Hamzaalparslan.80@gmail.com
SMS:0542.311.1564
Belli ki ülkücüler ve ülkücülük bir darboğazdan geçiyor; şimdi herkesin ellerini başı arasına koyup derin derin düşünmesi gerekiyor! Ya bu hiper saldırılardan kendimizi koruyarak başarılı çıkacağız veya “başka bahar” diye teselli cihetine gideceğiz! Bekleyip göreceğiz! Şu husus açık seçik ortadadır; bu günlerde ülkücülük her zamankinden daha fazla gereklidir! Yani şimdi ülkücülük zamanıdır!
Ülkücülük derin bir imtihandan geçiyor! Askıya alınan tüzük kurultayında muhalefet olarak adlandırılan ekibin en kuvvetli olanının Meral Akşener olduğu ortaya çıkmıştır! Sayı telâffuz etmeyi çok anlamlı bulmuyoruz ama Akşenerci delegenin Bahçeli’den fazla olduğu ve oyunların bu cepheyi daha da güçlendireceği gün gibi âşikardır. Ümid Özdağ’ın daha kuvvetli olacağı sanılıyordu; Koray’ın ise malüm şaibeden ötürü hiç şansı yok! Sinan Oğan büyük bir performans sergilemiştir; şahsen bu sonucu beklemiyorduk! Çünkü Sinan’ın parasın olmadığını çok iyi biliyoruz! Bugüne kadar söylemleri ile genel başkanlık değil ülkücülüğü öne çıkarmıştır! Tek başına güreşeceğini ifâde ediyor ama doğru mu olur yanlış mı bilemiyoruz! Esasında Bahçeli’nin olmadığı bir MHP’de demokrasinin öne çıkacağını görmemezlikten geliyoruz! Akşener’in devlet tecrübesi vardır; o sebeble karşı oyunlara pabuç bırakacağını sanmayız! Daha doğru bir ifade ile memnuniyetsizliğin ortaya çıktığı bir durumda işi bırakmayacak kadar kişiliksiz değildir!
Kamu oyu yoklamaları Akşener’in başında olduğu MHP’yi en az %25 olarak değerlendiriyor! Bahçeli’nin olmadığı bir MHP ise hemen hemen bu rakamlara yakındır! Zaten MHP kamuoyu da “Bahçeli gitsin de kim gelirse gelsin” diyor! Fakat her nedense Sayın Bahçeli bu gerçekle yüzleşmek istemiyor! Hatta son iki seçimdeki hezimeti de görmemezlikten geliyor! Halbuki Genel Merkez hazan mevsimi yaşıyor, hergün istifalar var! Ne yazık ki bunlardan ders almak istemiyor! Bu kadar inatlığı ne anlamak ne de çözmek mümkün değildir! Şahsen iktidarın emrinde olduğunu kabul etmek zordur! O zaman kendimizi ve ülkücülüğü izah edemeyiz! Koalisyon yapmam da yapmam diyordu, şimdi de MHP’yi bırakmam da bırakmam diyor! Bu açıklamaları nasıl anlamlandıracağız! Kime ne diyeceğiz? Kendimizi nasıl savunacağız?
Doğrusu daha iyi ülkücü olduğunu iddia edenler Akşener dönemini bir başlangıç olarak görebilirler! Yapılacak teşkilât çalışmaları bu hareketi bir ay gibi zamanda adam akıllı rayına oturtur. Aklı selim, muhalefet liderlerinin tıpkı başta olduğu gibi birlikte hareket etmesini gerektiriyor! Yaşı genç olan arkadaşlar gibi için işin sonu gelmemiştir. Özellikle Sinan ve Özdağ’ın çocuk yaşlardan beri herşeyin üstünde tuttukları ülkücülüğün gereğini yapmalıdırlar. Elbette Akşener Musavvat ve Çirkinler gibi meselelerde çok büyük hatâ yapmaktadır! Oğan’ın açıklamalarına göre tüzük kurultayında aşılamayan handikap budur! Eğer Akşener diretmeseymiş hiçbir şekilde divan teşekkülünde iki başlılık ortaya çıkmayacakmış! Bunun da üstüne Akşener malüm Hataylı’yı çağrı heyetine alınca hepimiz nezdinde durum ortaya çıkmıştır! Çirkin evvelki gün akşam lisesinden torpille lise diploması almış; bu eğitimle mi hakem görevi yapacak? Öyle ise “Yandı gülüm keten helva! İçmiş içmiş de gecenin saat 02.30’unda bir ağabeyimize “Köpek” diye mesaj atmış! Adamın kıratına bakın! Hakem olacak ha! Güldürmeyin insanı! Ortaokul terk bir adam!
Maalesef Akşener arkasına güvenerek çok mağrur hareket ediyor! Bu iş böyle olşmaz! Çevresi ve hareket ettiği insanlar, Bahçeli’nin ve Türkeş zamanının hurdalığına dönüşmek üzeredir! Bunlarda keramet olsaydı ilk vatanlarında varlık gösterirlerdi! 1968’de tutuklu kalan insanların Meral’a ne faydası var! Kaç tane ocak başkanı yanındaymış! Şemsek ve Çetinkaya bu hareketi nasıl toparlayabilir, bu mümkün mü? Böyle bir durumda gerçek ülkücü Akşener’den ürktüğü için yanına gitmiyor! Çünkü bir daha yanılmak ihtimali vardır! MHP’nin gerçek nüvesi şimdi yaşları 70’e dayanan insanlardır! Bunlar çirkin siyasete hiç girmedi! Daima dışarıda kalmayı ve adam gibi ülkücülük yapmaya dervam ettiler. Bu gurubun başında “Âlimler”, yani hocalar geliyor! Akşener hareketinin ciddiyetine inanmıyorlar! Birçok ülkücü “Yağmurdan kaçarken doluya tutulmak” endişesi içerisindedir! Akşener’in kurmayları siyaseten bu şekilde davranılması lâzım geldiğini savunuyorlar ama, etrafındaki beslemelere, ekip gözü ile bakan Akşener yarın seçilirse onlara “Minnet borcu” olduğunu söylemeyeceğini kime kabul ettirebiliriz! Akşener ülkücülüğü ve ülkücüleri tanımıyor; onun öğrencilik zamanı çok gerilerde kalmıştır!
Belli ki ülkücüler ve ülkücülük bir darboğazdan geçiyor; şimdi herkesin ellerini başı arasına koyup derin derin düşünmesi gerekiyor! Ya bu hiper saldırılardan kendimizi koruyarak başarılı çıkacağız veya “başka bahar” diye teselli cihetine gideceğiz! Bekleyip göreceğiz! Şu husus açık seçik ortadadır; bu günlerde ülkücülük her zamankinden daha fazla gereklidir! Yani şimdi ülkücülük zamanıdır!
Hoşçakalın.