Ergun KAFTANCI
AKP 15 yıldır iktidarda. Koalisyonlar ülkeyi berbat eder, tek parti iktidarı istikrar demektir diyerek hükûmet oldular. 15 yıllık süreçte ülkeyi bugüne getirdiler.
İstikrar yaşandı mı?
Lâfta evet, uygulamada hayır!
AKP’de siyasal ne kadar dalgalanma olduysa hepsi diktatoryal bir tavırla yani “Höt zöt” ile geçiştirildi, dışarıya koz verilmedi.
Anlaşıldı ki kastettikleri istikrar buymuş…
* * *
“Kol kırılır yen içinde…” lâfı var ya, AKP 15 yıl boyunca bunu başardı. Parti içi kıpırdanmalar bastırıldı, ortalık süt liman gibi gösterildi…
Adına da istikrar denildi…
* * *
Bahsettikleri istikrarın nereye kadar sürdüğünü de söyleyelim, taa ki cemaatle ortaklık bozulana kadar istikrarı (!) yaşadılar…
Mübarek o saatten sonra küllüm…
Kalmadı!
* * *
Herkes çıplak gözle gördü; dersaneler iki tarafın da kucağında patladı. Cemaat dersaneleri savunurken iktidar hepsini kapatmaya gitti. Birbirlerine hırladılar sonuçta cemaat dersanesiz, AKP de cemaatsiz kaldı…
İpler gerildi, tarafların foyaları bir bir ortaya çıktı. Kumpas kurmak da bu istikrarlı (!) süreçte gündeme geldi.
Kumpası önce beraber kurdular, sonra cemaat diklenmeye başlayınca iktidar ortaklığı bozdu ve kumpasa maruz kalanları sahiplendi. Bu da bir tür istikrar gösterisi sayıldı…
Avlamalar başladı, kaçıp kurtulurum diyenler firarda, tutuklamalar hâlâ sürüyor. İt sürüsü gibi bir cemaat, zibidileri yakalamakla bitiremiyorsunuz…
Bu mu istikrarın işareti…
Utanmadan hâlâ istikrardan bahsediyorlar…
* * *
İstikrar olmasaydı 15 Temmuz girişimi bastırılamazdı,
çünkü halk yürekli olamazdı diyorlar…
Öyle midir bilemiyorum, istikrar insanları tankların önüne yatacak kadar cesur ve yürekli mi yapıyor…
* * *
15 yılda yaşanan istikrarsızlığı daha neresinden tutup önünüze getirelim…
İstikarlı bir süreci yaşayan ülkede cumhuriyet ve Atatürk düşmanlığı yapılır diye bir kural var mı? Demokrasiyi, rejim değişikliğiyle monarşiye çevirmeye kalkmak istikrar gereği midir…
Hukuk, istikrar var diyerek çiğnenir mi; istikrara bu yakışır denilerek özgürlükler boğazlanır mı…
Milli bütünlük istikrarla sağlanır denilerek kutuplaştırma yoluna sapılır mı; iktidara uzak duran insanlar ötükeleştirilir mi… İstikrar, halkın manevi dünyasına ve inancına ipotek konulmasına izin verir mi, ülkeyi dincilik akımına terk eder mi. Laikliğe diklenmek de mi istikrar icabıdır…
İstikrar sürecinde, çağdaş eğitimden vazgeçilir ve okullar silme imam hatip anlayışına terk edilir mi…
* * *
Geçen pazartesi akşamı Kanal D Ana Haber saatinde Ahmet Hakan, eski iki hakemi ekrana taşıdı. Selçuk Dereli ile Bünyamin Gezer referandum konusunda konuştular. Bünyamin Gezer 15 yıldır istikrarın sürdüğünü savundu ve meyvesi olarak da yapılan altyapı örneklerini sıraladı.
Selçuk Dereli de “Ülkede bir başka iktidar da olsaydı bunları yapardı” dedi ve ülkenin AKP döneminde cumhuriyet, demokrasi, laiklik, hukuk, özgürlükler ve bağımsızlık anlayışında nereye getirildiğini anlattı, “Gezer’in bahsettiği istikrar sürecinde toplumu çağdaş yapan her değer yok edildi” dedi…
* * *
Karar sizin; Bünyamin Gezer‘e hak verenler evet, Selçuk Dereli‘ye hak verenler hayır oyu kullansın, oy’unuz Hayır‘lı olsun
DERKENAR
Soytarıların, şaklabanların, saraycı kesilenlerin “Evet” ine karşılık bin kez “Hayır” diyorum. Ülke dangalaklara bırakılamaz…
Helal sana mehmet
Anamur Belediye Başkanı Mehmet Türe MHP’li, eski bir asker… Halk tarafından sevilen ve sayılan bir başkan…
Devlet Bahçeli‘ye, izlediği yanlış politikalar nedeniyle öteden beri karşı. Eski asker olduğu için asılsız iddialarla fetöcü diye de suçlandı ama aslı olmadığı anlaşıldı ve aklandı…
Türe, Mahsun Kırmızıgül’ün “Vezir parmağı” adlı filminin sinemada gösterimine izin vermediğini duyurdu.
“Sanata ve sinemaya karşı değiliz ama milli birlik ve beraberliği zedeleyecek her düşünceye karşıyız” diyerek kararının gerekçesini de açıkladı.
Anamur’da tek sinema salonu var, o da belediyeye ait…
Gelen haberlere bakılırsa halk bu filmin vizyondan kaldırılmasını “Anamurda bölücülüğe yer yok” diyerek karşılamış…
Çocuğu var ama baba değil
Kaymakamlar az geldi herhalde, bu defa Malatya Yüksek Seçim Kurulu İl Müdürü Gürsel Dursun sahneye çıktı ve kendi çapında evet kampanyası başlattı…
Hem de CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu‘nu hedef alarak…
Üstelik, sosyal medyaya atılan bir gönderiyi “Vallahi Billahi Tallahi” diye yemin ederek paylaştı, …
Tepki alınca hemen pıstı “Ben yapmadım, oğlum yaptı” diyerek suçunu çocuğuna attı…
Sıfatına bakmayın; çocuğu da var ama babaya benzer tarafı yok. İnsan yediği haltı evlâdının sırtına vurur mu be Allah’ın kulu!
Bkz: 1983 seçimi
O günleri yaşayanlar hatırlar. 80 darbesinden sonra kurulan üç parti 83 seçimine katıldı; Milliyetçi Demokrasi Partisi– MDP- ile Halkçı Parti -HP- devlet tarafından öne çıkarılınca halk tepkisini ortaya koydu, gitti inadına Anavatan Partisi‘ne -ANAP- oy verdi.
Referanduma ilişkin kampanya devlet tarafından düzenlenir, giderleri de makamın emrinde olan örtülü ödenekten karşılanırsa halkın inadı yeniden depreşir ve değişikliğe asla evet demez… Bkz: 83 seçimi!
Anlamlı sözler
İnsanları acı hatıralar kadar, hiçbir şey birbirine bağlamaz.
(Louis VERNEUİL)