Ali BADEMCİ
Anlama çeşitliliği varsa demek ki milliyetçiler ve milliyetçi ilim adamları bu düşünceyi gerektiği şekilde anlatamamışlardır! Milliyetçilerin içinde bulunduğu vaziyeti umumiye de bunu göstermiyor mu? Mecliste bulunan 4 partiden üçü milliyetçi olduğunu ifade ediyor! Acaba hangisi doğru anlayışı savunuyor? Bunu tesbit için alim veya siyaset bilimci olmaya gerek yoktur! Meselâ bakın yanılmıyorsam “Mülkiye”de böyle bir ders var! Maşaallah “Mülkiyemiz” de eski ve köklü; günümüzü çalışan bilim adamları da var! Bir bakıp da yola çıksanız ne olur! Size göre yeni, ilmi, kapsamlı bir tarif gerekmiyor mu! Cumhurbaşkanını tenkidle neyi halledebilirsiniz?
BİZE GÖRE
Biliyorsunuz kaç günden beri yazı yazmıyorum; ilk sebeb Nisan 2017’den beri okuma yapıyorum; bir öğrenci gibi ciddî ciddî “Tarih Sosyolojisi” ve “ Tarihî Coğrafya” çalışıyorum. Coğrafya ne ise de “Sosyoloji” çok yoruyor! Hep öğrenim hayatımızda bir şey öğrenemediğimizi yakınarak söyleriz; çok ayrı mevzuu olmakla birlikte bir kere bu görüş yanlış; asker ocağı gibi, hayatımızın en verimli devrinde eğitimin kişiliğimizi oluşturduğunu unutmamak gerekiyor! Tabiî ki ideolojiyi değil bilgiyi kasdediyoruz; girdiğimiz ve kendimizi bulduğumuz kalıbın ehemmiyetini vurgulamak istiyoruz! Daha sonra hayatımızda elde ettiğimiz kazanımlar ve oluşan birikimin ta kendisi işte “Biz” dediğimiz kişiliktir. İşte içinde bulunduğumuz bu zaman, edinimlerin sür’atle zenginleştirilmesi zamanıdır ki, yaşımıza göre bizim için bu zaman gelmiş ve geçmektedir! O sebeble ayrı kaldığımızda boş durmadığımızı bilmelisiniz!
Sayın Cumhurbaşkanı bizlerden 5-6 yaş küçüktür ama kadrosu bir hayli genç sayılır! En azından çok iyi tanımadığımız insanlar! Bir gazeteci olarak ifâde ediyorum ki sağ-sol gibi ayırım yapmadan bizim kuşak mensupları çok açık insanlardır! Elbette “Militarizm” cephesi çok ayrı bir mesele, fakat aydınlar olarak bizlerin hiçbir zaman yedek fikir ve düşünceleri olmaz! Yani geri plânımız yoktur! Hiçbir ortamda fikrimizi gizlemeyiz! İlime gelince de o fikirlerin tartışmasına bile giremeyiz! O sebeble yaşadığım zamanı iyi bildiğim kanaatindeyim ki, Sayın Cumhurbaşkanı ve çok yakınları da bunun içindedir! Mesela Sayın Erdoğan’ın şöyle veya böyle olduğunu aklımdan bile geçirmem! Netice itibariyle geldiğimiz ekoller farklıdır! O sebeble zat-ı âlilerinin İslâmi düşüncelerine sadece saygı duymakla kalmaz aynı zamanda sahiplenirim de! Zaten şu saygılı olmak düşüncesi muhalif olmadan başka anlama gelmiyor! Bunları söylerken elbette Cumhurbaşkanı’nın İslâmi heyacanını beğenirim de; varsa “Siyasi İslâm” düşüncesini asla! Anlayamadığım şudur ki Cumhurbaşkanının bizim kuşağın açık olmayan adamı görüşlerine katılmak gerekiyor! Evet maksadımız belli şu büyük tehlikenin adı!
