
Ahmet B.KARABACAK
Bir takım aykırılıkları anlayabilmek için bazı kişileri yakından takip etmek gerekiyor. Türkiye, bu aykırılıklar için bir laboratuvar gibidir…
Şu anda CHP milletvekili olan Mehmet Bekaroğlu siyasi hayatı ve konuşmalarıyla takip edilmesi gereken örnek bir kişidir. Onu önce siyasette sözde islamcı ideolojinin temsilciliğini yüklenen Erbakan’ın partisinde gördük. Darbe oldu, partiler kapatıldı. Yeni partiler kurulmağa başlayınca, kapağı atacak bir siyasi teşiklat bulamayınca, uzun bir süre CHP’nin genel başkanına göz diken sonra bakanlık teklif edilince AKP’ye geçen ve bakan olan, orada da tutunamayınca dışlanan bir siyasi ile, parti kurmağa kalktı. Beceremeyince, Kılıçdaroğlu’nun Babil kulesine çevirdiği solcu CHP’ye alındı ve şimdi milletvekili…
Bu yazının sebebi odur diyebiliriz…
Erdoğan’ın “Türkiye’de 36 ayrı etnik grup var. Türkler de onlardan biri” deyip, kürtçe televizyon kurdurduğu günlerde, Mehmet Bekaroğlu; “Türkiye’de Beş bin laz var. Onların da televizyona ihtiyacı var” diye sık sık beyanat veriyordu. Lazca televizyon kuruldu mu bilmiyorum.
Bekaroğlu bir beyanat verdi geçenlerde: “Devlet Bahçeli küçük siyasi politika yapıyor, onu anlayamıyorum.”
Hiç rahatsızlık duymadan zıt partilerde bulunmak büyük politika; Türkiye’yi 36 ayrı gruba bölmek büyük politika; iktidar olabilmek için 17% oy almış 80 milletvekili olan bir parti başkanına başbakanlık teklif etmek büyük politika; taban tabana zıt iki partiyi aynı hükumette birleştirip, Türkiye’yi idare etmek düşüncesi büyük politika olacak; Türkiye’nin ve Türk insanının son umudu olan, kökünü binlerce yıllık Türk tarihinden alan, bölünmeyi, parçalanmayı asla kabul etmeyen hareketin liderinin siyasi rüşveti kabul etmemesi küçük politika, öyle mi?
Devlet Bahçeli sıradan bir hareketin, gelip geçici bir siyasi hareketin lideri değildir. Bütün dünya Türklüğünün ve Türk milliyetçilerinin siyasi temsilcisidir. Türk milliyetçileri ne bölücülerle, ne de hırsızlarla beraberliği asla kabul etmezler. Sevgili dostum, kardeşim, rahmetli Necdet Sevinç bugün hayatta olsaydı bu tekliflere “Pınar suyu ile lağım suyu beraber olur mu” derdi. Milliyetçiler şunu biliyorlar ki şu son 10 küsur yıldır Türklüğü yok etmek, yok saymak için onların siyasi teşkilatı olan MHP hedef seçilmiştir. Onu bir takım menfaatler karşılığında dejenere etmek, milliyetçileri ve elbette milletimizi ümitsizliğe mahkûm etmek istemektedirler. Bekaroğlu elbette bu düşünce sistemini bilmez ve Bahçeli’nin davranışlarını kavrayamaz. Ama biz Bekaroğlu ve Türkiye’yi 36 etnik gruba bölmek isteyenleri gayet iyi anlıyoruz; onları çok yakında takip ediyoruz.
Son sözlerim Bahçeli ye: Muhterem kardeşim, ülküdaşım, sayın başkan: Konuşma ve davranışlarınızı Türk milliyetçileri titizlikle takip ediyor. Yanlış yapılır korkusu ile ürpererek ve korkarak olayları izliyor. Seni sadece ülküdaşların değil, işsiz gezen gençler, sahipiz bırakılmış işciler, emekliler, askerler, polisler, toprağın kara bahtlı çiftçileri, bürokratlar, bir müşteri gelsin diye kapıları gözleyen esnaf, namuslu tacir, hakimler, savcılar, avukatlar, öğretmenler, çocuğuna yedireceği çorbayı çoğaltmak için tenceresine biraz daha su döken analar-bacılar ve milleti meydana getiren bütün Türk halkı endişe ve ümitle son kararını bekliyorlar…
Verdiğiniz son beyanat tabir yerinde ise yüreğimize su serpti. Hiç bir siyasi rüşvet, hiç bir tehdit, hiç bir karalama, şantajın sizin davranışlarınızı değiştirmeyeceğine inanıyorum. Türkiye bir geçiş döneminde. Binlerce yıllık mazimizin getirdiği yük omuzlarında. Zor bir yerdesin. Ama Türk milliyetçileri zorluğu sever, saflar daha sıklaşır. İnanıyorum, önümüzdeki 5-10 yılda Türk düşmanları parça parça olacak, istikbalin bizi tebessümle beklediğini görüyorum… Başarılar sayın lider…