“Baas İktidarı” uzun yıllar Hatay’ı Suriye haritaları içinde gösterdi; fakat Beşar Esad bundan vazgeçtiklerini ilân etti. Bu safer IŞİD işi sahiplendi ve bir zamanlar Hatay’ın başkent olduğunu ilân etti. Elbette bu işte en fazla AKP’li sanılan FETOCULAR’dan yararlandılar. İlk AKP kadroları maalesef “Hatay Mücadelesi”nde kuyruk acısı bulunanlardan oluşuyordu. İşte şimdi tapu şayiaları budur ve herhalde istihbarat birimlerinin bundan haberi vardır. Saldırı Türkiye’de kalan Bayır’a yöneliktir ve Yayladağı-Altınözü arasında merkez sahayı kaplamaktadır. Araştırılırsa görülür ki buralarda bir çok emlâk satılmış fakat tapu sahipleri meydanda yoktur. İşte asıl görülmesi gereken budur. İsteyen birimlere tarafımızdan bilgi verilebilir.
ŞU HATAY İŞİ!
Biraz bu işlerde mürekkep harcadığımız, Hataylı olduğumuz ve burada ikamet ettiğimiz için, bilen-bilmeyen, âlim-cahil, iyi-kötü niyetli, istihbaratçı veya meraklı dostlarımız sık sık telefon veya mesajla “Hatay’da Türk mü çok Arap mı?” şeklinde çok amiyane bir soru yöneltiyorlar. Bir kere bu soru yanlış; çünkü Arapça konuşan ve Sünni olan Altınözü ilçesi geneli hiçbir şekilde “Araplığı” kabul etmez! Bir zamanlar maraba olan Amik Ovası’nın Arapları da öyle! Samandağı ilçesi başta olmak üzere Arapça konuşup ta Alevi olan kardeşlerimiz ise sadece Arapça konuştukları için Araplığı kabul ederler. Arap dünyası ile hiçbir ilişkileri yoktur. Son yıllarda Suriye’ye özenen aydınlar çıktı ama şimdilerde Suriye kalmayınca o da bitti! Toplu halde yaşayan bir miktar, hattâ bir köy de Ermeni var! İlginçtir ki iki unsur da Türkiye lehindedir; buna karşılık birçok Türk de sırf dinî görüşler sebebiyle Suriye lehinde tavır koymuştur. Bunlar daha ziyade yeni Türkiye ile meselesi olan sayılı âilelerdir ki birçoğu sonraki yıllarda İsmet Paşa tarafından İskenderun’dan bir gemi ile Şam’a gönderilmişlerdir. Onların yaşadığı Şam’ın “Dağlılar” veya “Türkman” adı verilen, Muhiddin Arabi Türbesi civarı mahallelerdir. Sayıları yüz binle ifâde ediliyor ama hâlâ kimliksiz olduklarını biliyoruz!
Bu uzun giriş Hatay’ın hikâyesi! Bir tevâtır daha var ki o da olmayan “Hatay Plebisiti”nin 100 yıl geçerliliği konusudur. Konun uzmanı “Hatay’ın Türkiye’ye katılma sürecinde hiçbir zaman bir plebisit yapılmamıştır. Demokratik seçimler yapılmış, meclis ve hükümet kurulmuş, sonunda Hatay Millet Meclisi özgür iradesini kullanarak Türkiye’ye iltihak kararı vermiştir. Hatay’ın Fransa ve Milletler Cemiyeti ile son bağlarını da çözen 23 Haziran 1939 anlaşmasında gizli hiçbir madde yoktur. Yine bu anlaşmada geleceğe yönelik ve Türkiye’yi bağlayan bir hüküm de yoktur. Kimsenin kimseye şart ileri süreceği bir durum söz konusu değildir. Milletler Cemiyeti’nin kurduğu Hatay Devleti, kendi iradesiyle Türkiye’ye katılmıştır. O halde, gelecekte neden ve kimin için bir oylama yapılsın? Bu söylentiyi çıkaranlar, herhalde İsmet İnönü’nün Cumhurbaşkanı olduğu dönemin devlet adamı ve diplomatlar kadrosunu gaflet ve hıyanetle suçladıklarının farkında değiller! O kadro içinde, devletin bağımsızlık ve hükümranlığına halel getiren bir hükmü kabul edecek, devletin geleceğini ipotek altına almayı düşünecek tek bir kişi yoktur. Bu tür söylentiler ancak halkın huzurunu kaçırmaya, yarınlarından şüphe etmesine yarar. Bu durumun da kime hizmet edeceği açıktır.”diyor. (Mehmet Tekin, Hatay Türkiye ’ye 1oo Yıllığına Mı Verildi?, Derin Tarih, gzt: 03/02/2017) Bu gerçeğe ilâve yapmaya gerek var mı?
