KONU bitince gündem de değişiyor…
Yeniden Mısır’ı ve Suriye’yi konu edindik… İlk yaptığımız iş, Kahire ile diplomatik ilişkimizi kesmek oldu; Büyükelçimizi geri çağırdık, Mısır’a da “Elçini geri çek” dedik.
Bundan sonra ilişkiler maslahatgüzar düzeyinde yürütülecek, tabii yürüdüğü yere kadar…
Suriye konusuna gelince…
Erdoğan ile Esad sanki Karamozov Kardeşler…
Okuyanlar bilir, Dostoyevski‘nin o ünlü romanının kahramanı kardeşlerden İvan şüpheci, Dimitri ise safkolik…
Erdoğan ile Esad’ı onlara benzetiyorum…
Neyse…
……………………….
Mısır ve Suriye cephelerinde yeni gelişmeler beklemeyin. Ufak tefek hırlamalar duyabilirsiniz; “Arap siyasal üslûbu böyleymiş” deyip geçiniz…
Didişsinler, birbirlerini yesinler…
Demokrasinin kıymetini kadrini ancak o zaman anlayacaklar!
* * *
AKP‘li vekil, dershane konusunda konuşmaya kalkınca bağlı olduğu Gülen Cemaati ile partisi arasında sıkışıp kaldı…
Aşağı tükürse sakal, yukarı tükürse bıyık…
Hoş ikisi de onda yok ama olsun, ne diyeceğini şaşırmış…
Lâfı, döndürmüş dolaştırmış, fincancı katırlarını da ürkütmeden “Dershaneler kapatılmasın” demeye getirmiş.
Oysa aynı saatlerde Başbakan Erdoğan, taa nerelerden alıp parlamentoya taşıdığı Gülen’in müridi olan bu vekilin aksine, “Dershane konusunda kimse bizi aksine bir uygulamaya ikna edemez” anlamında cümleler kullandı…
Gazeteler yazdı, okumadınız mı!
Aralarındaki gerginlik hâlâ sürüyor!
………………………
Şurası bir gerçek ki devlet okulları, öğrencileri yetiştirme konusunda dershanelerden geride…
Dershanelerin sağladığı yüksek başarı oranı bunun kanıtı…
Devlet, dershaneleri yasaklayacağına okullarda eğitim ve öğretimin kalitesini yükseltebilseydi herhalde öğrenciler dershane gereksinim duymayacaktı ve bu kadar da dershane olmayacaktı.
MHP bunu yapmak istedi ama araya erken seçim girdi…
AKP iktidarı ise bu yola sapmadı, kolaya kaçtı; “Kapatalım” diyerek yıldırımları üzerine çekti. Şimdi çözüm peşinde, çıkış noktası arıyor…
Bu vesileyle bir şey öğrendim; dershanelere gidenler arasında özel okullarda okuyan pek az öğrenci varmış…
Devlet okullarında okuyan öğrenciler çoğunlukta…
Sancı nereden ve neden kaynaklanıyor anlaşılmış olmalı!
* * *
ÖĞRETMENLERİN de dernekleri var; bildiğim kadarıyla ikisi üye sayısı açısından önde. Biri Türk Eğitim-Sen, diğeri Eğitim-Sen…
Öteki tüzel kişiliklerin fazla etkili olmadığı söyleniyor…
Dün Öğretmenler Günü idi. Bir gün önce, yani cumartesi günü Ankara’da bu derneklere mensup öğretmenler, devletin kolluk kuvvetlerinin saldırısına uğradı; polis, öğretmenleri dövdü, darp etti, yaraladı, gözaltına aldı…
Nedeni de basit…
Öğretmenler yürürken hükûmetin eğitim politikalarını eleştirdi. Sen misin eleştiren, TOMA’lar devreye sokuldu, biber gazı sıkıldı; yetinmediler coplarla, kalkanlarla öğretmenlerin üzerlerine çöktüler…
Bir ülkenin öğretmenleri yürüyüş ve gösteri hakkını edep içinde kullanırken ve düşüncesiyle tercihini açıklarken engellenirse, üstelik tekme tokat dövülürse o ülkede demokrasi var denebilir mi?
Bu tür saldırılara rağmen “İleri demokrasiyi getiriyoruz” diyerek ahaliyi kandırmaya kalkanların yüzlerine tükürülmez mi!
Kabahat sanki öğretmenlerde…
Bu polislere, onların âmirlerine, içişleri bakanı başta olmak üzere bakanlara, “Kaldır elini-indir elini” komutuna uyarak yasama görevi yapanlara, başbakana, hatta cumhurbaşkanına, yargıçlara ve savcılara, “Gösteri ve yürüyüş hakkını kullanan yurttaşlara izin verilemez” diye öğreten cumartesi günü dayak yiyen öğretmenler mi?
Hangi öğretmen öğrencisine yasalara karşı gelmeyi ve insanları darb etmeyi öğretir!
Peki öğretmenlerin bu demokratik hakkına saldırmayı polislere kimler öğretti; hangi politikacılar ve ideologlar…
“Oy oranımız yüze elli” diye böbürlenenlerden kurtulmadıkça ülkeye ne demokrasi gelir, ne huzur, ne sükun, ne çağdaşlık, ne de özgürlük…
* * *
PARTİLER, yerel seçime hangi isimlerle katılacaklarını saptamaya başladı…
AKP, birkaçı dışında büyükşehir adaylarını kolayca belirledi…
Kolayca diyorum çünkü iktidar partisinde tek adam sultası var; lider kimi gözüne kestirdiyse onu aday yapıyor…
Muhalefet partileri öyle değil; onlarda adaylar, partinin tüzüğüne göre yani istişare ve oylama sonucu
seçiliyor…
Lider sultası söz konusu olmuyor…
Bu nedenle isimler de hemen belirlenemiyor…
Bir parti yerel seçime içsel sıkıntı yaratmadan girerse başarılı olur diye düşünüyorum. O zaman sandıktan önde çıkmak için bütün partililer el birliğiyle çalışır…
MHP’nin yerel seçimde de AKP’nin alternatifi olduğu dikkate alınmalı ve Milliyetçi Hareket’e destek verilmeli…