Ali BADEMCİ
O zaman Kazakistan’da cemaat ayaklanması olur mu? Dünya değiştiği gibi elbette nesiller de değişiyor; fakat milletlerin milli karakterini değiştiremediğiniz için her tarafı ele geçiren bu hain örgüt Türkiye’de başarılı olamadıktan sonra Kazaklar gibi milli duyguları dinî tercihlerinin çok üzerinde olan Türkler arasında hiç başarılı olamaz; ki her şeyden evvel onların Nursultan gibi çok akıllı bir devlet başkanları vardır. Özbekler’in Tacik etkisi ile böyle bir yola girmeleri mümkündür; lâkin onlar da çoktan tedbir almışlardır! Türkmenistan’da böyler şeyler yok, İran etkisi de var; Kırgızlar’ı ise mutlaka uyandırmalıyız. Tekrar edelim ki fundamentalizme karşı ey dayanaklı milli bünye Kazak kardeşlerimizdir! Yönlendirmeler yeni istihbarat oyunlarıdır ve devletimiz bu işin ipini çekmeli, elemanları ise yazan ve çizenleri, kendinden saymamalıdır! Devlet başkanımıza güvenmek istiyoruz!
KAZAKİSTAN’DA FETÖ DARBESİ
Türkiye istihbaratı hiç rahat durmaz; durmadan ve sürekli olarak kendi içinde, kendi elâmanları ile mücâdele eder de, devleti koruma ve kollama görevi de işte 15 Temmuz’da olduğu gibi havada kalır ve bir gün bakarsınız ki bir avuç cuntacı gelmiş oturmuş! Türkiye’de 1980 darbesinden sonra o klâsik ordu müdahaleleri devrini tamamladığı için, tamamen dünyaya uyum sağlanarak algı yönetimi ve istihbarat oyunları ile sivil görünümlü müdahaleler sahneye konulmağa başlanmıştır. Eskiden bizim istihbaratçılar arasında ölümle sonuçlanan hadiseler olurdu; bunların hikâyelerini gazeteci veya siyasetçi etiketi olan, gerçekte kendileri de birer istihbarat elamanı olan kişilerin kalemlerinden hep okuduk ve moda hâline komplo teorileri üretmeye başladık, ki son yıllarda bu işin de esnafı oluştu ve “Stratejistler” diye yeni istihbarat akademileri ortaya çıktı.
Bu kadar geniş bir örgütle çalışan hangi istihbarat devletin devamlılığını sağlıyor, hiç hesabını yapıp anlayabildik mi? Kimi dinlerseniz bir dizi siyasetçi-gazeteci-akademisyen-bürokrat hep istihbarat mensubudur! Öyle ki, demek bu işe bulaşmayan kalmamış, her biri bir diğerinin ayağına çelme takıyor! Kimi Mustafa Kemal’e, kimi Türkeş’e, kimi Ecevit veya Demirel’e, Özal’a küfrediyor! Böyle mi istihbarat yapılıyor diye afallıyor, ülkeyi istihbarat mı idâre ediyor diye düşünmekten kendinizi alamıyoruz! Hiçbir şey bilmiyorsak şu iki buçuk ay önce cereyan eden korkunç olayları hatırlamamak mümkün mü? Devletin her kademesinde, hatta en yüce makamı bile aldatacak kadar insanlar var; gerçekten bunlar milli olduğuna inandığımız istihbaratımızın adamları mıdır? Dün Kılıçdaroğlu da FETÖ’nün büyük imamının istihbaratçı olabileceğini açık seçik beyân etti!
Şimdi biraz da sınırlarımızın dışına çıkalım! Bir aydan beri kardeş Kazakistan’da Türkiye’de “FETÖ” ayaklanmasına benzer bir darbe girişimi olacağı alel-usül yazılıyor, acaba bunların doğruluğu var mıdır? Bu işten şunun için alınıyoruz; bu adamlar düne kadar Kazakistan adını dahi bilmezlerdi de biz ülkücülerden öğrendiler! Yani istihbaratta her görüşten elaman var da ülkücü yok mu diye sorabilirsiniz? Elbette vardır, işte mesele yine eski geleneklere dayanılarak bu insanları tasfiye etmek ve ülkenin Türk dünyası ile ilişkilerini başka yön veya bloklara doğru çekmektir! İşe bu yönü ile bakarsanız maksat Türk Cumhuriyetleri eski konumuna döndürülerek 25 yıllık kazanımları ellerinden alınmak istenmektedir. Maalesef ister bilerek ister bilmeyerek böyle bir tezgahın içinde bulunuyorsak kime ve hangi niyetlere hizmet edeceğimizi tesbitte zorluk çekmeyiz.
