Ali BADEMCİ
Çin dili ve kültüründe dünya kadar Türk ögesi bulunduğu gibi Uzak Asya kavimleri Mançurya, Kore, Vietnam hattâ Japonları bile Türk ırkî çizgisinin dışına çıkaramıyorsunuz! İşte dünya milleti olmak Türkler ve Türk sosolojisinin bu özelliklerinden kaynaklanmaktadır. Hergün yeni arkeolojik bulgular düne kadar iddia sanılan, bugün doğrulanmış olan gerçekleri ortaya koymaktadır. İşte ırkımızın bu yönü ile gurur duyacak ve özelliklerimizi mutlaka devam ettirmeye çalışacağız.
TÜRK IRKI
Elbette şu Pazar yazısında hamaset veya klâsik ırkçılık yapacak değiliz; millet olarak hamasetten hoşlanıyoruz; ama bizim kültürümüzde batı tipi biyolojik ırkçılık olmadığı gibi, dilimizin hiçbir lehçesinde “Irk” deyiminin karşılığı da yoktur! Hamaset destandır, efsânedir, hikâyedir, masaldır; tabii olarak bunlar da bizim tarihi hasletlerimizin tezâhürleridir! Öyle ya hep âlimler söyler; tarih yapmışız da tarih yazmamışız, tarihimizi hep başkalarından öğrenmişiz, diye! Lâkin Türkü, şiir, destan, efsâne deyip geçmeyin bunlar bir milliyetin kulağı, gözü ve dilidir! O sebeble “Dede Korkut” bilmeden tarih yazamaz, kültürümüzü açıklayamayız! Fransız Roux” Türklerin büyüklüğü kahramanlık ve cesaretlerinde değil, kültürlerinden kaynaklanır.” diyor! Ne dersiniz, bir Türkü bizi bir anda başka dünyalara götürür ve mest etmez mi? Zaten öyle organımız olmadığı halde “Gönül” der dururuz ki, başka hiçbir milletin lisanında karşılığı yoktur!
Dünyada her ırkın bir, bilemedin iki vatanı vardır; o milliyet bir yerde tutunamamış başka bir yere göçmüştür! Lâkin yer küresinin yarısı Türkler’in vatanı değil mi? Tarih ve kültür tarihçileri, coğrafyacılar, yeni sosyal bilim dalları bu hususiyeti “Göçebelik” ile îzah ederler! Gerçekten ilk ve Orta Çağ’da göçebelik önemli bir ekonomik faaliyetti! Fakat aynı zamanlarda Türkler’den başka böyle bir iktisadî hayatı neden başka milliyetler denememiş ve denedikleri halde kısıtlı bir mekânda kalmışlardır? Bu hususu hiç düşündünüz mü? İşte bu noktada Türk ırkının haslet ve husûsiyetleri ortaya çıkmaktadır! Acaba bugün sosyolojinin geldiği noktada bu özellikler nelerdir?
Türkler’in ırkı husûsiyetlerinin başında dayanaklılıkları gelmektedir, göçebeliği yönlendiren en büyük enerji ve aksiyon kaynağı işte budur! Türk insanı tabiata yenilmemiş, her zaman yarışı kazanmıştır; işte onların dünyaya dağılmış ve başka milliyetlere kendini ifâde imkânını ortaya koymuş en önemli husûsiyet budur. Türkler toprakla olan mücadelelerini hayvancılıkla yenmişlerdir. Tarihte gördüğümüz, atın evcilleşmesi ve “Atlı Arabalılar” gerçeğini işte bununla îzah edebiliriz! Türklerde “Kangılılık” taş devrine kadar çıkmaktadır. O sebeble kavim ve kabile farkı gözetilmeden her Türk boyunda “Kangılılık” olduğunu rahatlıkla ifâde edebiliyoruz! Türkler, bugün güç ölçüsü olarak kullanılan “At-Beygir” düşüncesini hem binek, hem taşıma, hem de ürünlerinden faydalanma olarak geniş bir gelenekler zincirine bağlamışlardır! At eti yemek ve sütünü içip onun gibi kuvvet ve kudret timsali olmak sadece Türk gelenek sisteminin yasasıdır! O sebeble Türkler’de atçılık sade bir gelenek zinciri değil aynı zamanda tabiata hâkimiyetin kahramanıdır.
Savaş araçlarının bugünkü teknoloji ile zirve yapmasına karşılık, teori ve askerî uygulamalar insan ve insan dayanaklılığı üzerine kurulmuştur. Hatta en dayanaklı askerî personelin her türlü tabii ve sanayi şartlarına intibak edebilen insan olarak tarif edilmektedir! Türklerin bir ırkı haslet olarak dayanaklı insan olmaları onları tabiatın ve tabiat gücünün üstüne çıkarmıştır. Sosyal hayatta açlığa, yokluğa, zulme karşı en dayanaklı milliyetin Türkler olduğu geçirdiğimiz sömürge asırlarında yeteri kadar ispatlanmıştır. Hiçbir olumsuzluk Türkler’in bu husûsiyetini değiştirememiştir. Çok olumsuz şartlar altında Çinli mekân değiştirmeden yaşlı kıt’ada hayatiyetini sürdürürken, ari kavimlerden İskender ve Farslar Orta Asya’da tutunamamıştır. Son ikiyüz bile sömürgeciliğin bütün imkânları ile Türk ülkelerine giren Slâvlar’ın bugün gün geçtikçe eridiklerine şahid oluyoruz! Buna karşılık Sibirya’nın buzulları bile Yakut-Çuvaş gibi Türk soylular tarafından tutulmaya devam edilmektedir. Bugün Asya ve Avrasya’nın her karış toprağında, her şeyden evvel Türk dili ve gelenekleri ile Türk ırkî özellikleri hemen öne çıkmakta ve Ruslar gibi sonraki milliyetler üzerinde tesirlerini bariz şekilde ortaya koymaktadır. Asaya’da Türk mefhûmu kullanılmadan hiçbir milliyeti, medeniyeti ve kültürü ifâde etmeniz mümkün değildir! Çok ilginçtir ki Avrapa’nın ortasındaki Macar ile İdil-Ural’ın Başkurtu’nun benzerlikleri günümüz kültür tarihinin en önemli konusudur!
Çin dili ve kültüründe dünya kadar Türk ögesi bulunduğu gibi Uzak Asya kavimleri Mançurya, Kore, Vietnam hattâ Japonları bile Türk ırkî çizgisinin dışına çıkaramıyorsunuz! İşte dünya milleti olmak Türkler ve Türk sosyolojisinin bu özelliklerinden kaynaklanmaktadır. Her gün yeni arkeolojik bulgular düne kadar iddia sanılan, fakat bugün doğrulanmış olan gerçekleri ortaya koymaktadır. İşte ırkımızın bu yönü ile gurur duyacak ve özelliklerimizi mutlaka devâm ettirmeye çalışacağız.
İyi pazarlar.