Ali BADEMCİ
alibademci@gmail.com
Bahçeli hâlâ parti içi meselelerde inat ediyor, bu doğru! Yerel seçimler için denenerek görülmüş, mahkumiyet almış adamları yeniden aday diye açıklıyor! Bu bir hatâ, lâkin sırf bu veya duygusal sebeplerle son bir yıllık Bahçeli’yi kenara koyamayız! Siz yarınlara, birgünlere bakınız, devletin de MHP’nin de devlet siyaseti doğrudur ve bunun iyi sonuçlarını hep beraber görmeye başladık, görmeye de devam edeceğiz! Siz kafanızı yormayın! Yavrudan da babasından da bir hayır çıkmaz, “Anasına bak kızını al” herzaman doğrudur! İnat etmezsek yavrunun emanet edildiği bakım yurdunda durumunu daha net göreceğiz! Söyletmeyin bizi Allahaşkına, adaylığı öğrencisi olan “Ana” tarafından reddilen “âlime” hâlâ pkk=akp diyor ama bu gidişle pkk=yavru olmayacak mı? Vesselâm Bahçeli bizim hem Genel Başkanımız, hem de liderimizdir! Bu kadar da politize olmamıştım ama, müsaade edin gerçek yüzümüzü gösterelim, bize kıvırmak yakışmaz!
DEMİR ADAM: BAHÇELİ
Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli’nin parti içi politikalarına hiçbir türlü tesir edilemedi; edemedik! Onu biz yaşıtları ve özellikle hemşehrileri bugünkü nesillerden çok farklı ve çok daha doğru biçimde tanırız. Türkeş Bey’den sonraki Ramiz Ongun’lu ilk yarışta taraf olmadık ama Sayın Ongun’un Bahçeli lehine çekilmesini sağladık! Halbuki birçok arkadaş Ramiz’in Tuğrul lehine çekilmesini istiyordu. Hiç de öyle başlamadığı halde daha ilk günlerde Ramiz ile Bahçeli’nin yıldızları atıştı, fakat içinde bizim de bulunduğumuz çok küçük bir grup, çok tenkid eden de olsa, Bahçeli’nin arkasından ayrılmadık! Fakat tenkid ettik ve her zaman yanlışları ortaya koyduk, o sebeble muhalif olduğumuz falan da yazıldı ve söylendi! Siz geçin bunları, Necdet Sevinç yaşıyor!
Birçoğumuza göre 2018’de “Cumhur İttifakı” ile yeni bir Devlet Bahçeli ortaya çıktı; gerçekte öyle değildi, işte Bahçeli bu idi, çünkü o bir ülkücüydü! “Payanda” olarak nitelendirenler oldu ve ilk anda bu üslup ve değerlendirmeyi doğru bulduk! Yandaş medyanın şakşakçılığı elbette görmek istediği şekilde “payanda” olrak nitelendirilebilirdi, fakat gerçek hiç de öyle değildi! Herhalde işi derinliğine düşünmeye çalışmadık ki, adamın soyuna sopuna, isihbarat elâmanı olduğuna kadar her çamur yapıştırıldı. Bu konuda bir tepki olarak yandaş medyanın koşusuna da gelindi! İlginçtir ki hükümetle birlikteliğin devletle bütünleşmek olduğu hiç düşünülemedi. Yine çok ilginç ki Bahçeli’nin bu tutumunu sadece bir kısım kendi taraftarları değil iktidar kurmayları da istemiyordu. Bu konuda tabana hiç bakan olmadı, ülkücülerin aksine iktidar tabanı bu işte sağlam gönüllülerdi, ki son genel seçimlerde MHP’nin yüzünü ağarttılar, halbuki anketçiler bile bu durumu ve alınan neticeyi öngörmüyordu! AKP’ye oy veren geçmiş dönemler ülkücüleri geri dönüş yaptılar ve parlemento seçimlerinde MHP’ye oy verdiler, fakat kendini akıllı sanan “son” ülkücüler inadına AKP’ye gitti!
