
Halim Kaya
Doç. Dr. Murat Şahin’i Ankara’da Genç Akademisyenler Başkanlığını yaptığı yıllarda faaliyetleri dolayısıyla tanımış uzaktan da olsa takibe almıştım. Üniversiteyi OMÜ’de okumasına rağmen o yıllardan pek hatırlamadığım Doç. Dr. Murat Şahin ile fiili olarak ilk karşılaşmamız Samsun Türk Ocağı yönetimine girdiği zaman olmuştur. Daha sonra Samsun Ülkü Ocakları İl Başkanlığı yönetiminde yer alması dolayısıyla ayrılsa da tanışıklığımız ve birbirimize olan sevgi ve saygımız devam etti. Çünkü biz aynı teşkilatın mensubuyduk.
Asıl yakın diyalog ve temasımız kendisinin daha önceki başkanı MHP’den aday olamayıp başka partiye geçen ve seçilen bir beleye başkanının başkan olduğu bir belediyeden şube müdürlüğü almak için kapattığı ve uzun seneler kapalı kalan, benim de bir dönem başkanlığını yaptığım Türkiye Kamu Çalışanları Vakfı (TÜRKAV) Samsun Şube başkanlığına Kurucu başkan olarak atanması ile oldu. Yeni vakıf başkanı Doç. Dr. Murat Şahin arayıp seni yeniden kuracağımız Türkiye Kamu Çalışanları Vakfı (TÜRKAV) Samsun Şube yönetiminde görmek istiyorum deniyle oldu. Ben daha önce başkanlık yapmış bir olarak yönetimde yer almamın uygun olmayacağını ancak kendisine her zaman destek olabileceğimi söylemem rağmen ısrarla yanında olmamızı istemesi dolayısıyla yönetime girdik ve o gün bu gün birlikte çalışmaktayız. Ancak yükün çoğunu, büyüğünü kendisi taşımakta ve sık sık faaliyet yaparak Türkav’ın silinmiş, kaybolmuş olan imajını tekrar ortaya çıkarmaya ve yenilemeye çalışmaktadır. Başarılı da olmaktadır.
Türkiye Kamu Çalışanları Vakfı (TÜRKAV) Samsun Şubesi Samsunda üç kere kuruldu. Birinci Kuruluşu 1989 yılında bütün Türkiye’de olduğu gibi Milliyetçi Kamu Çalışanlarını derleyip toplamak üzere Ali Işıkların Genel Başkanlığında kurulduğu zaman Öğretmen Mahmut Eraslan il başkanlını olarak görevlendirilmişti. Sendikalaşma üzerine kapanan vakıf ikinci kere 2002’de Öğretmen Erdem Ünal başkanlığında kuruldu. Bu dönemde sırasıyla Halim Kaya, Muharrem Yıldırım vakıf başkanı oldular. Ancak Muharrem Yıldırımdan sonra başkan olan kişi vakfın kapısına kilit vurup, çalıştığı belediyede şube müdürlüğünü tercih etti. Vakıf 2024 yılının son aylarına kadar kapalı kaldı ve nihayet üçüncü kere açılmak üzere Doç. Dr. Murat Şahin görevlendirildi. Daha önce vaktı açmak isteyenler oldu ancak Türkav Genel Merkezi tarafından bu isteklilerin açmasına müsaade edilmedi.
Doç. Dr. Murat Şahin’in “Gençlik Eğilimler, Sorunlar, Beklentiler” adlı kitabından Vakıf Başkanımız olarak OMÜ İnsan Ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Sosyoloji Bölümü, Uygulamalı Sosyoloji Abd.’daki odasında ziyaretimde haberdar oldum. Bana kendi yayınlarından birkaç tanesi ile birlikte “Gençlik Eğilimler, Sorunlar, Beklentiler” adlı kitabını da nezaket gösterip takdim etti. Gençlik geleceğimiz ve en önemli meselemiz olması dolayısıyla ve kitabın da Gençliğin eğilimlerini, Gençliğin sorunlarını ve Gençliğin beklentilerini ele alan ve çözüm önerileri sunan bir konusu olması dolayısıyla sırada bekleyen kitapları öteleyerek ilk önce okunmaya karar verdim.
Doç. Dr. Murat Şahin’in “Gençlik Eğilimler, Sorunlar, Beklentiler” adlı kitabı Türk Akademisi Siyasi ve Sosyal Stratejik Araştırmalar vakfı (TASAV) tarafından 1 Baskısı Ekim 2022 tarihinde beş yüz adet yapılmış olup 116 sayfadan ibaret bir alan araştırma kitabı olarak basılmıştır. Kitap “İçindekiler”, “Sunuş”, “Giriş”ten sonra “1.Bölüm: Kavramsal Çerçeve”, “2.Bölüm: Yöntem”, “3.Bölüm: Bulgular ve Değerlendirmeler”, “4.Bölüm: Sonuç ve Tartışma”, “5.Bölüm: Öneriler” ve her bölümün birçok alt başlığı olup ayrıca “Kaynakça”dan oluşmaktadır.
