.
– Bu arada Alkım Yayıncılık büyük bir teşvik alarak ‘Taraf Gazetesini’ çıkarıyor.
– 2008’de İsrail Heron’ları veriyor; Güneydoğu’dan görüntüler ABD’ye de gidiyor.
– Sıradan bir başarısızlık, Heron’a yükleniyor, Taraf’a servis ediliyor.
– Taraf bu görüntüleri generalleri gözden düşürmek için ‘Hantepe’de İhanet’ manşetiyle veriyor.
– 12 dakikada hiçbir aracın o mevzie destek götüremeyeceğini millet bilmiyor.
– Millet, generallerden yavaş yavaş soğurken TSK’da zorlama darbe krizleri üretiliyor.
– Taraf, ‘Atın Bu Generalleri’ gibi hazır abartılı manşetlerle PKK’ya öpücük ve moral veriyor.
– PKK bu kez başka bir noktayı vuruyor. İsrail görüntüleri Taraf’a veriyor. Taraf manşeti atıyor.
– TSK yine milletin gözünden düşüyor.’Demokrasi mücahidi’ AKP göze giriyor.
– Emniyet tamam, YÖK tamam, basın tamam, MİT tamam, Diyanet zaten tamam,
– 12 Eylül’den sonra Yüksek Yargı da geliyor. Takım tamamlanıyor.
– TSK susturuluyor. MHP zayıflatılıyor. Yargı ele geçiriliyor.
– PKK yine Heron’lu bir bölgeyi vuruyor. İsrail görüntüleri Taraf’a veriyor.
– İslamcı medya sazan gibi atlıyor. Generallere fırça atılıyor. O sırada Apo İmralı’da geğiriyor.
Bu döngü aylardır böyle devam ediyor.”
Dört oğlu savaşlarda şehit düşen Erzurumlu’nun, beşinci çocuğunu askere almaya gelen zabitlere: “söyleyin o padişaha, benim şeyime güvenip de oraya buraya savaş açmasın!” dediği gibi…
Söyleyin o paşalara bizim kalemimize güvenip de bir daha kumpasa gelmesinler!..