
H. İlyas KILIÇARSLAN
Türkeş, geçtiğimiz ay içinde, Toros, dağlarının içinde asırlarca unutulmuş, Sorkun Türkmenlerini, Dere Köyü Türkmenlerini ziyaret etti. Beş aydan bu yana durmadan · davetiyeler alan Türkeş, Ocak ayının ortasında, karakış bastığı bir günde 14 Ocak 1968 pazar günü, önceden söz verdiği için Toros dağlarına çıktı.
TÜRKEŞ ANLATIYOR :
«Meteorolojiden sorduk, yolların iyi olduğu söylendi. Yola çıktık, kış bastırdı. Konya’yı geçtik, Bozkır’ a doğru (130 Kim) ilerledik. Yollar hiç imkan vermiyordu. Kışın ve karın şiddetinden arabamız şarampole yuvarlandı. İndik, arabayı zorla kendi gücümüzle çıkardık, zincir taktık, yola devam edebildik. Bozkır’a geldik, başka bir vasıta ile Sorkun’a çıkmaya karar verdik. Dağlar ve yollar karla kaplı idi. Bineceğimiz jeep’i çıkaramayız düşüncesiyle yaya gitmeyi de düşündük. Saat gece 24’ü geçmişti. Aslen Sorkun’lu, mahir bir şoför olan Halil İbrahim sağ olsun bizi Sorkun’a korkmadan, yılmadan çıkardı. Hayatımız her an tehlikede idi. Allah’a şükür sizlere sağ-sağlim kavuşabildik.»
TÜRKEŞ SORKUN’DA
Sorkunlular karakış şiddetli olmasına rağmen çok beklediler. Biliyorlardı, sanki gök yere inmişti. Yazın dahi dünya ile tamamen ilişiği kesilen yolu yok Toros dağlarının içerisinde bir köyleri vardı. Herkes gelemezdi buralara. Ama bu misafirleri Türkeş’ti, gelecekti. O bir liderdi, ve böyle liderler dünyada pek nadir olurdu. Bunu biliyorlar, ümitlerini kırmıyorlardı. Bu düşünceler içinde Sorkun uykuya daldı.
Gece saat 1:30… Kapıda sesler vardı. Davudi ve sert bir ses «Ali » diye seslendi. Ali’nin gözleri açıldı, kapıya koştu. Şaşırmıştı. Acaba rüya mı yoksa karakışta Toros dağlarının gürültüsü mü idi? Kapıyı açtı, içeriye iriyarı, yüzünde 5000 senenin çizgilerini taşıyan, yürüyüşüyle Toros dağlarını karıyla, kışıyla titreten bir zat girdi içeriye. Bu Alparslan Türkeş’ti.
Şaşkın bir durumda bakan Ali Sayar’a : «Bütün zorluklarla mücadele ettik ve muvaffak olduk, geldik.» dedi.
Gece saat 2 ye doğru 2500 nüfuslu Türkmenlerin çığlıkları ayyuka yükseliyordu. 900 yıl içinde sanki ilk çığlıkları idi bu. Meme çocuklarından en ihtiyarlarına kadar halk ağlaşıyordu. Gözler yaş döküyor, dudaklar tebessüm ediyordu. Ne oluyordu? 200 bin kişilik Bizans ordularını yere seren, Türkmenleri Türkelinden getirip bu yerlere yerleştiren, tarihin şanlı Alparslan mezarından kıyam mı etmişti? Çünkü; adı insanlara milli duygular aşılayan, dehası ve her şeyiyle tarihin Alparslan’ına benzeyen insandı bu.
Uykulu, gözleri yaşlı Türkmen köylüleri kulaktan kulağa şu fısıltıyı Torosların figanına katıyorlardı : «II. Alparslan •. Türkeş .. Başbuğ .. » 900. yıl sonra Türkmenleri, Alparslan Türkeş, Türkiye’nin en modern yolları kapalı iken, arıyordu. Çünkü o gün geleceğine söz vermişti. Bundan sonra da gene geleceğine söz veriyordu.
SORKUNLULAR TEKBİR GETİREREK TEZAHÜRAT YAPTILAR
15 Ocak Pazartesi günü. Türkeş’i Türkmenlerirt ileri gelenleri Hacı-Hoca efendinin eşliğinde tekbir sesleri ve silah atışları ile köy meydanında karşıladılar. Ellerinde dövizleri vardı. Türkeş : “Hazret-i Muhammedin temel ahlak prensipleri ve Hz. Ömer adaleti Türkiye’yi kurtarır” dedi.
Alparslan Türkeş, köylüyle sohbet etti. Türk milliyetçiliğinden bahsetti, iktisadi görüşlerini açıkladı. Halk ayakta dimdik Türkeş’in konuşmasını saygıyla dinliyordu. Ellerindeki dövizlerinde : «Sayın Alparslan Türkeş, Toroslardaki Türkmen Köyüne hoş geldiniz. Sayın Alparslan Türkeş, Komünizmin ve masonluğun tek korktuğu sizsiniz, başarınızı görmek ne büyük şeref. Milliyetçi lider sayın Alparslan Türkeş, Türklüğün II. Alparslan’ı ve fatihi olduğunuzu tarih yazacak. Tanrı Dağı kadar Türk, Hira Dağı kadar Müslümanımız. Tanrı Türkü Korusun.» sözleri yazılı idi. Türkeş’in beraberinde bulunan iki milliyetçi mücahit; Lütfü Önsoy (Genel idare Kurulu Üyesi) Av. T. Fikret Kılıçkaya (Konya il Bşk.) birer konuşma yaparak halkı aydınlattılar.
15 Ocak Pazartesi akşamı Türkeş silahı omuza vurup. Toros dağlarında avlanmağa çıktı. Akşam karanlığında Toroslardaki son Türkmen Köyü Karacahisar’ı ziyaret etti. Yaya olarak geçen bu köy yürüyüşü bir saat sürdü. Her yan karla kaplı idi. Türkeş önde çığır açıyor, yanında bulunan arkadaşları ve Sorkun ileri gelenleri onu takip ediyorlardı. Yatsı vakti, gene yaya olarak dönüldü. Kar fırtınası ve Toroslardaki şiddetli soğuğu öldürücü idi.
16 ocak sabahı saat 10.30’da Sorkunlular Türkeş’i uğurladılar. Dereköylüler, Sorkun’dan dönen Türkeş’i milli kıyafet çalgılarla ve oyun ekipleriyle karşıladılar. Ellerinde dövizler vardı. Dereköyü’nde halka hitaben Türkeş, konuşmasından sonra halk ile vedalaşarak ayrıldı ve arkadaşları ile Ankara’ya döndü.
Not: Yukarıda adı geçen Ali Sayal bölgesinin sevdiği, Milliyetçi bir mücahit olup, Türkeş’in evinde misafir kaldığı hane sahibidir. Hacı-Koca efendi ise aslen Buharalı olan bu yerlerin kurucusu, Türk Âlimi Mustafa Efendinin 10. soy torunudur. Sorkun’un şahsiyetli kişisidir.
Milli Hareket Dergisi, 17 Şubat 1968