Kitap, basan Türk Akademisi Siyasi ve Sosyal Stratejik Araştırmalar Vakfı (TASAV) başkanın da bizden birkaç yıl önce Uludağ Üniversitesinden mezun olmuş ağabeyimiz MHP İstanbul milletvekili İsmail Faruk Aksu olması dolayısıyla daha önem arz eder hale gelmesi dolayısıyla ayrı bir öncelik de kazanmaktadır.
“Sunuş” yazısını yazan TASAV Başkanı İsmail Faruk Aksu kitaptan beklentisini “Literatüre önemli bir katkı sunması” olduğunu ve “referans bir eser olmasını” (s.2) sağlamaya çalıştıklarını ifade ederek ortay koymaktadır. Kitabın yazarı da kitabın “güncel veriler üzerinden gençliğin durumunu ortaya koymak ve yakın gelecekteki politik eğilimlerini” (s.4) tespit etmeye ve dolayısıyla Gençlik üzerine çalışanlara bir ışık tutmaya ülkenin geleceğini planlayanlara yol göstermeye çalıştıklarını ifade etmektedirler.
Gençlik kavramının etrafını cami ağyarını mani bir tarifinin ancak “biyolojik, psikolojik, sosyolojik ve sosyal psikolojik” (s.8) açıdan yaklaşarak yapılabileceğini söyleyen Doç. Dr. Murat Şahin gençliği farklı kurum ve kuruluşlar ile farklı anlayışların üzerinde anlaşamadıkları çok çeşitli yaş aralıkları ve gençlik tanımı yaptıklarını, dar gençlik tanımlarının sıkıntı doğurduğunu ancak “Kimi çalışmalar, 12-24 yaş grubunu, kimileri ise 15-24 ya da 15-30 yaş grubunu gen olarak ele al”dıklarını, “Avrupa Birliği’nin bazı raporlarında da gençler 15-29 yaşa aralığındakiler” olarak tanımlandığını ifade etmektedir. Avrupa Birliği yaş aralığının Türkiye’nin kabul ettiği gençlik yaş aralığına uygun olduğunu da “Türkiye’de ortalama 15 yaştan itibaren gençlik çağı başlamaktadır. Üst yaş sınırını 24 olarak görenler olduğu gibi 29 olarak görenler de bulunmaktadır. Eklektik (Seçici) bir yaklaşım çerçevesinde Türkiye’de 15-29 yaş arası Gençlik Çağı olarak görülmektedir.” (s.10) Murat Şahin tanımladığı bu geçlik yaş aralığındaki Türk insanlarının genellikle tüketici ve bağımlı olduklarını yani geçinmek için ebeveynlerine bağlı kaldıklarını, Reşit olma, kanunen mümeyyiz sayılma, fiillerinden sorumlu olma ve müeyyidesine katlanma yaşının da 18 olduğunun dikkate alındığını ifade etmektedir.
Murat Şahin’in tasnifine göre Y kuşağı 1980-1994 arsı doğanlar, Z kuşağı 1995’ten sonra doğanları kapsamakta ve ayrıca Türkiye’de 20-24 yaş arası gençlik Z kuşağı olarak kabul edilmektedir. Z kuşağının belirgin özelliği doğuştan ‘dijital kuşak’ oluşları, bu özelliğe de 1995 yılından itibaren internetin ticarette yaygın kullanılması kaynaklık etmektedir. 2010 yılından sonra doğanlara ise ‘Alfa Kuşağı’ tanımlaması yapılsa da yeterli bir yazılı literatür oluşmadığı Murat Şahin tarafından dile getirilmektedir (s.11).
“Gençlik Eğilimler, Sorunlar, Beklentiler” adlı bu kitap Doç. Dr. Murat şahin’in yazdığı kitaplardan ilk okuduğum kitap olması ve genç bir bilim adamı olarak kullanacağı kuşaklar arası farklı dilden dolayı anlamakta zorlanacağım korkusunun kitabı okumaya başlayınca yeriz olduğunu gördüm. Doç. Dr. Murat Şahin fasih bir Türkçe ile yazdığı kitabını gayet anlaşılır bir üslup kullanarak sanki fazladan ve lüzumsuz hiçbir harf dahi kullanmamış, cümleleri kısa ama anlatılmak istenileni eksiksiz anlatan bir yapıdadır. Okuyucuyu yormayan ve anlamak için zorlamayan, konunun yabancısı da olsan aşinalık hissi veren bir üsluba sahiptir.