İster kabul edin isterse kabul etmeyin durum bu! Şu hususu da çok önemsiyoruz; Bahçeli öncesinde MHP’lilerin “eğilim gösterdiği taraflar bile suçlanır, bir rejim meselesi olarak telâkki edilir, ülkücüler “Irkçı-Faşist-Katil” diye aşağılanırdı! Fakat şimdilerde öyle mi, ülkücüler ve ülkücülük artık ülke siyasetinde aranan unsurlardır; neden bu hususu görmemezlikten geliyoruz! Eskiden devlet siyasetinde ülkücü politikalar ucûbe gibi görülmez miydi? Şimdilerde ise aranan fikirler de, ülkücüler de aranan adamlar oldu! Bu durumdan kadîm muhalefetin de, yavru muhalefetin de etkilenmediğini söyleyebilir misiniz? CHP Ankara Adayı eski MHP’li, İstanbul adayı is MHP’li bir âileden geliyor! Araştırmaya bile hacet yok! MHP’nin doğum yapması mıkadderdi, çünkü bu konuda Bahçeli çok tâvizsiz hareket etti, iyi mi oldu kötü mü oldu, zaman gösterecek! Sertlik dedik de işte Genel Başkanımızın en büyük hatâsı bu parti içi meselelerde maalesef çok sert ve çoğu zaman acımasız, bazılarına göre de nankörlük! Canım bu kadarı da edeb hudutları dışına çıkar!
Birçok kendini beğenmiş, güya eli tutan adamın Bahçeli’ye “Genel Başkanım” demekten imtina ederken, ülkücülüğü sahiplenmesi ve kendini fetvâ makamı olarak görmesi de ciddî bir rahatsızlık! Gerektiği yer ve zamanlarda bu ülkenin bilim adamları “Genel Başkanım” demese de Bahçeli’yi sahiplenmiyor mu? İşte İlber örneği ve “Tarihçilerin Kutbu İnalcık” hocanın beyanları! Daha ne istiyoruz! Bahçeli’nin ikitidara yamanma değil de, devlete sırt vermesi Köprülü’nün hiç de etkin olamadığı DP’ye yatması gibi değildir. Biliyorum kızacaksınız ama Bahçeli’nin devletin yanında olması, pratikte onun ve camianın fikirlerinin alan bulmasiyle ilgili onurlu bir harekettir! Ülkücülerin artık kaderimiz hâline gelen inatlıktan bir adım da olsa geriye gitmeleri gerekmiyor mu?
Şu “Sosyal Medya”nın faydaları kadar zararları da var; bilen de bilmeyen de konuşuyor ve yazıyor! Türkiye’ye gelen Suriyeliler yüz yıl evvel kaçan Ermenilermiş! Doğrusu böyle bir balık aklı ile ülkücülük yapılmaz! İki adet Suriye kitabımız var, arşivler, saha çalışmaları ve bilimsel siyaset konuşuyor ama kardeşimiz diyor ki, “Ali Bademci’ye göre Suriyeli’nin geleni de kalanı da Türktür; doğru söylemişiz, o gidenler, taşeronluk yapanlar ayrı mesele! Işid veya Nusra içinde kaç Suriye Türkmeni var söyler misiniz? Bırakın bunları Allahaşkına!
Bahçeli hâlâ parti içi meselelerde inat ediyor, bu doğru! Yerel seçimler için denenerek görülmüş, mahkumiyet almış adamları yeniden aday diye açıklıyor! Bu bir hatâ, lâkin sırf bu veya duygusal sebeplerle son bir yıllık Bahçeli’yi kenara koyamayız! Siz yarınlara, birgünlere bakınız, devletin de MHP’nin de devlet siyaseti doğrudur ve bunun iyi sonuçlarını hep beraber görmeye başladık, görmeye de devam edeceğiz! Siz kafanızı yormayın! Yavrudan da babasından da bir hayır çıkmaz, “Anasına bak kızını al” herzaman doğrudur! İnat etmezsek yavrunun emanet edildiği bakım yurdunda durumunu daha net göreceğiz! Söyletmeyin bizi Allahaşkına, adaylığı öğrencisi olan “Ana” tarafından reddilen “âlime” hâlâ pkk=akp diyor ama bu gidişle pkk=yavru olmayacak mı? Vesselâm Bahçeli bizim hem Genel Başkanımız, hem de liderimizdir! Bu kadar da politize olmamıştım ama, müsaade edin gerçek yüzümüzü gösterelim, bize kıvırmak yakışmaz!
Muhbbetle.