
Ahmet B.Karabacak
On yıldan fazla bir süredir doktriner Türk milliyetçiliği mücadelesinin neye ve kimlere karşı yapıldığını zaman zaman açıklamak ve tekrarlamak mecburiyetindeyiz.. Hareketi, bizim dışımızda da olsalar, yanlış yorumlayanlara karşı böyle davranmak ve mensuplarımızı uyarmak, bu ikinci kurtuluş savaşımızın yorulmaz ve yılmaz fedailerini alarmda tutmak en doğru yoldur sanıyoruz…
Türk milliyetçilik hareketi on yıldan beri büyük bir savaşın içindedir. Bu savaş her şeyden önce devlete, devlet yönetimine talip olma savaşıdır. M.H.P. olarak siyasi bir hüviyete bürünen Türk milliyetçilik hareketi, tavizsiz bir doktrin savaşı vermeğe başlayınca, yıllardan beri salon milliyetçiliği yapan, konforlu salonlarda. «vatan kurtaran pek çok kişinin şimşeklerini de üzerine çekti. M.H.P.’nin ilk kavgası bunlara karşı idi Bu kavga devam etmektedir.
M.H.P’nin bir başka kavgası, «reaksiyonerlerle idi. Bunlar Türk milliyetçiliğini masonluğa karşı, komünizme karşı, hümanizmaya karşı, devrimbazlığa karşı gören ve gösterenlerdi. Türk milliyetçileri elbette bunlara karşı idiler.. Fakat bu fikirler de zaman zaman birbirlerine karşı çıkıyordu.. Peki Türk milliyetçiliği neydi? “Vatan, millet, Sakarya” diye muarızlarının alaylarına maruz kalan Türk milliyetçileri son on yılda işte bu çemberi de kırdılar ve “doktriner Türk milliyetçisiyiz” diyerek kendi fikir dünyalarını kendileri bir koza örer gibi sabırla ördüler. Ulaşılan nokta, komünistlerin bir asırda ulaştıkları noktanın çok ilerisindedir şimdi.
Doktriner Türk milliyetçiliği iktisadi görüş sahasında da büyük bir atılım yaptı. Bir ara anti-komünistlik o kadar ileri götürülmüştü ki sanki herkes kendini kapitalizmin savunucusu olmak zorunda hissediyordu. M.H.P. “üçüncü yol” tezi ile iktisadi sahada komünizmin ve kapitalizmin dışında daha gerçekçi ve daha toplum yararına bir görüşün sahibi olduğunu ilan etti. Bugün doktriner Türk milliyetçiliğine inanmış kişilerin içinde topIumcu bir milliyetçiliğin gereğine inanmayan yoktur.
M.H.P. bir yandan siyasi savaş verirken bir yandan da devşirmeciliğe de karşı çıkmıştır. Bugün siyasi ortamda parti değiştirmek; fikir değiştirmek pek yaygın ve zaman zaman verimli bir davranış ise de M.H.P. oy faydasına inanmasına rağmen, hareketi yozlaştıracağına inandığı için bu devşirmecilik oyununa da rağbet etmemekte, bu davranışlarla da kavgasını sürdürmektedir. Dün ve bugün bulunduğu siyasi ortamda şansını kaybetmiş pek çok kişi M.H.P. ile pazarlığa girişmek istemiştir, istemektedir. Pek çok siyasi hâlâ bu tatlı rüya ile yaşamaktadır. Fakat genç şehitlerin, fedakâr gençlerin omuzlarında yükselen bu hareketin yozlaşmasını kabul edecek bir tek M.H.P.’li yoktur. Bu davranışıyla da M.H.P. Türk siyasi hayatında fikrinden taviz vermeyen tek siyasî kuruluş olduğunu göstermektedir.
M.H.P.’nin bir başka kavgası kozmopolit insan ordusu yetiştiren milli eğitime karşıdır. M.H.P. hem siyasi bir mücadele yapmakta, hem de milli eğitimin yozlaştırıcı çarklarından Türk çocuklarını kurtarmağa çalışmaktadır. Bugün M.H.P’ye gönül vermiş birçok kuruluş, sanki özel kurulmuş okullar gibi gerçek Türk milliyetçilerini yetiştirmektedirler. Bu, savaşların en güzelidir belki de. Milliyetçi Türk gençliği bu derneklerde kültür savaşı verirken, milli eğitimin okullarında da okuma savaşı da vermektedirler. Komünistler tarafından okullara alınmak istenmeyen milliyetçiler, asayiş kuvvetlerinden de yardım görmeyince, kendilerini savunmakta, okullarını bu vatan hainlerinden kurtarma kaygısına düşmektedirler. Zaman zaman milliyetçi olduğunu ilan ede A.P., C.H.P. tarafından biraz sıkıştırılınca hemen geriye çark etmekte, en azından Milli Eğitim Bakanının ağzından milliyetçi Türk gençlerine karşı ağır ithamlarda bulunmaktadır. Buna karşı M.H.P. en zor zamanlarda bile, en yetkili ağızdan, bu gençleri savunmakta, onları yalnız bırakmamaktadır. M.H.P. bu davranışıyla bir vicdan ve dürüstlük savaşı da vermektedir.
Özetlemek gerekirse, M.H.P. Türk Milliyetçiliğini çağımız gerçeklerine göre yeniden yorumlamakta, zamanımıza ve şartlarına uygun olarak vatanımızı yeniden teşkilatlandırmak savaşına girmiş bulunmaktadır. Kavganın temelinde bütün kokuşmuş müesseseleri, hain bekçileriyle birlikte söküp atmak düşüncesi vardır. Kavganın sahipleri ve takipçileri M.H.P.’ye gönül veren herkestir.
ÜLKÜCÜ KADRO, 15 Ocak 1977, Sayı 3

