Ali BADEMCİ
alibademci@gmail.com
Osmanlı tarihinin yeniden yazılması değil; yeniden açıklanması ve çalışma yapılmasına ihtiyacı vardır. Çevirileri büyük ölçüde tamamlanan arşivler artık bilgisayar tuşu kadar bizlere yakındır. Olaylardan ziyade düşüncelerin masaya yatırılması şarttır! Çalışma yapmış olmak için çalışma yapılmaz; hiç kimsenin okumadığı makaleler yazılması pek önem taşımıyor! Sen yaz sen oku! İnternet doktora çöplüğü, kariyer alma aracı, aldın mı işin tamam, daha okumaya da yazmaya da, kitaba da deftere de gerek yoktur! İnternet medyası faydanın misli ile zarar veriyor! Çünkü doğru dürüst Türkçe bilen yok!
OSMANLI YENİDEN OKUNMALI
Osmanlı’nın kuruluşundan itibaren hanedana şükran ve hayranlık duyguları dâima ön plânda olmuştur. Fakat 19. yüzyıla kadar bunun hiçbir şekilde “Osmanlıcılık”gibi bir ideaya dönüştüğü veya iması ne hanedanda ne de reayada görülmemiştir. O sebeble eğer buna bir ideo gözü ile bakmak gerekirse bu bunalım veya dağılma dönemi eseri ölü doğmuş bir harekettir. Hanedanı sevmek ve onu saygı ile anmak ayrı “Osmanlıcılık/Neosmanlıcılık” gibi bir düşünsel akım tasavvur etmek çok ayrı şeydir. Tanzimat döneminin bir kavramlar kargaşası olduğu yolunda pek önemli eserler kaleme alınmıştır.
Birer 19.yüzyıl hâtırası veya mefhûmu olarak “İslâmcılık-Türkçülük-Garpçılık” için de aynı şeyleri söyleyebiliriz. Dört deyim ile de halkın hiç ilgisi yoktur. Anadolu bunların hiçbirinden haberdar değildi. Kronoloji ve olay tarihçiliği yapmak kolay olmasına karşılık açıklamak ve mefhumların içini doldurarak, halkta bunların karşılıklarını bulmak çok zordur. Ötekileri şimdi bir tarafa bırakıp da Rum Yahya Efendi’nin Müslüman olmuş oğlu Ahmet Vefik’ın Türkçülüğünü nasıl açıklarsınız! Peki kişilksiz Ali Suavi’yi nereye koyabilirsiniz! Daha sayalım mı, meselâ şu Kafkasyalılar’ı! Çok detaya inilmemiş ve onu sıradan bir matbaa ustası sandığımız İbrahim Müteferrika, ”Garplılaşma”nın ilk nüv’esi olan “Nizam” ve “Cedid” deyimlerinin ilk sahibidir!
“Kahvehanelerin” açılması ile “Bektaşiler”in “Heteredoks” inançları tam anlamı ile mataryalizme dönüşürken “Halk Müslümanları” dediğimiz “Sünnî” ahalinin hiçbir şeyden haberi yoktu. Bu işleri de maalesef sonradan Müslüman olan ve Türk olmayan unsurların güya fikir adamları yapıyordu. Anadolu Cumhuriyet’e kadar daima zavallı olarak kalmıştır. O sebeble Tanzimat devri cereyanlarına bir ideoloji veya fikir sistemi olarak bakmak-değerlendirmek imkanı bulunmamaktadır. Siz o şatafatlı çalışmalara bakmayın tamamı düşünce hırsızlığıdır ve ne yazık ki bu kötü alışkanlık devam etmektedir. Anlayacağımız şu imparatorluğun “Batış” hikâyesi sağlam zemine oturmuş değildir!
Osmanlı’nın kuruluşu ile ilgili bir miktar da olsa perde aralanmış, meselâ o yıllardan beri tekrarladığımız kuruluş tarihinin yanlış olduğu anlaşılmıştır! Tafsilatı maalesef bilmiyoruz; açıklamalar yönünden Ömer Lütfi Barkan ile Paul Wittek arasında fazla bir fark yoktur! Elbette Köprülü farklı, fakat yeterli olduğunu söylemek mümkün mü? Kuruluşta “Yesevizadelik” hiç çalışılmamış bir konudur! Biz Suriye araştırmalarında kesinlikle emin olduk ki Anadolu’nun her zerresinde Yesevî vardır! Elbette doğru mu yanlış olduğu bile tereddütlü olan “Hikmetler”i toplamak önemlidir ama, içinde bulunduğumuz “Bilgi” çağında çok da önemi yoktur! Bugünkü Suriye’de bir Türkistan ideolojisi olan “Savranilik”in “Bayatlık”a nasıl dönüştüğünü açıklamayamadıktan sonra bu coğrafyanın genetiğine inemeyiz! “Göç” Türk düşüncesinde “İskan”dan önce gelmektedir!
Osmanlı’nın kuruluşunda “Edebali” düşüncesi hâlâ havada durmaktadır! Şu “Doğu Roma” veya “Bizans” işinin de ilmî temele oturtulma zamanı gelmedi mi? “Karamanlı”nın Rumluğu ile yola çıkarsanız problemi çözemezsiniz! Türkistan Oğuz bölgesinde “Akmanlılar”ın varlığını çok iyi bilmekteyiz! Karamanlı’dan önemlisi kuruluşta Balkanlar yolu ile Anadolu’ya yerleşen ve “Beylik” olan,”Guz-Peçenek-Kıpçak-Kuman” unsurların çoğunlukla “Hıristiyan” olduğunu biliyoruz! Bugün dahi “Germiyan-Simav” bölgesinin ciddi olarak incelenmesi gerekiyor! “Anadolu’da Hıristiyan Türkler” hâlâ açıklanmaya muhtaçtır; bu açıklama Türk unsurları Rum farzetmekten ziyade “Rum” olarak düşünülen Hristiyanlar’ın etnistesi neden önemli görülmüyor?
“İslâhat-Tanzimat-Yeni Osmanlılar-Jöntürkler-İttihatçılar” ve hattâ Cumhuriyetçilerin birkaç umde dışında müşterekleri yoktur! O sebeble ve hiçbir şekilde birbirinin devamı olan nesiller ortaya koyamamışlardır! II.Meşrutiyet ispat etmiştir ki bütün bu akımlara şiddetle karşı olan Abdülhamid ileri nesil veya kuşakların sahibidir! II.Abdülhamid’in “Devlet Anası” hâlâ yaşamaktadır! Fakat bizler Cumhuriyet kuşaklarını Abdülhamid düşüncesi ile üzersek hiçbir şeyi doğru dürüst anlayamayız!
Osmanlı tarihinin yeniden yazılması değil; yeniden açıklanması ve çalışma yapılmasına ihtiyacı vardır. Çevirileri büyük ölçüde tamamlanan arşivler artık bilgisayar tuşu kadar bizlere yakındır. Olaylardan ziyade düşüncelerin masaya yatırılması şarttır! Çalışma yapmış olmak için çalışma yapılmaz; hiç kimsenin okumadığı makaleler yazılması pek önem taşımıyor! Sen yaz sen oku! İnternet doktora çöplüğü, kariyer alma aracı, aldın mı işin tamam, daha okumaya da yazmaya da, kitaba da deftere de gerek yoktur! İnternet medyası faydanın misli ile zarar veriyor! Çünkü doğru dürüst Türkçe bilen yok!
Hoşçakalın.