Kenan Eroğlu
Monşer-Usta: “Döviz kurlarındaki spekülatif dalgalanmalarla ülkemize diz çöktürmeye çalışan dış güçlere ve ülkede kriz çıksın beklentisinde olan şer güçlere inat “Devletimin ve Milletimin yanındayım.”” Demişsiniz ve pek çok tartışmaya sebep olmuşsunuz, nedir bu iş.
Odgurmuş: Elbette devletimin ve milletimin yanındayım. Benim için şu ya da bu sebep diye bir şey yok, her zaman, her durumda, “ama ve fakat lakin” kelimelerini kullanmadan Devletimin ve Milletimin yanındayım.
Fakat anlamadım sanki dış ve iç şer güçler yokmuş gibi bundan siz neden rahatsız oldunuz?
Monşer-Usta: Ne rahatsız olacağım. Merkez Bankasının ve Hükümetin beceriksizliğini dış ve iç şer güçlerine yüklüyorsunuz da ben ona biraz takıldım. Dolar fiyatının yükselmesine sebep olan bu düşmanlar kimlerse açıklasanız da biz de bilsek.
Odgurmuş: Aslında bizim arkadaşların koro halinde ülkeyi ve ekonomisini tehdit eden dış güçler yoktur düşüncelerine karşılık ülkemizi diz çöktürmeye çalışan bir takım dış güçlerin olduğu ve bu dış güçlere çanak tutan iç ve şer güçlerin olduğu reddedilemeyen bir gerçektir. Ben ülkedeki her iyi gitmeyen şeyin dış güçlere yüklenmesi gibi bakan bir insan değilim. Dış güçler veya şer güçler elbette tarihte de olduğu gibi her zaman olacaktır. Ülkemizi yıkmak isteyen, ilerlemesini istemeyen ve hatta bizi Anadolu’dan atmak isteyen Avrupalıların dahi olduğu bilinen gerçeklerdendir.
Yine de belirtmeden geçemeyeceğim.
Bu dış güçler biraz müphem bir konu olmakla beraber, biraz gerilere gidecek olursak Tek Parti döneminde bu konu ile ilgili bir slogan üretilmiş ve halkın üzerinde bir tehdit olarak kullanılmıştır. “Türkiye’nin üç tarafı denizlerle, dört tarafı düşmanlarla çevrili” diyerek o dönemde insanları o günkü ortamda daha dikkatli olmaları sağlanmıştı. Kaldı ki 1930’ların, 1940’ların dünyasında bölgede ve etrafımızda bize düşmanlık edecek ne devlet vardı ne de bir devlet adamı. Artık bunlar çok gerilerde kaldı.
Ben bu gibi her aksiliği dış güçlere bağlama gibi düşüncelere esasında pek katılmam, siz bulunduğunuz yerde sağlam durduktan sonra dış düşmanlar size ne yapabilir ki. Ama görülüyor ki biz yerimizde sağlam durmuyor, devletimizin ve milletimizin yanında yer almıyor, içerde veya dışarıda üretilen algı operasyonlarına maalesef kapılıyor ve alet oluyoruz. Birisi sosyal medyada Devletimizin ve Milletimizin aleyhinde bir şey üretip yayınlıyor ve biz de hemen onu alıyor ve paylaşıyoruz. İşin aslına bakmadan, doğru mudur, yanlış mıdır diye incelemeden eğer içinde bulunduğumuz siyasi ortama uyuyor ve rakiplerimizin aleyhine gelecekse hemen sarılıp paylaşıyor hatta etrafımızda bulunanları da paylaşmaya davet ediyoruz.
Karşısında olduğumuz parti ve liderleri dünyanın en iyi şeylerini dahi söyleseler hemen onun bir eksik tarafını buluyor ve oradan saldırıyoruz. Yaptığımız saldırı ve propaganda karşıda bir etki yapıyor mu yapmıyor mu diye bakmadığımız gibi bazen söylediğimiz şeyler devletimizin ve milletimizin de aleyhine olabiliyor. Biz devletimizin aleyhinde de olsa bunları söylemekte bir beis görmüyoruz. Yeter ki rakibimize bir gol atalım ve rakibimizi yıpratalım.
