Ergun KAFTANCI
İZİN verirseniz “Kalem Atölyesi”ni bayram vesilesiyle dört gün kapatmak istiyorum…
Kalem Atölyesi dediğim yer, çalışma odam, masam, kitaplarım, bilgisayarımdan ibaret bir dar alan…
Yazılarımı ürettiğim mekân…
Benimle birlikte biraz da onlar dinlesin dedim; bu kararıma ne dersiniz…
………………………… ………
Atölyeyi kapatmadan önce bazı konulara değinmek isterim…
HDP‘li iki bakan, AKP ağırlıklı kabinede fazla kalmadı, bastılar istifayı ayrıldılar.
Öyle anlaşılıyor ki bu ayrılığı emreden HDP üst düzey yönetimi…
Davutoğlu’nun istifa mektubuna ilişkin iddiası o mealde:
–Kendilerinin yazdığı bir metin olmadığı aşikâr. Çünkü içerdeki üslûpla dışardaki üslûp, içerdeki terminolojiyle dışardaki terminoloji taban tabana zıt…
Cizre yollarına düşmek isteyen ama engellenen HDP’li iki bakanın, AKP ağırlıklı hükûmetin tasarruflarını kabullenmediklerini göstermek için istifa ettiklerini söylemek herhalde yanlış olmaz…
Bu arada şunu da söylemek mümkün; bakanlık teklifini reddeden HDP’li Levent Tüzel hakkında partinin yaptığı bir işlem varsa -ki vardır herhalde- benzeri, istifa ederek HDP’yi oyundan düşüren bu iki vekil hakkında da yapılmalıdır…
Tüzel, HDP’den kabineye girmediği, bunlar da girip çıktığı için aynı çizgiye gelmiş sayılamaz mı…
Varlığından rahatsız olduğum terör örgütünün siyasal uzantısı bu partinin, beni de zerre kadar ilgilendirmediğni söylemek isterim. Ne var ki demokratik anlayışımız ve demokrasi gereği, varlığını kabullenmek zorunda kalıyoruz.
……………………. ………….
Neyse…
Demokratik anlayışa merbut olmayan partilerde liderlik makamını zaptetmiş biri, lider sultası dediğimiz parti içi diktayı egemen kılmışsa
biliniz ki HDP’dekine benzer içsel olaylar her zaman yaşanır…
Hür iradesinin ipotek altına sokulmasına karşı çıkan siyasetçi partisinden ya tamamen, ya geçici olarak uzaklaştırılır; siyasal bağlamdaki özlük hakları da elinden alınır…
Bunu önleyecek, sadece Partiler Yasası…
Antidemokratik hükümler içeren yasa değiştirilmeli ki demokrasi öncelikle partilere yerleşsin ve lider sultası da tarihe karışsın…
Son birkaç haftadır siyaset sahnesinde yaşanan olaylar Partiler Yasası‘nın mutlaka değiştirilmesi gerektiğini gösterdi. Artık, harekete geçmenin zamanı…
………………………… ……….
Seçim hükümetiydi sözüm ona, şimdi tam AKP hükümeti oldu…
Giden HDP’lilerin yerine bakan yapılan isimlere dikkat…
İkisi de AKP’li…
Beril Dedoğlu yandaş bir gazetede yazıyor, profesör…
Zaman gazetesinde de yazdı, Samanyolu TV‘de program yaptı. Anlayacağınız yarım cemaatçi…
Üstelik de akil insan…
Abdullah Gül onu YÖK üyesi yapmıştı; süresi doldu, ayrıldı…
Bizim okuldan, yani Galatasaray Lisesi‘nden mezun; insan “Sultani” den mezun olduktan sonra laik ülkenin bir yurttaşı olarak cemaatçi ve dinci insanların safına katılamaz, Beril hanım katılmış…
Gerekçe ikbal mi?
Al sana ikbal…
Mırıldanıyorlar:
–1 Kasım’a kadar da olsa saltanat tatlı şey…
Öyle derler, bir günlük beylik beyliktir…
……………………. ……………
Şehit olmak isteyen bakan var ya, konuşmadan duramıyor…
Lâf onun:
–Bizim 13 yıl hizmet ettiğimiz bakanlar kuruluna 13 gün dayanamadılar…
İstifa eden iki HDP’liyi kastediyor…
Cümlede mantık ve ifade yanlışı var; bakanlar halka hizmetle mi görevli, bakanlar kuruluna mı?
Şehit düşmeden önce buna açıklık getirsin…
Sakat mantığa tanık olmaktan ve ipe sapa gelmez lafları dinlemekten bıktık usandık yahu!
* * *
EŞ DOST, hısım akraba, konu komşu devlet hizmetine alınıyor…
KPSS filan hak getire; sınav sonucunun önemi yok…
Giren girmeyen “Bizden” ise sorun değil, atanabilir…
AKP’de de atamalar aynı şekilde yapılıyor, ahbap çavuş işi…
Davutoğlu’nun talimatıyla AKP Kadın Kolları Başkanlığı’na, Recep Tayyip Erdoğan‘ın Meclis’te özel kalem müdürlüğünü yapan TİKA Başkanı Serdar Çam‘ın eşi Lütfiye Selva Çam atandı…
Hayırlı olsun…
Davutoğlu’na sormak lâzım:
–Sayın Genel Başkan, atanma sırası kimin yakınında, akrabasında, komşusunda bir açıklayın lütfen…
* * *
DERKENAR: Atölyeyi dört gün için kapatıyorum; bayram ertesi buluşmak umuduyla herkese iyi günler diliyor; huzurlu, mutlu ve sağlıklı bir bayram geçirmenizi temenni ediyorum. Esen kalın efendim.