Etnolojinin bir coğrafya bilimi olduğu artık kanıtlanmıştır. (L.N.Gumilev, Hazar Çevresinde Bin Yıl, İstanbul 2013, s.67.) Dolayısiyle milliyetlerin konuşulması için artık çağın ışında kalmış etnolojik görüşler yerine coğrafya konuşmamız gerekiyor. Coğrafya bir kültür olduğundan ancak milliyeti tam olarak açıklayabilir. O sebeble Marshall Hudson tavsif ettiği “”Nil’den Amuderya”ya kadar olan “Mihver Coğrafya Türktür” dersek hiç hatâ yapmayız. İşte burada “Demografi” ve onun ayrılmaz bir bir parçası olarak “Kültür” önümüze çıkıyor. Öyle ki “Kültür” mefhumunun baskınlığı karşısında dilin bile önemi kalmamıştır. Günümüzde dil de belirleyici olmaktan çıkmıştır, netice itibariyle “Baas Suriyesi”nde olduğu gibi kısa sürede “Eğitim” denen olgu ile bal gibi dil, ana dil bile değiştirilebilmektedir.
İskan, coğrafyanın tamamen kendisidir ve insan yerleşiminin durumu coğrafyanın “Yüzey Şekilleri” gibidir. Çok eski bir bilimsel metot olan “Kültür Coğrafyası” bugün “Tarihi Coğrafya” diye adlandırılan bir bilim dalına dönüşmüştür. Artık bu gelişmelerden habersiz çalışma yapamayız. Bugünkü Suriye’nin ateş çemberinde 9.yy. iki Türk Devleti kurulmuş ve kaybolmuştur. Kayıb sebebi elbette kültürdür de acaba yıkıntıları ne oldu? Dünya insan var olduğu için vardır. Aynı coğrafyaya Selçuklu ve Osmanlı iskanlarını, hattâ Osmanlı “Yörükân” sürgünlerini düşünün, bu dalgalar yerin dibine mi girdi?
Hatay ilimizde etniste konuşulurken çok dikkat etmemiz gerekiyor. Çünkü Arapça konuşanlar Araplığı kabul etmezken bizim ayrım yapmamız gerçeklere taban tabana zıttır. Türkiye demokratik bir ülke ve elektronik ortamda anlık nüfus sayımı yapılmaktadır. Hatay’ın 13 ilçesi var; bu ilçelerden sadece Samandağ, Defne, Antakya’nın iki mahallesi, Serinyol kasabası(Antakya), İskenderun Karaağaç, Altınözü ve Arsuz (Hıristiyan Arap) Arapça konuşulur. Bu ilçelerin köyleri ise tamamen tersidir ve Türkçe konuşulmaktadır. Neyin münakaşasını yapıyoruz, anlamak mümkün mü? Altınözü’nde 1539’dan beri adı “Mazraı Türkman” olan bir köyde Arapça konuşulduktan sonra dilin milliyet ölçüsü olduğunu söyleyebilir misiniz?
“Baas İktidarı” uzun yıllar Hatay’ı Suriye haritaları içinde gösterdi; fakat Beşar Esad bundan vezgeçtiklerini ilân etti. Bu safer IŞID işi sahiplendi ve bir zamanlar Hatay’ın başkent olduğunu ilân etti. Elbette bu işte en fazla AKP’li sanılan FETOCULAR’dan yararlandılar. İlk AKP kadroları maalesef “Hatay Mücadelesi”nde kuyruk acısı bulunanlardan oluşuyordu. İşte şimdi tapu şayiaları budur ve herhalde istihbarat birimlerinin bundan haberi vardır. Saldırı Türkiye’de kalan Bayır’a yöneliktir ve Yayladağı-Altınözü arasında merkez sahayı kaplamaktadır. Araştırılırsa görülür ki buralarda bir çok emlâk satılmış fakat tapu sahipleri meydanda yoktur. İşte asıl görülmesi gereken budur. İsteyen birimlere tarafımızdan bilgi verilebilir.
Hoşçakalın.