Türk milliyetçilerinin önüne konulan engeller ne kadar büyük olsa da, tezgâhladıkları oyunlar ne kadar kirli olsa da dava yürümekte, kervan yoluna devam etmektedir ..
MHP MYK Üyesi ve Osmaniye Milletvekili Doç.Dr.Ruhi Ersoy, TBMM Genel Kurulunda “3 Mayıs Milliyetçiler Günü” münasebetiyle gündem dışı söz aldı.
Ersoy, konuşmasının başında millet ve milliyetçilik tanımlarına değinerek başladığı konuşmasında, 3 Mayıs 1944 Türkçülük-Turancılık davası olarak bilinen sürecin bugün daha iyi kavranması, anlaşılması gereken bir süreç olduğunu söyledi.
3 Mayıs 1944 günü “vatan ve millet sevdalısı Türk milliyetçilerinin” yargılandığını belirten Ersoy,işkencelerin, tabutlukların milliyetçileri yıldırmadığını belirtti..
Türk Milliyetçilerinin “çileler bizim rütbemizdir” diyerek emperyalizmin her çeşidine karşı dik durduklarını belirten Ersoy, Türk milliyetçilerinin “öz yurtlarında garip, öz yurtlarında parya” olmasına rağmen devletine ve milletine küsmediklerini söyledi.
Ersoy, “3 Mayıs 1944 Türkçülük-Turancılık davası olarak bilinen olayları bilmeden bugün değerlendirdiğimiz ve anlam yüklediğimiz Milliyetçiler Günü’nü anlamak çok zordur” dedi.
Hüseyin Nihal Atsız, Alparslan Türkeş, Zeki Velidi Togan, Reha Oğuz Türkkan, Fethi Tevetoğlu, Orhan Şaik Gökyay, Nejdet Sançar, Cihat Savaş Fer, Nurullah Barıman, Cebbar Şenel ve Cemal Oğuz Öcal gibi Türk milliyetçilerinin aralarında bulunduğu 23 kişi komünizme karşı ve milliyetçi oldukları için yargılandıklarını belirten Ersoy, “3 Mayıs 1944 tek parti diktatöryasına karşı, “millî şef” şürekasına karşı, tek adamlık dayatmasına karşı sivil, yerli ve millî bir başkaldırıdır. Bu başkaldırıya inançlarıyla soluk veren, “hak, hukuk, özgürlük” diyen aydınların yol başçılığında tarihe kayıt düşen entelektüellerin ve dava adamlarının ruhları şad olsun” dedi.
Ersoy bugün de benzer süreçler yaşandığına dikkati çekerek “Milliyetçilik ayaklar altına alınmakta, Türk milliyetçiliğinin önüne farklı engeller konulup, kirli oyunlar tezgâhlanmaktadır. Dün Türk milliyetçilerini yıldırmaya, pes ettirmeye çalışanlar kaybetmiş, Türklük bilinç ve şuuru yaşamaya devam etmiştir. Bugün de 3 Mayıs ruhu, Türk milliyetçiliği davası emin ellerde yaşamaya ve yaşatılmaya devam etmektedir. Türk milliyetçilerinin önüne konulan engeller ne kadar büyük olsa da, tezgâhladıkları oyunlar ne kadar kirli olsa da dava yürümekte, kervan yoluna devam etmektedir” dedi.
“Milliyetçi, ülkücü dünya görüşünün mayasının şekillendiği, tabutluklarda filizlenen o koskoca çınar, Türk İslam ülküsünün âdeta liderliğini üstlenmiş Başbuğ Alparslan Türkeş’in de Türk siyaset hayatına girişinin âdeta temellerini oluşturdu” diyen Ersoy, 1944 olayları, 1965’te Cumhuriyetçi Köylü Milleti, 1969’da Milliyetçi Hareketi ve oradan bu tarafa kesintisiz olarak Milliyetçi Ülkücü Hareketin geleceğe bakışının bir ülküsü bir mihenk taşı olarak Türk milletinin önündeki duruşunu ifade ettiğini belirtti.
Ersoy konuşmasının sonunda “Milliyetçi ülkücü hareket için popülizm ve gündelik siyaset, günü kurtarmak, günü devşirmek ve devşirilen gün ve kurtarılanlarla sadece siyaset yapmak değil, tarihi, Türk milletinin mazisi, hâli ve geleceğiyle birlikte düşünmek, varlığıyla devleti, varlığıyla büyük Türk milleti ailesinin geleceğini teminat altına almakla mükelleftir. MHP dün ne demişse bugün aynısı ortaya çıkan milliyetçi ülkücü hareketin tezleri 1974’lerde, 1944’lerde, 1994’lerde, 2016’larda haklılığıyla ortaya çıkmış ve bu haklılığın bir gün milliyetçi ülkücü hareketin iktidarıyla taçlanacağı ve kardeşlik hukukundan beslenmiş, kardeşlik hukukuyla Anadolu coğrafyasından yakın coğrafyaya doğru ‘Hira Dağı kadar Müslüman, Tanrı Dağı kadar Türk’üm’ diyen ülküsünün, yüce dileğin bir gün Turan olacağına yürekten inanmakta ve bu uğurda mücadele vermektedir” dedi.
Türk Milletinin “3 Mayıs Milliyetçiler Günü”nü kutlayan Ersoy, İslâm Âleminin Miraç Kandilini de kutladı.
Konuşmasını Hüseyin Nihal Atsız’ın “Delinse yer, çökse gök, yansa, kül olsa dört yan / Yüce dileğe doğru yine yürürüz yayan / Yıldırımdan, tipiden, kasırgadan yılmayan / Ölümlerle eğlenen tunç yürekli Türkleriz.” diyordu Atsız, “Darbeyle gönüllerde yatan ülkü silinmez/ Bir atsız kahraman yere düşse de bu bayrak yere inmez!” dizeleriyle sonlandırdı.