Fakat benim gördüğüm bir gerçek daha vardır ki o da: Ülke olarak 80-100 yıldır kalkınacağız, gelişeceğiz, az gelişmişlikten kurtulacağız vs. dediğimiz halde ne yazık ki bu gün ülkemizin geldiği yer bellidir. Son zamanlarda silahlı kuvvetlerimizin pek çok silah ve mühimmatını kendimiz ülke içinde yapıyor olsak da, batı karşısında ve ABD karşısında yeteri kadar bir güce sahip değiliz. Her geri kalmış ülke insanı gibi başımıza gelenlerden dolayı hep suçluyu dışımızda görme, dış güçlerin etkisini arama gibi bir eğilim içerisine giriyoruz. Akl-ı selim sahibi insanlar bu gibi algı operasyonlarına inanmamakla beraber, vatandaşlarımız ne yazık ki etkileniyorlar.
Toplum olarak bir takım hileli yönlendirmelere de açık olduğumuz bilinen diğer bir gerçektir. Kendimizden yeteri kadar emin olamadığımız için bu gibi durumlar bazen bünyemizde çeşitli yaralar da açabiliyor.
Monşer-Usta: Anlamadım, ülke meselelerinde dış güçlerin tesiri oluyor mu yoksa olmuyor mu? Siz ne demek istiyorsunuz.
Odgurmuş; Elbette bir takım dış etkenler vardır ve olmaya da devam edecektir. Fakat bizler dış etkilerden çok kendi iç bünyemizi kuvvetlendirmeli, bilgilendirmeliyiz. Biz önce kendi içimizi düzeltmeliyiz. Daha çok çalışmalı ve üretimi artırmalıyız bunu herkes gibi ben de kabul ederim. Görüyorum ki; size göre; “ülkemiz üzerinde Emel’leri olan hiç bir dış güç yok. Zor bir coğrafyada yaşamıyoruz. Batı ile aramızda hiçbir mesele yok”.
“Yani biz güçlenirsek dünya nimetlerini paylaşanlar bize hoş geldin derler, İsrailli bir gazete, ABD’nin Türkiye’ye teslim edeceği F-35’ler konusunda İsrail’in endişeli olduğunu ve uçakların teslimini engellemeye çalıştığını duyurmuyor.” Elbette her suçu hakeme yüklemek yanlış. Sizin takımınız iyi değilse istediğiniz kadar hakeme, sahaya, karşı oyunculara, hava şartlarına suç bulabilirsiniz.
Monşer-Usta: Facebook sayfanda arkadaşların epey şeyler yazmış ve bu “iç güçler, dış güçler” konusunda epey bilgiler vermişler.
Odgurmuş: Evet öyle oldu, ben benim sayfama yazı yazan herkese ayrı ayrı teşekkür ederim. Fakat benim sayfama yazı yazan bir kişi dahi çıkmadı ve demedi ki: “Döviz kurlarının yükselmesinin sebepleri şunlar, şunlardır. Şöyle olursa döviz kurları yükselir, şöyle yapılır veya şöyle bir beyanat verilirse dövizin ateşinin düşmesine sebep olur” demediler. Gördüm ve üzüldüm ki, herkes koro halinde kendi içinde biriktirdiği muhalefet düşüncelerini ve sosyal medyada hiçbir fikri endişe taşımayan ucuz ve de çoğu belli merkezlerce uydurulan şeyler üzerinden tenkidler getirdiler.
Arkadaşlarım maalesef “probleme problem olarak bakmadıkları gibi problemi görmezden gelerek” çevreyi suçlamayı tercih ettiler. Herkes istediği kişiyi, kurumu ve siyasal yapıyı elbette tenkid edebilir fakat ortaya konulan bir problem konusunda acaba neden bir fikir ileri sürülemiyor. Yoksa bu arkadaşların bir konuda fikirleri yok da, her konuyu ve her soruyu hep aynı nakaratla mı cevaplıyorlar.