Ali ALPARSLAN
İşte bizler de yanlış üstüne yanlış yapan partimizin kararlarına uymayacağız! Bu kadar yoğun ülke meseleleri karşısında parti içi meseleler de bizi ilgilendirmiyor! Kim Genel Başkan olursa olsun! Biz Fahreddin Paşa gibi Milli Mücadele önderi olabilecek Mustafa Kemal arıyoruz! Her ülkücü Atatürk olmaya lâyıktır! Arif Niyat ne diyor; “Küçük görme hor görme delikanlım kendini.”
MHP’nin ölümsüz lideri ve bir neslin babası Alparslan Türkeş siyaset hayatının ilk günlerinden itibaren “Başkanlık Sistemi” adı altında içi doldurulmamış bir sistemi sürekli olarak telâffuz etmiştir. O günleri yaşayan bizler açılımı ile ilgili bilgilerden yoksun olmuşuzdur. Dolayısiyle Türkeş bu görüşleri siyaseten mi yoksa düşünerek mi söylediği hakkında sağlam bilgilere sahip değiliz. Esasında “Dokuz Işık”adlı görüşler içinde mesela “Tarım Kentleri” gibi tartışılmamış görüşler de bulunmaktadır. Rahmetli Ecevit o dönemde “Cazibe Kentleri” demişti de Demirel, “Göç, göç başlıyor” diye bu söylemleri tek kelime ile bitirmiştir. Dokuz Işık umdeleri Milliyetçilik, Ülkücülük, Ahlakçılık, İlimcilik, Toplumculuk, Köycülük, Hürriyetçilik ve Şahsiyetçilik, Gelişmecilik ve Halkçılık, Endüstricilik ve Teknikçilik gibi görüşler altında başlıklandırılmıştı. Bu umdeler bir dereceye kadar Atatürk CHP’sinin altı umdesini andırıyordu. Dolayısiyle öyle anlatıldığı gibi Türkeş Bey’e izafe edilen ve siyaseten söylenen “Başkanlık Sistemi” gibi görüşleri MHP’nin ana görüşleri sanmak bir aldatmacadan öteye gidemez.
Bugünkü Amerika’da olduğu gibi ülkenin eyaletlere bölünmüş şeklini temel alan ve bir nev’i fedaralizmi andıran görüşler herşeyden evvel MHP’nin varoluş sebebi olan Milliyetçilik’e aykırıdır. Bir kere bugün ülkenin en çok tartışılan mevzusu haline gelen sistemin ne olacağı, hattâ ne olduğu da belli değildir. Bu görüşlere uluslararası anlam vermek katiyyetle mümkün değildir. Amerikan tipi mi, Fransız mı, Rus mu? Bunlar Cumhurbaşkanı’nın kafasında saklıdır! Başbakan güya Osmanlı mütehassısıdır ama Osmanlı’ya federal devlet bile diyemezsiniz! Meselâ Osmanlı da “Eyalet Sistemi” yok aksine “Vilâyet Sistemi” vardır; Haleb Vilâyeti, Şam Vilâyeti, Ankara Vilâyeti gibi! Tarih boyunca gördüğümüz Türk devlet organizeleri herm “Ulus” hem de “Üniter” devlettir. Emir Timur devlet bünyesinde iki divan teşkil etmiş Türk ve Tacik! Selçuklu ve Osmanlı da böyle bir şey de yoktur! Dolayısiyle “Başkanlık Sistemi” nin dayanacağı siyasi yapıyı bilmeden düzgün tahlil yapmak mümkün değildir!
