
Demokrasi Sandıkta Hesap
Sormaktır
Şükrü Alnıaçık
Türk Milleti soruyor…
“Mermiyle kucaklaşanlar neden hapiste, teröristle kucaklaşanlar neden mecliste?”
Tarih 21 Mart 2011…
Yer Şırnak’ın Silopi ilçesi…
BDP’li Sabahat Tuncel, bir baş komiseri tokatlıyor…
Sabahat Tuncel, partisince düzenlenen yürüyüşe müdahale edilmesi üzerine polise sert tepki gösteriyor. Şırnak’ın Silopi İlçesi’nde BDP’nin düzenlediği Nevruz etkinliğinin ardından izinsiz yürüyüş yapan gruba polis müdahalede bulunuyor. Müdahale sonrası bir baş komiserle tartışan BDP İstanbul Milletvekili Sabahat Tuncel, sinirlenerek görevli baş komiseri tokatlıyor.
Aynı gün Batman’dayız…
BDP’li Milletvekili Bengi Yıldız, yol kesip polise taş Atıyor.
BDP Batman Milletvekili Bengi Yıldız’ın 21 Mart 2011 günü Batman ‘daki Nevruz gösterileri sırasında yol kesip arabaları durduruyor. Polise taş atıyor. Elindeki taşla görüntülenen BDP Batman Milletvekili Bengi Yıldız, taşı polise atmak için eline aldığını itiraf ediyor ve gelecek sefer “taşı atarım” diyor.
Ve aynı gün Van…
BDP’li vekil Özdal Üçer, polisle tartışıp şapkasını alıyor.
Van’da BDP İl Teşkilatı tarafından düzenlenen 21 Mart 2011 Nevruz kutlamalarına katılan BDP Van Milletvekili Özdal Üçer, kontrol noktasında tartıştığı bir polis memurunun başından şapkasını çekip alıyor. Olay, kamera görüntülerine de yansıyor.
BDP’liler, TBMM’de milletvekili olmayı, Türk siyasetine inandıkları, Erbil yerine Ankara’ya bağlandıkları için değil, halkı provoke ederek taban genişletmek için tercih etmişlerdir. TBMM üyeliğinin bir Terörist için taşıdığı en önemli değer, “dokunulmazlık“tır. Cahil halkın gözünde bu adamlar, adeta 1930 Menemen’indeki Derviş Mehmet, yani “ölümsüz mehdiler“dir. Çünkü onlara devletin kurşunu geçmemektedir.
Basın açıklamaları, Terörist cenazelerinde boy göstermeler ve son bayram kucaklaşmaları, BDP’lilerin Türk adaletinin pençesine düşmeyeceklerinden emin ve rahat olduklarını göstermiştir. Bu azgınlık, Apo’nun hükümetin pasif tutumuna binaen elde ettiği müzakere kabiliyetinin örgüt üzerindeki psikolojik yansımasıdır. AKP Hükümeti, BDP’lilerin “TC bize bir şey yapamaz; çünkü Apo Kandil’e söyler, onların analarını ağlatır” düşüncesini haklı çıkarmıştır.
Öcalan, “dokunulmaz” olan, kendi askeri faaliyetleri sonucunda güzel maaş alarak, lüks içinde yaşayan militanları varken; esas güç kaynağına, Kandil’deki evlatlarına kıymak istememiştir.
Geçen Kurban Bayramında Şemdinli’de yaşanan BDP’lilerin teröristlerle kucaklaşması olayı, “PKK’nın meclisteki dokunulmaz kanadı“nı tehlikeye sokunca Öcalan harekete geçerek ekibini takibattan kurtarmıştır. İmralı sürecinin gözden kaçan taraflarından biri de teröristlerle bayramlaşma olayının hasıraltı edilmesidir.
Bu olay bile tek başına, 330 üyeli AKP grubunun Türk milletinin iradesini temsil konusunda ne kadar zayıf olduğunun açık bir delilidir.
Şimdi Milletimiz, maaşları halkın vergileriyle ödenen Milletvekillerinin teröristlerle kucaklaştığı bir ülkede askerlerin ve polislerin 30 yıldır “neden terörist mermisiyle kucaklaştığını” soruyor.
Üstelik sonunda, “kurşuna doğru koşarken neden çivili ayakkabı giydin” diye takibata uğrama ihtimali varken… 35 yıldır askerin ve polisin neden şehit düştüğünü, “anaların neden ağladığını” sorguluyor.
Bu sorunun ilk yerel seçimlerde “sandığa yansımasını” bekliyoruz. Demokrasinin en güzel tarafı yönü, halkın sakin bir şekilde bu soruların cevabını sandıkta aramasıdır.