Ali BADEMCİ
Hafız Esad zamanında başlayan ve Beşar zamanında kanunlaşan Afrin’in tam olarak Kürtleşmesi ve terör üssü olmasının bir nebze de olsa önüne geçilmiştir. Evet buralarda Türk yerleşimi yok denecek derecede az; birçoklarımız “Buraya neden geldik” gibi pişmanlık ifâde eden beyanlarda bulunuyorlar; bu görüşler kökünden yanlıştır. Bir köy düşünün adı gibi kendisi de Türk: Karafakılı. Türkiye tarafı Türkçe konuşurken Suriye yani Afrin tarafı Kürtçe konuşuyor. Mutlak olarak tarih kendine dönecek ve aslına rücû edecektir. Aceleci olmanın ve devleti tenkid etmenin hiç de anlamı yoktur, Türkiye’nin politikası iliklerine kadar doğrudur. Bakınız ki Zeytin Dalı nasıl Fırat Kalkanı üzerine oturduysa İdlip ve Fırat’ın doğusu da Zeytin Dalı tecrübeleri üzerine bina edilecektir. Önümüzdeki yazı ile İdlib’i ele alacak ve bu konuya nihayet vereceğiz.
BÂB-AFRİN-İDLİP III
Bu yazıda Afrin’in halihazır durumunu inceleyeceğiz. Suriye sınırlarımız boyunca en dikkate değer yapılanma burada gerçekleştirilmiştir. 2003 yılında kurulan PKK’nın PYD kolu 2011’de Beşar Esad tarafından müttefik olarak belirlenmiş ve Haleb’in bu sınır ilçesi onlara teslim edilmiştir. Esasında Membiç’de başlayan Türkmen hattı Afrin ile Türkiye’ye yaslanıyordu. Fakat 2011’de ortaya çıkan yeni durumla buranın çok verimli olan zeytin bahçeleri Kürtler’e teslim edilmiş bölgede bulunan Arap ve Türkler tehcir edilmiştir. Yıllarca PKK eylem için Türkiye ve Amanoslar’a buradan çıkmıştır; PKK ile Türkiye arasında o anlaşma yıllarında, yani çözüm sürecinde açıkça buranın Akdeniz kapısı olduğu bizzat PKK’ler tarafından ifâde edilmiştir.
Türkiye’nin hiç de iyi olmayan iç durumunda icra edilen Fırat Kalkanı Harekâtında TSK Suriye’yi öğrendi. O sebeble 18 Mart 2017’de tamamlanan Zeytin Dalı Harekatı ile 58 günde Afrin’de hâkimiyet sağlandı. Bu konuda çok fetva veren olmuştu, özellikle muhalefetin kara öngörüleri hiç de doğru çıkmadı, dolayısiyle tamamen ABD algıları ile hareket edildiği anlaşıldı. ÖSO güvenlik sağlamakta çok başarılı oldu, bugün Afrin onların iç güvenlik kontrolü altındadır. Hemen her yerde onların kontrolünü görmek mümkündür. O sebeble bunların hiç de sürü olmadığı iyice anlaşıldı. Afrin’de artık PYD/PKK yok, ikide bir sınırlarımız ve sınır bölgelerimiz roketlerle tâciz edilmiyor. Amanos kapısı tam olmasa da kapatılmıştır.
