Ali BADEMCİ
Aman Hayati; bizleri nerelere kadar götürdün! Yazın güzel, izlenimlerin harikûlade, tesbitlerin doğru, ama bunu yeni kuşaklara nasıl taşırız? İşte mesele bu, acaba TİKA’nın böyle bir çalışması da var mı?
23 NİSAN VE AZERBAYCAN
Biz bu ülkede neler görmedik, nelere şahid olmadık ki! Birçok aydın geçinen gibi Cumhurbaşkanları gördük ki daha can Azerbaycan’ın adını telâffuz edecek kadar Türklük bilgisinden yoksun! Şimdi de tekrar sahnede ve Cumhuriyetin kurucusu olan bir partinin oyun kuruculuğunda boy gösteriyor! Vay ülkem vay milletim vay!
23 Nisan kutlamaları ülkemizde her yıl biraz daha eskinin tekrarı! Yeni kuşakları heyecanlandırmıyor, nedeni bilinmez ve araştırılmaz! Çok kuru ve duru geçiyor! O eski yılların coşkusu da yok! Öğrencilere Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Bakan koltuklarının ikramı da pek yapmacık! Öyle iyi okuyan ve mükemmel bir eğitim alanların hiç de siyasette şanslı olmadıklarını durum gösteriyor! Bilgi çağında vekillerimizin kaçı bilgili, şöyle bir düşünmek gerekir! Dünya ölçeğinde kaç bakanımız var acaba? Dünya ile hiç ilgisi olmayan uyumlu ve uyumsuz muhalefete ne demeli!
Neyse imdadımıza Hayati Bice yetişti ve Azerbaycan’da bu yıl 23 Nisan’ı anlatan enfes bir yazı yazdı, doğrusu kutlamak lâzım, eline koluna, zihnine ve duygularına sağlık, dâim olsun! Bu sütûnlardan okuyup aynı zevki teneffüs edebilirsiniz! Bu arada sıkıcı siyasi haberler ve yorumlar ortamında Bice’nin yazısı en azından gönlümüzü ve gönüllerinizi aydınlattı! Tek millet farklı devlet, ne kadar güzel bir manzara; acaba o devletler de halklarının bu şuurlarından haberdar mı? Hiç sanmıyoruz, bu da moral bozucu bir tesbit! Üzerinde adam akıllı düşünün!
Evet Sovyetler dağıldıktan sonra şöyle veya böyle 5 Türk Cumhuriyeti ortaya çıktı; evvelki yıllarda bu ülkelerde yaşayan Türk soylu insanlardan, Türk dilli halklardan bahsettiğimiz zaman hep suçlanırdık; sizi gidi Turancılar! Beyinsiz ırkçılar! Bu da yetmezse tam Sovyet ağzı ile faşistler! 1980 öncesinin duvar yazıları zihninizde değil mi? Hâlâ “Sovyetçilik” yerine “Çincilik-Maoculuk” yapan yok mu? Var tabiî buna da “Ulusalcılık” diyorlar! Devlet başkanımız bile Rahmetli İsa Yusuf Bey’i yakından tanıdığını sanki unutmuş; o Çin seyahatinde Uygurlar’dan hiç bahis olmadı!
Yani bizler de çok şey öğrendik; gittik, gezdik, gördük; en azından oralarda kurtarılmayı bekleyen “Esir Türkler” olmadığını kafamıza yazdık! Belki yine gönlümüz hoş ama kafalarımıza uymuyor! Uyduğunu sandığımızdan mıdır nedir bilinmez ama devletimiz buralara en azından küçümsenmeyecek eğitim ve kültür yatırımları da yaptı! Elbette bunlar güzel şeyler de acaba neden nüfusu en az olan, medeniyet coğrafyası olmayan Kırgızistan’ı tercih ettik! Malum Manas Üniversitesi; yüzlerce bilim adamı yetişmiş, bunları ne yapacağız, artıkça da artıyor! Kazaklar’ın devlet politikası belli, oraya da Yesevî Üniversitesini kurduk! Bu da güzel, olması gerekenler, ama Yesevî’nin öğrencisi günden güne, yıldan yıla düşmüş; Kazaklar kendi Üniversitelerini tercih ediyor!
Ya Türkmenistan ve Özbekistan! Türkiye Türkmenler’e çok ilgi gösterdi, ama hâlâ lehçelerimiz aynı olduğu halde diğer soydaşlarımızda olduğu gibi anlaşamıyoruz! Müşterek değerlerimiz var; elbette var, ölçü bu ise Moğollar’la da var! Oraya da seferberliğimiz sık sık ekranlara çıkıyor! Nedeni bilinmez ama bize yakın ölçülerde, Türklük çemberi içinde olan Özbekler ile aramız iyi değil! Halbûki özellikle İslâmi yıllarda medeniyet tarihimiz Buhârâ, Semerkant ve Taşkend’siz îzah edilemez! Azerbaycan’ı ise halkımız Anadolu’dan farklı görmez!
Şahsen şunu da merak ediyorum, eğitim ve kültür yatırımlarımız ile sık sık düzenlenen etkinliklere acaba aynı millet ayrı ayrı devletler olduğumuz ülkeler bütçesinin de iştiraki var mı? Bice’nin yazısından öğrendim; anlattığı 23 Nisan kutlamaları organizesini TİKA(Türk İşbirliği Koordinasyon Ajansı) yapmış! Bu kuruluş Başbakanlığa bağlı, elbette genel bütçeden ödeneği vardır! Kitap ve dergi yayınlar, genellikle yurt dışında ve görev alanı içinde araştırmalara katkı sağlar, bol bol kitap satın alır ve bedâva dağıtır! Tabiî ki bu yayınları hangi uzman kişilerin seçtiğini bilmiyoruz! İşin içinde elbette Yenimahalle uzmanları var, belki de en önde! Çünkü ülkenin bilim adamları onlar! Siyaset var mı dersiniz, olmaz olur mu, Türkiye’de siyasetin girmediği yer mi var?
Aman Hayati; bizleri nerelere kadar götürdün! Yazın güzel, izlenimlerin harikûlade, tesbitlerin doğru, ama bunu yeni kuşaklara nasıl taşırız? İşte mesele bu, acaba TİKA’nın böyle bir çalışması da var mı?
Mutlu olun.