TUİK’in 17 Mayıs 2022 tarihli raporunda toplam nüfus 84.680.273kişi, genç nüfus ise 12.971.289 ile toplam nüfusun %15,3’nü oluşturmaktadır (s.14). 2021 yılı sonu itibarıyla tespit edilen nüfus üzerinden yapılan “Nüfus projeksiyonlarına göre genç nüfusun toplam nüfus içindeki oranının 2025 yılında %14,3; 2030 yılında %14,0; 2040 yılında %13,4; 2060 yılında %11,8 ve 2080yılında %1121’e düşeceği öngörülmektedir.” (s.15) bu projeksiyonlar genç nüfusun azaldığını yaşlık nüfusun oranının artığını göstermektedir ki buna dayanarak Türkiye nüfusu yaşlanıyor diyebiliriz. Genç nüfusun oranın düşmesi doğumun azaldığını göstermekle birlikte Türkiye nüfusunun yaşlanmakla birlikte –her ne kadar 2040 yılına kadar 100 milyon 331 bin kişiye ulaşacağı ön görülse de oranın %2’nin üstündeyken oluşacak toplam nüfus ile %2’nin altındayken oluşan nüfus düşüşü (s.17)- azaldığını söylemek yanlış olmaz çünkü bu nüfus artış hızının düşmesiyle azalacak nüfus artışı kadar kişinin kilometre kareye düşen insan sayısını gerileteceğini de gösterir.
Demografik olarak gençliği “Okuyan Gençlik” (s.38), “Çalışan Gençlik” (s.39), “Okuyan ve Çalışan (Part Time) Gençlik” (s.39), “İşsiz Gençlik” (s.40), “Dijital Gençlik” (s.40) şeklinde sınıflandıran Murat Şahin, bu gençlik gruplarını kadın, erkek olmak üzere yaş gruplarına da ayırmakta ve nüfus sayılarını belirleyip ülke nüfusu içindeki oranlarını tespit ederek, ülke nüfusuna yönelik yapılacak yatırımların planlanması için veriler sunmakta, ülkeyi yöneten iktidarlara, siyasi partilere ve bürokratlara veriler sunmaktadır.
“Televizyon ve radyo bir asırdır, matbaa ise 500 yıldan uzun süredir bizimle birliktedir. Ancak internetin kamusal kullanıma açılmasından sonra iki milyar insan erişimine yirmi yılda ulaşmış ve ilk ticari cep telefonu sisteminin işlemeye başlaması ile beş milyardan fazla aktif kullanıcı olması arasında yalnızca otuz yıl geçmiştir.” (s.41) diyen Murat Şahin Dijital çağ ile toplumsal değişim hızının artığını ifade etmektedir. Artık akıllı telefonlar ile bu değişim bireyselleşmiş ve kişiye yönelik içerik üreten yapıya yönelmiştir. Kişini zaaflarını kullanan akıllı telefon o zaaf noktasından kişiyi içerik bombardımanına tabi tutmaktadır.
Sosyal medya uygulamalarıyla ilgilenen insan profillerini ise “takip edenler”, “takip edilenler”, “takip eden/edilenler” (s.42) olmak üzere üç gruba ayırmakta ve bu sosyal medya kullanıcılarının sayısını ise “Türkiye’de birçok insan sosyal medya platformunu kullanmaktadır. Aktif olarak 42 milyon kişi, yani nüfusun yaklaşık %52’si sosyal medya kullanıcısı olarak görülmektedir. Nüfusun yaklaşık %89’unun mobil aboneliği bulunmaktadır. Nüfusun %60’ının da internet kullanıcısı olduğunu göstermektedir.” (s.43) şeklinde vermektedir. Dijitalleşmenin getirmiş olduğu bir yenilik olarak da 200-300 yıl veya daha önceki yüzyıllarda matbaaya ve Hezarfen Ahmet Çelebinin Galata Kulesinden atlaması gibi yeniliklere kitle olarak karşı çıkanlar dijitalleşme ile bireyselleşmiş olan değişim bombardımanı karşısında toplumsal karşı çıkma potansiyellerini kaybederek toplumun otokontrol ve mahalle baskısından kurtuldukları için değişime karşı savunmasız kalarak daha hızlı değişmektedirler.
