Dr. A. Yılmaz Soyyer
MHP tüzük değiştirme kurultayı dün yapıldı. Gün boyu televizyonlardan kurultayı takip ettim; hıncahınç bir izleyici kalabalığı mevcuttu. Kavgasız, dövüşsüz, gerilimin zaman zaman olmakla beraber çok kısa sürelerde halledildiği bir toplantı oldu. Devlet Bahçeli’nin dev resminin asılması kurultayı toplayan muhalifler adına güzel bir davranıştı.
Kurultay’da hem muhalefet hem de salona gelmeyerek MHP merkezinde kalan yönetim propaganda bakımından ellerinden geleni yaptılar. İki taraf da gelen delegelerin kendi lehlerine olduğunu ileri sürüyordu. Muhaliflere göre 752 delege orada imza verdi. Merkeze göre ise 400 civarında bir delege mevcuttu. Noter ise 659 delegenin bulunduğunu açıkladı. Bu durum ilk bakışta önemsiz bir hadisedir, çünkü salona gelmeden (ajanları vasıtasıyla haber alıp) merkezin açıkladığı rakama çocuklar bile inanmaz. Önemli olan divan başkanlığına verilen oylardır. Meral Akşener’in adayı 456, Sinan Ogan’ın adayı 170 oy almıştır. Eğer noterin açıkladığı kadar delege varsa başkanlık yarışı Bahçeli, Akşener ve Ogan arasında geçecektir. Lâkin Muhaliflerin açıkladığı üzere 752 delege daha varsa bu 126 delege Ümit Özdağ ve Koray Aydın’ın destekçileridir.
Burada bir bilek güreşi yaşandığı kanaatindeyim, değilse önce iki divan başkanı adayının çıkması, salonun tepkisiyle bire indirilmesi Meral hanım ve Sinan Bey’in destekçi delege sayısını tam olarak görmesi teşebbüsü olabilir.
Durum şudur: Meral Akşener 456; diğer muhalifler: 296 sayısındadırlar. Burada salona gelmeyen ya da Bahçeliyi destekleyen delegelerin başkanlık seçimindeki tavrı önemli olacaktır. Çünkü 1186 – 756= 430 eder ve bu sayıda delege ya Bahçeli taraftarıdır ya da salona gelmemiştir. Bu hafta ve sonraki hafta dananın kuyruğu kopacaktır. Genel merkez avukatı artık mahkemeye gitmeyeceklerini açıkladığına göre kurultay 10 Temmuzda yapılacaktır ve burada Bahçeli’nin nasıl bir hesabı olduğuna bakılacaktır. Bu kadar direndikten sonra ben şahsen Bahçeli’den –en azından- 9 Temmuza kadar bir istifa ya da aday olmama beklemiyorum. Kurt siyasetçi elindeki bütün kozları oynayacak. Başaramazsa adaylardan kendisine en yakın hissettiği lehine çekilecektir. Bu kişi Meral Akşener ve Sinan Oğan olamaz; Sayın Bahçeli böyle bir durumda Süleyman Sazak gibi herkesin kabul edeceği bir ismi öne sürebilir. Çünkü asıl çekişme Devlet Bahçeli ile Meral Akşener arasındadır ve Sayın Akşener halkta gördüğü teveccühü delege arasında görememiştir. Bu divan başkanı seçiminde kendi sayısını ölçmek istemesi bence aleyhine olmuştur.
Sonuç olarak Bahçeli yenilmiştir ama nakavt olmamıştır.