Ali BADEMCİ
Ruslar’a karşı Tatar kini ne kadar kalmıştır; şuur altı resimlerin durumu nedir, elbette bunu bilmiyoruz! Fakat “Soğuk Savaş” döneminden sonra Rus devlet ideolojisi Kıpçak asıllı “Kazaklar”a yönelmiştir! Bugünkü Kazakistan savunma gücü Rusya’nın merkez bankası konumundadır. Kazak devlet adamları ile Rusya Federasyonu bürokratları arasında en üst seviyede bile su sızmamaktadır! Kazakistan devlet başkanının Putin’e çok yakın olduğu ve “Avrasyacı” oldukları Rus medyasında siyaset bilimcileri tarafından sık sık ileri sürülmektedir! Acaba “Avrasyacılık”ın da bir tuzak olduğu hiç düşünülmüş müdür? Anlayacağınız “Tatarlar” yerine, “Kazaklar”; dikkatle takip ediyoruz!
TATARLAR VE RUSLAR
Bugün “Tatarlar” Kıpçak gurubundan bir Türk kavmi olarak kabul edilmektedir; dolayısiyle tarif anavatana göre değil, Rus literatürüne göre yapılmaktadır. Çünkü bugünkü İdil-Ural Tatarlar’ın vatanı tıpkı Oğuzlar gibi “Yazıtlar” ve “Cengiz Han” oluşumunun yaramaz çocuğu Tatarlar’ın tarihi Ruslar’la birlikte değişmiş demektir! Rusya’da Çuvaşlar’dan sonra en fazla Hıristiyanlaşan Türkler’in Tatarlar olduğunu düşünürsek bu görüş biraz daha haklılık kazanmaktadır. Gerçekte anavatanda Türk ırkının Kırgızlar’dan sonra kuzey şeridi olan Tatarlar Orta Sibirya’dan Mançurya’ya kadar çok büyük bir alana yayılmışlardır! Tatarlar XIII. Yüzyılda Cengiz Han’ı yarattılar ki o bile sanıldığı gibi Moğolistan’lı değil Sibiryalı’dır.
Cengiz Han’ın 1227’de ölümünden sonra gövdesi bugünkü Rusya topraklarında bulunan Altınordu İmparatorluğu bir Avrasya devletidir! Altınordu 1502’de Müslüman bir Türk İmparatorluğu olarak ömrünü tamamladı. Cengiz istilâsından önce bugünkü Ukrayna ve Kuzay Kafkasya’ya tekâbül eden ve İdil-Ural’a yayılan, önce Kuman, Cengiz’den sonra da Kıpçak diye adlandırılan Türkler ile Ruslar arasında derin bir muhabbet vardı! Cengiz Han Kalka Muharebesi ile ile bu ikili düşmanı yendi ve anayurttan getirdiği Tatarlar ile yerli Türk unsurlarını önce tanıştırdı sonra da devletleştirdi! Elbette Ruslar batılı bir ulustu; onların ufkunu “Şark “mefhumu ile değiştiren işte bu yeni oluşum oldu! Slav adı bile bu zamandan sonra kökleşti!
Bu sebeblerle Ruslar’!la bazen dost bazen de aşırı derecede düşman olan Tatarlar yeni coğrafyada bambaşka bir anlam kazandı! Çünkü Ruslar Türkçe konuşan ve kendilerinden olmayan bütün halklara “Tatar” demeye başladılar! Altınordu inkırazından sonra vaftiz olup ilk Türk menşeyli “Hıristiyan” olan bir kısım Tatarlar aynı zamanda Rus dilini ve kültürünü de ilk tanıyan Türkler’dir! Dolayısiyle bugün kendileri bile Rus mefhumunu Tatarlar’ın ortaya çıkardığını kabul etmektedir! Gerçekte “Tatar” adı etnolojik bir kavramdan ziyade siyasi bir addı; çünkü artık “Kıpçak” adı kullanılmıyor, “Bulgar” mefhumu tarihi karışmış, Finler ve Macarlar tamamen batıya göçmüş, İdil Ural’ın dışında bütün Sibirya “Kazak” kabileler olarak her yana dağılmışlardı! XV. asırda Kazan Ruslar’ın yayıldığı coğrafyada en büyük şehirdi; Hazar Denizi’nden Buz Denizi’ne kadar Ural Dağları’nın iki tarafında Orenburg ve Ufa gibi büyük şehirler bulunuyordu!
