MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, terör olaylarını anımsatarak, “Şehitlerimizden dolayı acımız çok büyük. Bu sürecin sorumlusu, PKK terör örgütüne göz yumulmasını sağlayan siyasi iradedir.” diye konuştu.
Terör örgütünün hiçbir siyasi hedefine ulaşamayacağını belirten Vural, herkesin terörün karşısında yer alması gerektiğini söyledi.
Vural, “Bu süreç içinde askerin, polisin elini kolunu bağlayanlar vicdanen sorumluluk duyuyorlar mı? İstifa etme gibi bir düşünceye sahip olabiliyorlar mı?” diye sordu.
Güvenlik güçlerinin sürdürdüğü mücadelenin hukuki meşruiyet içinde olduğunu belirten Vural, hükümetin, elinde bulunan bütün yetkileri kullanması gerektiğini ifade etti. Vural, “TBMM’de bana kurşun sıkanları destekleyenler milletvekili sıfatını taşıyorlar, kanımıza dokunuyor. Ey Davutoğlu, kanına dokunuyor mu, dokunmuyor mu?” ifadesini kullandı.
Konunun, dokunulmazlığın ötesinde terörle mücadelede siyasi iradenin ortaya konulması olduğunu dile getiren Vural, “Terörün karşısında siyasi irade var mı, yok mu görelim. Sayın Başbakan, verdiğiniz sözleri tutunuz. Milletle dalga geçmeyin. Verdiğiniz sözlerin gereğini yerine getirin. TBMM Karma Komisyonu ivedilikle terörle ilgili dosyaları ele almalıdır. Bu fezlekelerle ilgili taktiğinizi millet kabul etmez. Önce bu terörle ilgili dosyaları ele alalım, bunun paralelinde dokunulmazlık konusunda da hep beraber bunun da önünü açalım. Siz kimi korumaya çalışıyorsunuz? Bütün milletvekillerinin fezlekelerini terörle ilgili gibi gösterme gafletiden uzaklaşın.” dedi.
AK PARTİ Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu’nun gündeme gelen taziye ziyaretine ilişkin “O tarihe kadar PYD terör örgütü değildi” dediğini aktaran Vural, “Ey Davutoğlu yeni mi kuruldu bu PYD? Nedir bu koruma kollama? Bu konuda herkes sorumlu davranmalı.” diye konuştu.
Rıza Sarraf’ın ABD’de tutuklandığını anımsatan Vural, “Anlaşılan o ki arada bir pazarlık meselesi var. Hangi pazarlıklar yapılıyor, hangi bilgiler alınacak ve bu bilgiler kime karşı kullanılacak? Elde edilecek bilgiler, asıl ortaklara yönelik koz olarak mı kullanılacak? Milli güvenlikle ilgili konularda koz olarak mı kullanılacak, endişemiz var. Bu pazarlığın hedefi konusunda endişeliyiz.” değerlendirmesinde bulundu.
AK PARTİ Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik’in tutuklamayla ilgili “savcının tasarrufu” dediğini belirten Vural, “Peki ABD’deki savcı savcı da Türkiye’deki savcı değil mi? Buradaki savcının başına gelenler pişmiş tavuğun başına gelmedi.” görüşünü savundu.
“Rıza Sarraf’ın AK PARTİ ile yan yana anılması mümkün değil” denildiğini aktaran Vural, “Yakında ‘Kim bu Muammer Güler, Egemen Bağış?’ derler. Red ve inkar politikaları. O zaman AKP neden Meclis soruşturması önergesi verdi?” diye sordu.
Vural, Rıza Sarraf’ın bazı siyasetçilerle fotoğraflarını göstererek, “Bırakın yan yana anılmayı ödüllendirdiler. Ufak atın da civcivler yesin. Biraz destekli atın.” ifadesini kullandı.
Bir gazetecinin “Cumhurbaşkanı’nın ‘Paralel istihbaratçılar bilgi sakladığı için şehit sayısı artıyor’ sözlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusu üzerine Vural, “Kendi sorumluluklarını unutmak suretiyle sürekli başkalarını sorumlu hale getirmek… Yakında şehit, gazi asker ve polisimizi suçlayacaklar. Velev ki böyle, bunun bir numaralı sorumlusu Türkiye’yi yönetenlerdir.” değerlendirmesinde bulundu.
Çocuk tacizi suçu çerçevesinde idam cezası tartışmalarıyla ilgili soru üzerine Vural, insanlık suçlarıyla ilgili idam cezasının tekrar gündeme gelmesi yönünde MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin açıklamaları olduğunu söyledi. Vural, “Toplu katliam, terör, çocuklarla ilgili konularda bir tedbir olarak idam cezası değerlendirilmelidir. İdam cezasını tamamıyla kaldıran AKP’nin bu konuda bir hamle yapıp yapmayacağını bilmiyoruz. Bu konuda bir irade oluşması konusunda toplumun beklentisi var. Buna nasıl cevap verilebilir, bunu takip edeceğiz.” diye konuştu.
Vural, “MİT TIR’ları” davasının bugünkü duruşmasında gizlilik kararı verilmesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile MİT Müsteşarlığının davaya müdahil olmasıyla ilgili soruyu da “Bu süreç siyasi iradenin müdahale ettiği bir süreç haline geldi. Yargı kendi başına karar verecek noktada değil. Yargı kararlarını bu şekilde baskı altına alırsanız, bu kararlar vicdana sığmaz.” diye yanıtladı.