“1999’a dek modern bir cep telefonu ağına sahip olmayan Bangladeş’te cep telefonu kullanımı, 2010 yılında yüzde yüz ‘sanal’ girginliğe ulaştı; yani neredeyse her Bangladeşli, ailesi, arkadaşları, ya da cemaat aracılığıyla cep telefonu kullanan insan bulunmaktadır. Afrika’da 600 milyondan fazla cep telefonu kullanan insan bulunmaktadır. Bu, hem Amerika’dakinden hem de Avrupa’dakinden fazladır.” (s.46) Murat Şahin’in verdiği bu bilgiler de göstermektedir ki dijital teknolojiyi üreten ve zengin ülkelere göre fakir ve geri kalmış ülkeler daha fazla teknoloji tüketmektedir. Ancak bu tüketim bilgilenme, bilim üretme ve teknoloji üretimi için değil daha çok eğlence, ticari tüketim, reklam vs. gibi sömürülmeye yönelik dijital içeriklerdir. Nitekim yine Murat Şahin’in verdiği bilgiye göre “Türkiye’de kişilerin internet kullanımı günlük 8 saattir ve yaklaşık 70 milyon kullanıcısı bulunmaktadır. Bilgisayarda geçirilen süre, 3 saat 31 dakika; sosyal medyada geçirilen süre 2 saat 59 dakikadır.” (s.47) Günlük 3 sat 31 dakikanın 2 saat 59 dakikası sosyal medya olursa geri kalan 32 dakikanın acaba kaç dakikası bilimsel ve kültürel sitelerden kendisini geliştirmek üzerine bir şeyler araştırmakla ilgilidir varın siz tahmin edin.
“Tematik Olarak Gençlik Araştırmalarının Değerlendirilmesi” (s.52) başlığı altında “Gençlerin Sorun Alanları”nı (s.53) ele alan Murat Şahin gençlerin sorunlarını daha önce yapılmış araştırmalardan yola çıkarak tespit etmektedir. Yapılmış bu araştırmalardan elde ettiği veri bilgiler ile problemleri detaylıca ele almış ve açıklamıştır. Ele aldığı gençlik problemlerini; Gençliğe İlişkin Uyum düzeyleri, sosyal kimlik oluşumu ile birlikte sosyal ilişkilerde yaşadığı sorunlar ve dijital bağımlılık sayesinde yaşanan yalnızlaşma, ekonomik problemler, gençler arasında madde kullanımı ve bağımlılık, dini pratikleri yaşama biçimleri ve sekülerleşme, sivil topluma katılım düzeyleri ve STK üyelikleri, geleceğe ilişkin kaygılara odaklanma ya da gelecek kaygısı ve yabancı ülkelerde yaşama düşüncesi olarak sıralamak mümkündür.
“Tematik Olarak Gençlik Araştırmalarının Değerlendirilmesi” (s.52) başlığı altında diğer alt başlıklar olan “Gençliğin İlgi Alanlar” (s.64) ve “Gençliğin Beklentileri” (s.71) konularında yapılmış araştırmaları inceleyerek değerlendiren ve alanyazını hakkında bilgiler veren Murat Şahin nihayetinde gençliğin siyasete duyarsı ve ilgisiz olduğunu ancak ülke meselelerine alaka duyduklarını tespit etmektedir. Siyasete duyulan ilgisizliğin de siyasetçilerin yapmış olduğu yolsuzluklar dolayısıyla siyasetçiye olan güvensizlikten kaynaklandığını ifade etmektedir.
Murat Şahin Türkiye’deki gençliği Okuyan Gençlik, Çalışan Gençlik, Okuyan ve Çalışan (Part Time) Gençlik ve İşsiz Gençlik olarak dört kategoriye ayıran ve her kategorideki gençliğin ilgileri, beklentileri, sorunları ve politik eğilimlerinin farklı olduğunu ancak bütün bunların yanında geçlerin asıl problemlerinin temelinde “eğitim ve istihdam” problemlerinin yattığını ifade etmektedir (s.100).
En sonunda gençliğe yönelik uygulanabilecek çalışmalar ve projeler öneren Murat Şahin Türk Dünyası Gençliğine yönelik ortak proje olarak “Türk Dünyası Üniversiteleri arasında öğrenci değişimi ve Türk Dünyası Kültür Festivalleri Düzenlenmesi”ni ve “4 yılda bir Türk Devletleri Gençlik Olimpiyatları” (s.107) yapılmasını tavsiye etmektedir.
Doç. Dr. Murat Şahin’in yazmış olduğu “Gençlik Eğilimler, Sorunlar, Beklentiler” adlı kitabı ülkenin ilgili kadroları için bir el kitabı veya daha başka bir ifade ile başucu kitabı olmuş. Sunduğu veriler ve gençlik grupları bazında neyin ne zaman ve neye göre hangi çağ ve yaş grubuna göre yapılması gerektiğine ışık tutarak gençlere ulaşmayı mümkün kılan, iletişime imkan sağlayan ilmi bir çalışma olarak çok faydalı olacağı muhtemeldir.