İlginçtir ki Ruslar Altınordu’nun Müslüman olması ile İslâm dünyasının da bu bölgeye ilgisi artmıştı! Aslında İlk Müslüman Türk Devleti olan Bulgarlar zamanında Ruslar İslâmiyeti de denemek istemiş fakat yoğun Hazar Türk seddi bu coğrafyada İslâm’ın yayılmasını engellemişti! Elbette Hazarlar olmasaydı başta Ruslar olmak üzere Doğu Avrupa’da Hıristiyanlık olmayacaktı görüşleri hakikati ifâde etmektedir. İdil Ural’da ne yazık ki Tatarlar Ruslar’a gösterdikleri müsamahayı kendi ırkdaşlarına göstermediler; en yakınları olan Başkırlar’la münasebetleri bile böyledir! Bu da tarihin ayrı bir cilvesidir; bugünkü Başkırdistan’da Tatarlar çoğunluktadır; herhalde Başkurdistan’da da tam tersi bir durum vardır! Uzun yıllar ve asırlar almasına rağmen Ruslar Türk yurtlarındaki işgallerini siyasi tedbirlerle desteklemesini bilmişlerdir; bugün bile bu hassas denge devlet bürokrasisinde hemen fark edilmektedir!
Elbette Rus Çarlığı bir İmparatorluktu; 1905 İnkılâbı ile Çarlık çökme sinyalleri verirken, başta sosyalizm olmak üzere karşıt ideolojilerin de başını sırf müstemleke olmaktan kurtulmak için Tatarlar çekmiştir! İlk komünist liderlerin içerisinde Lenin hariç diğerlerinin tamamı azınlıklardan çıkmıştır; tıpkı Osmanlı da olduğu gibi! Esasında Lenin bile Rusya’lı olmaktan ziyade Avrupalı’dır; Karl Marks kadar Kafkasya’yı tanımaz! Çünkü bugün hâlâ Trans Kafkasya’da 100’ün üzerinde milliyet ve dil vardır! Böyle bir kafanın Büyük Asya’yı tanımamış olması komünizmin çöküşünün en büyük sebebi değil midir! Mollanur Vahidov ve Galiyev ekolünün Stalin tarafından ortadan kaldırılması, “III.Dünya İdeolojisi”nin Rusya dışına taşması ile sonuçlanmış, Çin ve benzeri ülkeler hiçbir şekilde “Bolşevizm” eğilimine girmemişlerdir! Bugün komünizm çökmüş fakat “III.Dünyacılık” bir gerçektir! Komünizmi devlet şovenizmi ve yeni müstemlekecilik haline getiren Rusya o sebeble çok şey kaybetmiştir; ki bugün ikinci ligde oynamaktadır!
Ruslar’a karşı Tatar kini ne kadar kalmıştır; şuur altı resimlerin durumu nedir, elbette bunu bilmiyoruz! Fakat “Soğuk Savaş” döneminden sonra Rus devlet ideolojisi Kıpçak asıllı “Kazaklar”a yönelmiştir! Bugünkü Kazakistan savunma gücü Rusya’nın merkez bankası konumundadır. Kazak devlet adamları ile Rusya Federasyonu bürokratları arasında en üst seviyede bile su sızmamaktadır! Kazakistan devlet başkanının Putin’e çok yakın olduğu ve “Avrasyacı” oldukları Rus medyasında siyaset bilimcileri tarafından sık sık ileri sürülmektedir! Acaba “Avrasyacılık”ın da bir tuzak olduğu hiç düşünülmüş müdür? Anlayacağınız “Tatarlar” yerine, “Kazaklar”; dikkatle takip ediyoruz!
Muhabbetle.