Zeytin Dalı Harekâtı ile Başbakanlık 1. 10 bin kilometrekarelik bir alanın, ÖSO nüfuzuna geçmesini sağlamak. 2. Doğu Akdeniz’e ulaşmayı hedefleyen PKK kuşağını tamamen engellemek. 3. Türkiye’nin Arap dünyasıyla coğrafi irtibatının kesilme ihtimalini ortadan kaldırmak. 4. Suriye ile olan sınırlarımızın güvenliğini sağlamak. 5. PYD/PKK’nın Amanos Dağları üzerinden Türkiye’ye yaptığı sızmaları önlemek. 6. Terör örgütünün Akdeniz’e ve buradan dünyaya açılmasını engellemek. 7. Fırat Kalkanı’nın güvenliğini ve devamını sağlamak. 8. Tel Rıfat bölgesinin kontrolünü ele geçirerek sivillerin evlerine geri dönmesini sağlamak. 9. ABD’nin terör örgütlerine desteğini önlemek. 10. Türkiye’nin sınır illerinin güvenliğinin sağlanmasında ve Fırat Kalkanı’nın korunmasında Afrin kritik önemdedir. 11. Terör örgütlerinin Afrin’de bulunması demek, Kilis ilinin tamamının ve Hatay ilinin büyük bir kısmının terör örgütlerinin ateş menziline girmesi demektir. 12. Türkiye, Afrin ile Kobani’nin birleşmesini ‘Kürt koridoru’ projesinin en önemli ayağı olarak görüyor. (Kaynak: Başbakanlık Koordinasyon Kurulu) gibi önemli hedefler koymuştu. Bugün bu hedefler tamamen gerçekleşmiştir.
Başta ABD olmak üzere dünya ile ülkemizin daha meseleli olacağı öngörüleri boşa çıkmıştır. Avrupa Birliği hiç de düşünülmeyen tarzda sesiz kalmıştır. Netice itibariyle bu topraklar Osmanlı’dan Avrupalılar’a geçmişti. Bölgeyi buraların sahibi olan bizlerden sonra en iyi tanıyan onlardır. ABD’nin daha doğuya göçmesi aldığı yenilginin sonucudur. Bu harekât dolayısiyle ağır aksak yürüyen Menbiç mutabakatına ABD razı olmuştur. Şimdi daha öteye yüklenmekte fakat Türkiye’nin kararlı durumundan da açıkça korkmaktadır. Dolayısiyle ülkemizde korku tellallarının düşünceleri havaya uçmuştur.
Bugün Afrin tıpkı Fırat Kalkanı bölgesi gibi bir huzur beldesidir. Ekonomik faaliyetler gayet canlıdır. Türk parası her yerde geçmektedir. Su az çok var, elektrik hâlâ jeneratörle sağlanıyor. Akaryakıt sokaklarda yürüyen ofisler ve bidonlarla karşılanıyor. O sert taşların başında Kürtler’in yüzü gülüyor. Artık ovanın höyüklerinde PKK/PYD haremlikleri yerine TSK’nın gül bahçeleri güneşin doğuşunu müjdelemektedir. Özellikle kamp bölgelerine ülkemiz hayırseverleri küçük de olsa hastaneler yapıyor. Ülkenin güneyinden eski topraklarına bir hayli dönenler var, artık zeytinler başlarında kalmayacak.
Hafız Esad zamanında başlayan ve Beşar zamanında kanunlaşan Afrin’in tam olarak Kürtleşmesi ve terör üssü olmasının bir nebze de olsa önüne geçilmiştir. Evet buralarda Türk yerleşimi yok denecek derecede az; birçoklarımız “Buraya neden geldik” gibi pişmanlık ifâde eden beyanlarda bulunuyorlar; bu görüşler kökünden yanlıştır. Bir köy düşünün adı gibi kendisi de Türk: Karafakılı. Türkiye tarafı Türkçe konuşurken Suriye yani Afrin tarafı Kürtçe konuşuyor. Mutlak olarak tarih kendine dönecek ve aslına rücû edecektir. Aceleci olmanın ve devleti tenkid etmenin hiç de anlamı yoktur, Türkiye’nin politikası iliklerine kadar doğrudur. Bakınız ki Zeytin Dalı nasıl Fırat Kalkanı üzerine oturduysa İdlip ve Fırat’ın doğusu da Zeytin Dalı tecrübeleri üzerine bina edilecektir. Önümüzdeki yazı ile İdlib’i ele alacak ve bu konuya nihayet vereceğiz.
Muhabbetle.