A.Yılmaz SOYYER
Birkaç gün önce Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Eğitim fakültesinde dört tane arslan gibi Türk insanı eğitimci, silahlı -hem de ruhsatlısından- bir caninin kurşunlarıyla rahmet-i Rahmana kavuştular. İçimiz yanıyor, bağırıp çağırıp caniyi suçluyoruz. Rektörün, dekanın tedbir almadığını konuşuyoruz. Elbette bu elîm cinayette onların da kusuru var ama asıl kabahat bence kapitalist silah üreticilerine karşı gerekli silah yasaklamalarını yapamayan yetkililerdedir. 30 yaşında bir araştırma görevlisi niçin silah bulundurma ruhsatı alma ihtiyacı duyar? Bu ruhsatı talep ettiğinde yetkililer ona ne yapacağını sormamışlar mıdır? Duyduğum kadarıyla pek çok kişi erkeksi zevklerini tatmin edebilmek amacıyla silah taşımakta maço arkadaşlarına gösterip “kız gibi değil mi” demektedirler. Pek çokları da bunu Türk milletinin töresiyle özdeşleştirmeye kalkmaktadırlar. Türk milleti tanzimata kadar asker milletti; yâni zaten taşımakta, kullanmakta bulunduğu silahlarıyla devlet çağırınca savaşa giderdi. Hatta Osmanlı fermanları beylerbeyi ve sancak beylarini harbe çağırırken “yat u yarakların* kuşanıp geleler” demektedir. Artık devir değişmiştir; tanzimatla birlikte silahı üzerine zimmetli askerlerden kurulu bir ordumuz mevcuttur. Savaş olduğunda da bu silahlar yeni gelenlere zimmetlenerek kullandırılmaktadır.
Türk milleti, bu yeni duruma bir türlü uyum sağlayamamış haldedir. Günümüzde savaşı ordumuz, suçlularla mücadeleyi de polisimiz yapar. Sıradan insanların silahlanıyor oluşu biraz da ordumuza ve polisimize “sen beni koruyamıyorsun, ben de başımın çaresine bakacağım” demektir. Benim anlayışıma göre bu iki güzide kurumumuzun dışında kimseye silahlanma hakkı verilmemelidir. Eğer bir kişi silah taşıyorsa onu kullanmak için taşımaktadır; aksi mümkün müdür ve bu kişi kullanmayacağı o “kız gibi” silahı sırf arkadaşlarına hava atmak için mi taşımaktadır? Artık zaman değişmiştir, töremizdeki silah bugün bilimdir, kültürdür, spordur, sanattır.
Silahın kullandığı alanlardan biri de adına maalesef ki spor denilen avcılıktır. Avcılık bana göre hayvan katliamıdır ve bu katliamcı avcılar yüzünden birçok hayvanın artık nesli tükenmiş durumdadır. Avcılık bence ailenizin beslenme ihtiyacını karşılayacaksanız meşrudur. Cebinde kasaptan et alacak durumda olan insanlar avlanıyorlarsa katildirler. Bir de tüfek ve kalleş öldürme vasıtası silahlar icat edilmeden insanlar ok, mızrak ve sapanla avlanmaktaydılar. Bu son derece adilane bir yöntemdir. Hayvanların bizlerden daha gelişmiş olan hızlarına, uçma yeteneklerine karşı kısa menzilli ve insan gücüne dayalı silahlar bugüne göre çok daha ahlaklı öldürme araçlarıdır.
Günümüzde ok, mızrak ve sapanla avcılık kulüpleri kurulmalıdır. Devlet sadece bu aletlerle avlanmaya izin vermeli ve bunu spor kabul etmelidir. Bir kez tetiğe dokunmakla onlarca mermi saçan pompalı tüfekler derhal yasaklanmalıdır. Bunun mücadelesini vermek biz Türk milliyetçilerinin görevidir. Memleketindeki hayvan katliamına seyirci kalan, hatta katkı sunan bir milliyetçi nasıl olabilir?
*silah ve teçhizat demektir.