Ülkemiz idaresinin muhalefeti baştan beri AKP’nin “Başkanlık” söylemlerinin karşısında durdu! Şükür ki Sayın Bahçeli de böyle bir hatâ yapmadı! Ortadaki siyasi tabloyu temel alsak bile insanlarımızn %50’si böyle maceralar istemiyor! Kaldı ki bu hususta AKP’ninn aldığı oylar da blok oy değildir! Bu sebeble yeni aldatmacalar ve kandırmacalarla değişik tuzaklar kuruluyor! Sanki Anayasa’nın dibacesi (dört madde) ile oynanmaması ve bazı islâhat karşılığında en azından referandum sayısı için Sayın Bahçeli’nin gönlü edilmişe benzeyen bir durum var ortada! Tabii ki bunun karşılığında yargı yolu ile MHP muhalefetinin susturulması garantisi istenmiştir! Böyle bir garanti verilmiş midir? Bahçeli’nin “Bin imza da toplasalar da Kurultay’a gitmem.” restine bakılırsa böyle bir garanti sözkonusudur! Üstelik Bahçeli “MHP’yi tasfiye etmek istiyorlar” gibi bir rüya görmüş ki, esas tasfiye AKP’nin arkasına takılmaktır! Daha evvvel benzer durumlardan ötürü ülkücü seçmen Bahçeli’yi çok ağır biçimde cezalandırmıştır:
Tayyib Bey “Parlementer Başkanlık”dan bahsediyor ki bunu anlamak hiç mümkün değildir! Çok tenkit ettikleri 1924 Anayasası’nda Mustafa Kemal tek adamdı ve yanında vilâyetlerden seçimiş milletvekilleri bulunuyordu! Sonra bu sistemede bir takım muvazaalı siyasi partilerin kurulmasını kolaylaştırdılar ki o da yürümedi ve Atatürk ölünceye kadar demokratik bir “Başkan-Reis” olarak kaldı! Acaba Tayyib Bey Enver Paşa falan derken Mustafa Kemal’e mi özeniyor! Fakat unutulmamalıdır ki ne Enver Paşa ne de Atatürk bu ülke de otuz bilmem kaç etnik unsur olduğunu söylemedi ve kabul etmedi.
Durum açık seçik önümüzde duruyor; nasıl referandum ile Cumhurbaşkanı olunduysa aynı yollarla o heyula “Başkanlık” getirilecek ve adı da millet istedi, ona itimadınız yok mu olacak! Kör müyüz yani! Kendinizi akıllı başkalarını ahmak mı sanıyorsunuz! Demokrasilerde devlet başkanlarının halk tarafından seçilmesi ancak çok şuurlu ve ileri cemiyet yapısına sahip olan ülkelerde uygulanabilir! Bizim gibi aydınları dahi, düşünme yeteneğinden yoksun, İslâm yapısı ile kaderciliğin ön plana çıkarıldığı ülkelerde sağlam sonuçlar alınmaz! O sebeble Müslüman ülkelerde demokrasi uygulama alanı bulamıyor! Böyle bir ayrıcalığı sadece Atatürk Cumhuriyeti ile Türkiye yakalalamıştır ki onu da ortadan kaldırmak ve “Krallık” a çevirmek istiyorlar! Ne yazık ki bu işi de herşeyde olduğu gibi milliyetçi insanların rızası ile yapmak istiyorlar! Aynen Öcalan’ın getirilmesi ve idam edilmemesinde de yine ülkücü onayı alınmıştır.
Son elli yılda ülkemizin en enerjik ve şuurlu kitlesinin “Ülkücüler” olduğu dış basında bile konu edilmiştir! Seçim programlarında açık olarak birçok ülkücü olmayan şahıs ülkede MHP’nin en az %35 potansiyeli olduğunu söylemiştir. Üstelik Türkiye’de ülkücülerin kolayca etkileyebileceği %85’lik bir milliyetçi kitle olduğunu herkes kabul ediyor! Öyle horlanan, kendi partisinde itilip kakılan , kendileri boş ve kimsesiz olarak düşünmemelidir! Ülkücüler Yüce Türk Milleti’nin ta kendisi, umudu, ırkı, soyu, dini ve kültürüdür! “Ravzai Mutahhara”da Hicaz Komutanı Fahreddin Paşa (Türkden) Devlet-i Aliyye’nin, İngilizler’in Mondros kararına uymayacağını çünkü “Hilâfet Merkezi”nin işgal altında olduğunu savunmuştu. Sonunda “Ya Resullah gitmek, huzurundan ayrılmak istemiyorum ama zorla götürüyorlar.” diyen o Paşa gönüllü Peygamber hizmetkârlığını bırakmak zorunda kalmıştı!
İşte bizler de yanlış üstüne yanlış yapan partimizin kararlarına uymayacağız! Bu kadar yoğun ülke meseleleri karşısında parti içi meseleler de bizi ilgilendirmiyor! Kim Genel Başkan olursa olsun! Biz Fahreddin Paşa gibi Milli Mücadele önderi olabilecek Mustafa Kemal arıyoruz! Her ülkücü Atatürk olmaya lâyıktır! Arif Nihat ne diyor; “Küçük görme hor görme delikanlım kendini.”
Muhabbetle