1.Dünya Savaşı sonunda bocalayan ABD’nin önce Almanya tarafında geçen Sovyet bloku Türk soyluların kırım ve kıyımına seyirci kalması bir yana, yakaladıklarını Stalin canavarına teslim etmesinin pişmanlığı ile aynı ABD sonra bunlarla istihbari çalışmalar yapmağa başlamıştır. İşte Türkiye’de çok tartışılan Özbek asıllı Ruzi Nazar’ın CIA mensubu olması böyle başlamıştır. Listeyi çoğaltabilir hatta Basmacılık sonrası dünyaya dağılan Özbek-Kazak-Kırgız-Türkmen gibi unsurlardan oluşturulan kılcal damarları da sayabiliriz! ABD’nin Türkistan için yapacak başka bir şeyi yoktu; savaşta saf değiştiren ve sonradan adları “Lejyıoner” olan bu yetişmiş insanlardan başka “Demirperde”yi tanıyan, bilen, araştıran kimse de bulunmuyordu! ABD önce bunlara “İslâmcılık” penceresinden girdi ki zaten onların hazırlıkları ve ileride dünya siyasetinde kullanacakları argüman buydu! Fakat tutmadı; çünkü bu insanların milliyetçiliği ağır bastı; elbette Türkistan Türkiye gibi Müslüman ülkeler ve halklardan oluşuyordu; fakat onlar Ruslar’dan önceki “Hocalar” devrinde bu filmi seyretmişlerdi! O sebeble ABD ile aynı safta çalışanların tamamı milliyetçi ve Türkçü, üstelik intikamcı duygulara sahipti.
Hiç unutmadığım ve yaşadığım bir olay var; 12 Eylül sonrası tutukluluk günlerimizde meşhur Sovyet aleyhtarı Benigson’un kızı Maria Brox Basmacılar ile ilgili tarafımıza müracaat ederek onların “Nakşi” olup olmadığını, harekete de bir İslâmi hareket denip denmeyeceğini sormuştu. Kendilerine geniş açıklamalar da bulundum ve belgeler takdim ettim ki eserinde bu görüşlerden geri adım atmak zorunda kaldı. Şu anda Avrupa Basmacı literatürü böyledir; fakat ABD alışılmış çalışmalarına devam etti ve bu hususta elimizde bulunan birçok araştırma neşredildi.
İşte günümüzde Rusya bu coğrafyayı yeniden ele geçirmek için mücadele ederken, ABD eski huyunu sürdürüyor, bizim baykuşlar da iki tarafa da hizmet ediyor! Herhalde gözümüz kör kulaklarımız sağır değildir, ABD Ruzi Nazar ile çalışırken Türk istihbaratı da benzer elamanlarla çalışmak zorundadır! Bunların tamamı Türkçü-Türkeş sevdalısı ve ülkücüdür! Elbette ülkemizde Türkeş’e küfreden, sürekli olarak Ruzi Nazar’ı çamurlayan “Sol-Eyyamcı-Rusçu-Maocu-Güya Ulusalcı-Apocu” istihbaratçı bozuntuları Türklük ve Türk Devleti için çalışanları karalayacaktır. İnşallah Çarşamba yazısında bu konuyu detaylandıracağız!
O zaman Kazakistan’da cemaat ayaklanması olur mu? Dünya değiştiği gibi elbette nesiller de değişiyor; fakat milletlerin milli karakterini değiştiremediğiniz için her tarafı ele geçiren bu hain örgüt Türkiye’de başarılı olamadıktan sonra Kazaklar gibi milli duyguları dinî tercihlerinin çok üzerinde olan Türkler arasında hiç başarılı olamaz; ki her şeyden evvel onların Nursultan gibi çok akıllı bir devlet başkanları vardır. Özbekler’in Tacik etkisi ile böyle bir yola girmeleri mümkündür; lâkin onlar da çoktan tedbir almışlardır! Türkmenistan’da böyle şeyler yok, İran etkisi de var; Kırgızlar’ı ise mutlaka uyandırmalıyız. Tekrar edelim ki fundamentalizme karşı ey dayanaklı milli bünye Kazak kardeşlerimizdir! Yönlendirmeler yeni istihbarat oyunlarıdır ve devletimiz bu işin ipini çekmeli, elamanları ise yazan ve çizenleri, kendinden saymamalıdır! Devlet başkanımıza güvenmek istiyoruz!
Huzurlu olun!