Acaba “Siyasi Milliyetçilik” diye bir şey var mı? Evet “Pantürkizm” diye bir şey var; ama bu görüş 1. Cihan Savaşı ortamında “Batılılar” tarafından İttihat Terakki iktidarına tavsiye edilmiş de, bunu kim benimsemiş? II. Abdülhamid’e Afganî’nin tavsiye ettiği “Siyasi İslâm” gibi! Bu görüşler katiyyetle ilim süzgecinden geçirilmemiş, çar-çaput adamların elinde kalmıştır! Zaten iş ciddiyete gelince kabul edeni de yoktur! Eğer siyaseten ortaya atılan “Pantürkizm” ile Ziya Gökalp ve Türk Ocakları’nın savunduğu “Türkçülük”ü bir tutuyorsak, o zaman “Durkheim” hayranlarını göstermek gerekecektir! Halbuki o zamanın Türkçülerinden hiç birini “Irkçı” görmeniz ve değerlendirmeniz mümkün değildir! Meselâ ideolog Yusuf Akçura’ya bakıp ”Türk” ve “İslâm” deyimlerinin milliyetçi düşüncede dengeli durumunu ölçebilirsiniz! Elbette Türkler bir şark ulusudur; o sebeble doğulu bilim adamlarının görüş ve düşünceleri önemlidir! Dikkatle inceleyiniz batılılar gibi tarif edene rastlayamazsınız!
Sayın Cumhurbaşkanı kuşağımızın aydını olarak bizleri yanıltmaya devam ettiğini vurgulamakla yetiniyorum! Çünkü uzun yazının faydasına inanmadığım için yayımlamadım! Milliyetçiler Cumhurbaşkanı’ndan kuşkuludur; “Türkçüyüm” diyerek bir adım önde olanlar ise katiyyetle ona inanmamaktadır! Sayın Cumhurbaşkanı’na milliyetçilerin meyli halk seviyesindedir ve oldukça değişkendir! En ufak aydınlıkta bulundukları yeri terkedebilirler! Kim ne derse desin milliyetçi aydınların halk üzerinde büyük nüfuzları vardır; ama ne yazık ki bu nüfuz meseleler iyi anlatılamadığı için harekete geçirilemiyor! Doğrusu milliyetçiler kendilerini ifâde edemiyor ve çabucak aldatılıyorlar! Ülkücülerin 50 yıllık uzun ve ince yolunun serüvenine bakınız; elde ne var?
Biz şunu anlıyoruz; Türk Milliyetçiliği’nin özel adının “Türkçülük” olduğu görüşünde hatâ yoktur! Bu düşüncenin din gibi beynelmilel düşünceler veya başka milletlerin milliyetçiliği ile çelişen yanı da bulunmamaktadır! Cumhurbaşkanı’nın “Tek Millet-Tek Bayrak-Tek Vatan-Tek Devlet” umdelerini ifâde eden rabia (dört) işaretinden de kuşkulu anlamlar çıkarmak görüşünde de değiliz! Allahaşkına bu umdelerin hangisi milliyetçilik; veya söyleyen Türk Devlet Başkanı olduğuna göre “Türkçülük”le ilgili değildir?
Anlama çeşitliliği varsa demek ki milliyetçiler ve milliyetçi ilim adamları bu düşünceyi gerektiği şekilde anlatamamışlardır! Milliyetçilerin içinde bulunduğu vaziyeti umumiye de bunu göstermiyor mu? Mecliste bulunan 4 partiden üçü milliyetçi olduğunu ifade ediyor! Acaba hangisi doğru anlayışı savunuyor? Bunu tesbit için alim veya siyaset bilimci olmaya gerek yoktur! Meselâ bakın yanılmıyorsam “Mülkiye”de böyle bir ders var! Maşaallah “Mülkiyemiz” de eski ve köklü; günümüzü çalışan bilim adamları da var! Bir bakıp da yola çıksanız ne olur! Size göre yeni, ilmi, kapsamlı bir tarif gerekmiyor mu! Cumhurbaşkanını tenkidle neyi halledebilirsiniz?
Sağlıcakla kalın.