RAHMETLİ TÜRKEŞ’İN İKİ VEFAKÂR DOSTU
AHMET B. KARABACAK
Türkeş beyin vefat yıldönümünde, mezarı başında Devlet beyin yanında olan yaşlı iki kişi herkesin dikkatini çekti. Devlet bey bunlarla beraber önce kur’an dinleyip dua etti, sonra kollarına girerek arabasına kadar yürüdü, veda etti: Bunlar Hacı Ali Yılmazbilen ve Hacı Yusuf Işık’tılar.
Bu ikili (elbette çok daha başkaları da var) son seçimlerde belediye başkalığının M.H.P. tarafından yeniden kazanıldığı Tosya teşkilâtının temel taşlarıdırlar.
Tosya’da ilçe teşkilâtı 1969 yılında rahmetli Ali Kuşakçı başkanlığında kuruldu. Galiba 1971 yılında, fotoğrafta görülen, Tosya eşrafından ve benim akrabam Ali Yılmazbilen bu görevi devir aldı, yakın geçmişe kadar basiretle idare etti. Hacı Yusuf Işık ise gerçek bir kültür adamıdır ve tabir yerinde ise, bir İslâm âlimidir. Hacı Yusuf diyanet görevlisi idi. Her ikisi de Kastamonu’nun yetiştirdiği ve epey önce vefat eden kıymetli ilim adamı Mehmet Fevzi efendiden feyiz almışlardır. Hacı Yusuf genç yaşında Türkeş ile tanışmış, onunla uzun sohbetler etmiş, takdirini ve sevgisini kazanmış, en ufak bir çıkar beklemeden gençlerin yetişmesi için çaba sarf etmiştir, etmektedir.
Türk milliyetçiliğinin bayraktarı olan Milliyetçi Hareket Partisi’ni şu geçen elli yılda yıkmak, yok etmek isteyen pek çok tertipçiler gördük. 1980 yılında, bilindiği gibi, iktidara yürüyen milliyetçilerin üzerine beş tane cuntacı kâbus gibi çöktü. İnsanlarımızı astı, hapsetti, terör estirdi. Ortalık biraz durulunca kurulan Turgut Özal’ın partisi zayıf karakterli, menfaate yenik eski M.H.P.lileri çeşitli vaatlerle bünyesine almağa çalıştı; nispeten başarı da kazandı. Bunu neden anlatıyorum: Hacı Ali Yılmazbilen bana o günlerdeki bir olayı anlattı: Türkeş cezaevinden çıkmış, dağılmasından korktuğu kadrosunu ayakta tutmak, moral vermek için Türkiye’yi dolaşıyormuş. Hacı Ali ve partinin uzun yıllar maddi yükünü taşıyan rahmetli Hacı Hüseyin Güvercikli, Ege tarafında Türkeş beyin bir toplantı yapacağını duyunca, kalkıp oraya gitmişler. O sırada aynı bölgede Özal’ın partisi de bir toplantı yapıyormuş. Türkeş ikisini göründe “siz de Özal’ın toplantısına mı geldiniz” diye sıkıntı ile sormuş. Hacı Ali ve Hacı Hüseyin “hayır, biz sizi görmeğe geldik. Bizler değişmeyiz, sonuna kadar yanınızdayız” demişler ve Türkeş’i rahatlatmışlar. Harekete ihanet edenlerin ve etmeyenlerin tavrı budur.
Hacı Ali 80 sonrası partilere izin verilince teşkilâtı yeniden kurdu. Döneminde parti Kastamonu’nun en kuvvetli ilçesi olarak öne çıktı. Defalarca belediye başkanlığı kazanıldı. Bilindiği gibi Kastamonu’yu da yıllarca M.H.P. idare etti. İki seçim önce Tosya belediye başkanlığı kazanıldı: Fakat devşirme olan, temelden gelmeyen, inşaatçılık yaptığı için ilçeye faydalı olacağına inanıldığı biri M.H.P.’den başkan seçtirildi, fakat adam AK partiye geçerek karakterini gösterdi. Temelden gelmeyenlere görev vermenin yanlışlığı bir kere daha anlaşıldı ve bu seçimde Ülkü Ocaklarında yetişen bir kardeşimiz, VOLKAN KAVAKLIGİL Tosya belediye başkanı seçildi.
Hacı Ali Yılmazbilen ve Tosya ülkücüleri 80 hükümet darbesi ile ceza evlerine doldurulanlara, ailelerine yıllarca, bir ekip kurarak maddi yardımlar taşıdılar. Mahkemeler süresince hiçbir duruşmayı kaçırmadan Ankara’ya gidip geldiler. Bu çalışmaları bilen Türkeş, kendisine gelen bir emanetten sonra, Cezaevinden, eski yazı ile Hacı Ali’ye bir teşekkür mektubu yazmış. İşte o mektup ve orijinali:
14 Haziran 1982, Ankara
Pek muhterem ve sevgili kardeşim Ali Yılmazbilen Bey’e,
Göndermek lûtfunda bulunduğunuz, benim için değerli emaneti alarak ziyadesiyle memnun oldum. Teşekkürler ederim. Cenab-ı Hak da sizleri dâima memnun etsin. Allah rızası için devletimizi ve ümmet-i Muhammed’i korumak için komünizme karşı, tefrikaya karşı hep birlikte yaptığımız meşrû mücâdele yüzünden haksızlıklara ve mağdûriyete uğramış bulunuyoruz. Amma bizler, Allah yolundayız. Cenâb-ı Hak, bizimle beraberdir. Önemli olan budur. İslâm’ın mukaddes sancağını taşıdık. Son nefesimize kadar da İslâm için, Türklük için yaşayacağız. Allah şaşırtmasın. Hepimize iman selâmeti versin.
Komünistler, Moskoflar ve Türkiye’nin çeşitli düşmanları, yıllarca aleyhimizde yürüttükleri fesadlar, iftiralar, bugün iddianâme olarak, dâva olarak önümüze gelmiştir. İleri sürülen ithamların hepsi yalandır, düzmecedir. Asıl hedef, milliyetçiliği hançerlemektir. Fakat, muvaffak olmaları mümkün değildir. Çünkü Cenab-ı Mevlâ’nın himayesindeyiz. Her şey onun takdirine bağlıdır.
Tosya’lı ve Kastamonu’lu kardeşlerimiz olarak cümlenizden Allah râzı olsun. Gösterdiğiniz vefakârlık, inâyet ve sebat her türlü takdirin üstündedir. Hepinize tekrar tekrar teşekkür ederim.
Çok sevdiğim ve bağlı bulunduğum Efendi Hazretleri’ne mahsus selâm ve sevgilerimi, sağlık ve iyilik temennilerimi bildirmenizi rica ederim.
Mübarek Ramazan-ı Şerifinizi tebrik ederim. Cenab-ı Hak’dan cümleye hayırlar nasip etmesini dilerim.
Siz kardeşimi de sevgi ile kucaklar, gözlerinizden öperim.
Allah’a emanet ederim.
Alparslan Türkeş
Daha önce defalarca ifade ettim: Milliyetçiler sadece bu günü değil, Türklüğün on yıllık, yüz yıllık, bin yıllık geleceğini düşünüp ona göre davranmalıdırlar.
Şahsi meseleleriyle, menfaat hırsıyla, egosunu tatmin etmek için iki tarafa savrulmamalıdırlar. Biri 90 küsur, diğeri 80’e yakın yaşta, bu iki Türk milliyetçisinden ibret ve ders alacak mıyız acaba?