GURUR VE KİBİR ÜSTÜNE
Kenan EROĞLU
Çevremizde de vardır. Görür gözlemleriz. Fikir hareketlerinde de bolca bulunur. O fikre aşırı şekilde bağlanan, inanan, hayatına orada anlam bulan bu insanlar, dışarıdan bakıldığında davranış ve dış ilişkilerinde çok mütevazı görünürler.
Bulunduğu gurubun içinde oldukça yükselen, ön saflara geçenler aşırı mütevazı görünür, ağır ağır, tane tane konuşurlar, derin bilgilerini ve edindikleri yerin hakkını verircesine dört dörtlük biri olarak görülürler.
Sonra bunlar geldikleri yerler itibariyle, vazgeçilmez olduklarını düşünür, kendilerini çok beğenirler. “fazla tevazu kibirdendir” atasözü bunlar için söylenmiştir. Aslında o çok gururlu ve kibirlidir, içinde bulunduğu bu durum ve geldiği makam o insana müthiş bir “gurur ve kibir” vermiştir. Göstermek istemezler ama siz fark edersiniz büyük gurur ve kibir sahibidirler.
Aslında, gurur ve kibirlerini yumuşak huylu, alçakgönüllü, herkese yardıma hazır ve tevazu göstererek gizlerler. İnsanlarla konuşurken sanki onlara kuş bakışı bakıyormuş gibi ağızlarını eğerek bükerek, çok şey biliyormuş da söylemek istemiyormuş gibi davranırlar.
Bu kişilerin gerçek yüzleri ancak tenkit edildikleri zaman ortaya çıkar. Her hangi bir vesile ile onun eksiğini söylediğiniz, yanlışlar yaptığını, hatalara sebep olduğunu söylediğinizde derhal suratları asılır, tepkilerini orta yere seriverirler. Aklınıza gelmeyecek ve ondan hiçbir zaman beklemediğiniz cevaplar alırsınız.
Aslında o, bulunduğu yer itibariyle kendini hata yapmaz, yanlışa düşmez olarak görür. Size verdiği cevaplar ve getirdiği misaller konusunda ummadığınız, ondan çıkması mümkün görünmeyen ifadeler görürsünüz, daha önceki zamanlarda başkalarının hatalarından dolayı eleştirdiği kişi ve konuların tamamını şimdi kendisini eleştiren kişiye karşı kullanır ve sıralarlar. Aynı metotlarla eleştirirler, duyduklarınıza inanamaz, bakarsınız ve çok şaşırır, hayal kırıklığına uğrarsınız.
Karşısında olan ve onun eksik ya da yanlışını bulan, eleştiren kişilerin eleştirileri o kişiyi o kadar rahatsız eder ki elinden oyuncağı alınan çocuk gibi davranır, ne söz sarf edeceğini bilemezler.
Daha önceki iddialarının tamamı bu şekilde boşa çıkmış olur, ahlak, fazilet, dürüstlük, mertlik, tevazu, eğitim, bulundukları makam tamamı ile önemini kaybeder. O daha önce eleştirdiği gurup ve insanlar gibi davranmaya başlar.
Bu kendince çok yüksek idealleri taşıdıkları inancında olan insanlar, kendileri gibi düşünmeyen ve kendilerini tenkid edenlere karşı çok şiddetli tahammülsüzlükler de gösterirler.
Bir insan herhangi bir makama gelebilir, bir yayın organında köşe yazıları yazabilir, pek çok kitap da yazabilir. Bir fikre bağlanabilir, herhangi bir tarikata ve dini cemaate de girebilir bunlar insan hayatında olması gereken normal şeylerdir. Önemli olan akl-ı selim’i kaybetmemektir. Tevazu sahibiymiş gibi görünmek yerine, mütevazı olmak gerekir. İnsanlar yükseldikçe alçalmalı alçak gönüllü olmalı. Yükselir ve bir makam mevki elde ederken gurur ve kibri de yükselmemeli.
Her makamın, her mevkiin, her fikir hareketinin, her tarikatın, her dini cemaatin bir takım kuralları vardır ve olabilir. Fakat hiç bir kural ve kaide sizi dürüst davranmaktan alıkoymamalıdır. Hiçbir tarikat kural ve kaidesi sizin ahlak ve faziletten ayrılmanızı emretmez, her şeyin üzerinde yüce dinimizin kuralları vardır. Ne olursak olalım, hangi makamda bulunursak bulunalım bu gerçeğe göre hareket etmeliyiz. Dün kötü dediğimize bu gün iyi derken ve dün iyi dediğimize kötü derken de çok kuvvetli gerekçelerin olması gerekir. Ama hiçbir gerekçe sizin yüce dinimizin kurallarını çiğnemeye değmemelidir.
Hele de siyasi mülahazalarla, herhangi birisi hakkında konuşurken tevazu içinde olmalıyız. Bulunduğumuz fikir hareketi veya gurubun bize gurur ve kibir vermesine asla izin vermemeliyiz. Tevazu her zaman tevazudur.
15 Temmuz darbe girişiminde bulunan “Fetö” terör örgütünün önde gelen ağabeylerini bu açıdan değerlendirmemiz mümkündür. İlber Ortaylı hocanın dediği gibi: “karizmaları ve kerametleri kendilerinden menkul, herkes onlardan aşağı ve herkes onlara tabi olmak zorunda. Kapalı gurupların en büyük çelişkisi, kendilerini beğenirken etraftakilerin nefretlerinin başladığını görememeleridir” (24/07/2016 Hürriyet). Esasında bu düşünceleri taşıyan insanların varacakları bir yer yoktur. Bir yere kadar başarılı olsalar da en nihayetinde bu insanların gerçek yüzleri er geç anlaşılır.