Ali BADEMCİ
1.Dünya Savaşı bugün Suriye’nin Türkiye hudutlarında tamamlanmıştı; aslında bitmemiş sadece durmuştu. Halk hareketi buradaydı, Mustafa Kemal o güçleri eleye eleye Filistin’den beri getirmişti, kahraman insanlardı! K.Marş-G.Antep-Ş.Urfa! “Coğrafyadan Vatana” dönüş! Ve Mustafa Kemal ilk nüfus kaydını “Ayıntab”da yaptırdı Dokuz yıllık savaştan sonra artık onun olgunluk yılları idi, işte bu düşünce halkla beraber bu coğrafyada nüksetti! Çok ilginçtir ki yüzyıllardan beri isyankâr Anadolu artık teslimiyetçi idi, her türlü devletinin ve kurtarıcının yanındaydı! Neresi işte oralar!
ANADOLU ALEVİLİĞİ
Çok ilginç bir sosyolojik yapımız var; alabildiğine düşünme ve düşünceye açık! Bir yanda Allah’ın kurallarını yaşamaya ibadet diyenler, bir yanda da sosyolojiye teslim olmuş, aynı kuralları geleneklerle harmanlayarak özümseyenler! Aslında ikisi de aynı kapıya çıkıyor, lâkin ayrı bir tarafı var ki biri statik diğeri aksiyon halinde toplumsal düşüncelerdir! Arada bir çatışma var mı, elbette halk bazında yok, birinciler devletle beraber ve devletle iç içe diğerleri düşüncede üretken, bazan müfrit bazen de mutedil muhalifler! Çok uğraşılmıştır, hatta uğraşılmaktadır, lâkin bu düşünceler çatışmaz, aralarında ezelî ve ebedî bir barış vardır!
S. Demirel Üniversitesi Din Sosyolojisi Hocası dostum ve kardeşim Dr.Yılmaz Soyyer “Bektaşi Deyimleri Sözlüğü”nü bitirmiş, inşallah Post Yayınlarında göreceğiz! Şimdi “Kızılbaşlık” çalışıyor, her gün görüşüyoruz, ne kadar güzel şeyler bulmuş, ne güzel tetkikler yapmış! Görülmeyen ve bilinmeyen hakikatler! Bunların hepsini elbette bir kitapçıkta toplayamazsınız, açı versin görüş getirsin, fikir jimnastiği yaratsın, yetmez mi? İşte Anadolu’da Alevilik dediğimiz bu değil midir, ne Türkistan’a ne Hindistan’a ne de İran’a benzer! Anlayacağımız Alevilik bu bereketli ve kadim medeniyet coğrafyasının ürünü! Alevî toplumu varsın “İsyâncılar” çıkarsın bunun ne önemi var! En azından dikkatimizi çekmiyor mu? Ortadoks İslâm da varsın sussun ve teslimiyetçiliğe devam etsin ona da amenna! Lâkin toplumsal sivrilikler olmazsa ne edebiyat, ne musiki, ne ne kültür ne de, siyaset oluşur!
Asırlardan beri böyle gelmiş böyle gidiyoruz; belki Aleviler kızacak ama Selçuklu’nun mesele yaptığı bu olgu Osmanlı tarafından dengelenmiş ve teraziye getirilmiştir! Elbette bu değişiklik “Baba İlyas” halifesi olan “Hacı Bektaş”ı çıkarmış; yeni, hatta devlete düşmanlıktan barışık olmaya yönelen, burada demirleyen bir “Heteredoksi!” Anadolu Aleviliği “Şiilik” mi? Aslâ böyle değil, çünkü “Babailik”ten bugüne kadar ısrarlı bir “Hz.Ali” olgusu görmüyoruz! Onun için “Türk Aleviliği” diyoruz, Şiî argümalarla örtüşme ihtimali olan tek şey “Ali Sevgisi” ama Türk düşüncesinde bu konuda zorlama yoktur! Edebiyatta, sazda-sözde, musikide, geleneklerde, dilde aleviyiz! O sebeble Melikoff, ”Uyur idik uyardılar” diyor! Halbuki Anadolu araştırmalarına hangi ümitlerle gelmişlerdi! Birçok bilimsel çalışma ve çalışanlar için aynı şeyi söyleyebiliriz!
Halkımız da bu konuda bilim yaptığını sanan yerli ve yabancı bilim adamlarından farklı düşünür, o kafalarda ayrılık-gayrılık, tarih-polemik ve uydurmaları, hatta hurafeleri yok! Bu konuda haksızlık yapanlar din düşüncesini geçim kaynağı olarak düşünüp öyle yazanlar! İlginçtir ki Anadolu Aleviliği Asya veya mihver İslâm coğrafyası (Nil’den Maveraünnehir’e/M.Hudson) yerine Balkanlar’dan Avrupa’ya yayılmış, etki sahası da çok geniş! Kim demiş “Anadolu Aleviliği”nde Hırisiyan etkilenişi var diye! Halt ediyorlar; aksine Hıristiyanlık hattâ Musevilik “Alevilik”ten etkilenmiştir! Örnek mi işte “Sabatay Sevi”, işte “Şeyh Bedrettin!” Ve günümüzde “Hurufi-Bektaşi-Nakşi” “Sabataycılar!”
Sanıyoruz ki sosyolojik bir öfke olan “İsyancılık”tan etkilenilmiştir! Fakat o isyan duyguları olmasaydı “Millî Mücadele olur muydu? Hâlâ ülkenin “Milli Mücâdele Lokomotifi” İzmir’den kalkıyor! Sebeb ne, sonuçları biliyor muyuz? “Uşaklıgiller” Selânikli idi, M.Kemal onların kızını eş yaptı: Lâtife Hanım! Ve “Milli Mücadele”ye katılımlarını pekiştirdi! Elbette başlangıçta “Millî Mücadele” bir halk hareketi değildi, teşkilâtlanma para istiyordu! Ege’ye ve Doğu’ya eşkıyadan geçilmiyordu! 500 bin asker kaçağı vardı, Erzurum Kongresi’nde “Sarıklılar” rüzgârı esti! Peki “Sivas” neden öyle olmadı? Keşke o günleri ve anı daha yakından inceleyen biri çıksa! Bakınız Ankara’da öyle değil!
1.Dünya Savaşı bugün Suriye’nin Türkiye hudutlarında tamamlanmıştı; aslında bitmemiş sadece durmuştu. Halk hareketi buradaydı, Mustafa Kemal o güçleri eleye eleye Filistin’den beri getirmişti, kahraman insanlardı! K.Marş-G.Antep-Ş.Urfa! “Coğrafyadan Vatana” dönüş! Ve Mustafa Kemal ilk nüfus kaydını “Ayıntab”da yaptırdı Dokuz yıllık savaştan sonra artık onun olgunluk yılları idi, işte bu düşünce halkla beraber bu coğrafyada nüksetti! Çok ilginçtir ki yüzyıllardan beri isyankâr Anadolu artık teslimiyetçi idi, her türlü devletinin ve kurtarıcının yanındaydı! Neresi işte oralar!
Muhabbetle.