MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, parlamentoda para sayma makinesi ve simitle düzenlediği basın toplantısında, İstanbul merkezli operasyonla ilgili gelişmeler hakkında değerlendirmelerde bulundu, hükümete eleştiriler yöneltti.
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, parlamentoda para sayma makinesi ve simitledüzenlediği basın toplantısında, İstanbul merkezli operasyonla ilgili gelişmeler hakkında değerlendirmelerde bulundu, hükümete eleştiriler yöneltti.
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, bazı paraları aklamak için paravan şirketler kurulduğunu ve sonra bu şirketlerin kapatıldığına dair ihbar dosyası bulunduğunu belirterek, “11 Aralık 2012 tarihinde Sayın Cumhurbaşkanı, DDK, Maliye Bakanlığı size bunlar gönderildi mi gönderilmedi mi? Paravan şirketler aracılığıyla kara para transferi yapıldığına ilişkin iddialar Başbakan’a gönderildi. Böyle ihbar aldınız mı, aldıysanız ne yaptınız?” dedi.
Hiçbir hükümetin bütün bakanlarıyla böylesine bir yolsuzluğu savunmadığını ifade eden Vural, “AKP gemisi su almıştır. Başbakan ve şürekası yolsuzlukla, rüşvetle, kara parayla, tehditlerle delinen gemiyi yamama çabasına girmiştir” dedi.
Polislere yönelik idari ve cezai tasarrufların, açığa çıkmasından endişe duyulan büyük şeylerin varlığına işaret ettiğini savunan Vural, şunları söyledi:
“Yolsuzlukta adı geçenleri azletmek yerine, yolsuzluğu ortaya çıkaran polisler, savcılar, adli kolluk yönetmeliği değiştiriliyor. Milleti bilgilendirmekle sorumlu gazetecilerin emniyete girmeleri yasaklanıyor. Asıl çetenin inini milletten saklamak için bunları yapıyorlar. Başbakan’ın yasama, yürütme ve yargıyı neden kendine bağlamak istediğini şimdi anladınız mı? Başbakan, AKP’nin yolsuzluk ve rüşvet foseptiğinden fışkıracak pisliklerin su yüzüne çıkmasını engellemek istiyor. Ateş bacayı sarmıştır ve Başbakan, bu ateşi yalanla, iftirayla, karalamayla kapatmak istiyor. Asıl vahim olanı bu yolsuzluk ve rüşvetle ilgili gerçeklerin üstünü örtmesi, açığa çıkmasını engellemesidir. Bu bile suçun ve suçlunun nereden organize edildiğini göstermesi bakımından önemli delildir. Madem çok rahatsınız neden bunları yapıyorsunuz?”
Adli Kolluk Yönetmeliği’nin değiştirilmesini de eleştiren Vural, “Yönetmelik değişikliği yolsuzlukları saklama yönetmeliğidir. Operasyondan önce, ‘delilleri karartın, ayakkabı kutusundaki paraları saklayın. Biz operasyona geliyoruz amirim’ yönetmeliğidir. Bu yönetmelik, hırsıza, ‘kaç, geliyorum’ yönetmeliğidir” dedi.
Vural, yönetmelik değişikliğinin hukuk devletine darbe olduğunu savunarak, “Adli kolluğun bağımsızlığı ve savcıların bağımsızlığı ortadan kalkmıştır. Hukuk devleti ve yargıya darbe vurulmuştur. Bilimum hırsızlık işleri Başbakan ve yürütmeye bağlanmıştır” diye konuştu.
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 157. maddesinin yürürlükte olduğunu ve bu şartlarda yönetmelik değişikliğiyle “soruşturmanın gizliliğini ihlal” suçunun ortadan kalkmayacağını belirten Vural, “CMK’ya göre savcının emrinde soruşturmada görev alan polis, en üst amirine haber verdiğinde suç işlemiş olur ve tutuklanmak üzere kendisini hakimin karşısında bulur. Atananlar, sizi atayanların değil, hukukun emrindesiniz. Burası diktatörlük değil, hukuk devleti” diye konuştu.
Soruşturmanın bundan sonra sağlıklı yürüyeceği ve ulaşacağı yere kadar gideceğine kimsenin inandırılamayacağını belirten Vural, “Bugüne kadar bu ülkeyi bölen elleri kırmayan, yolsuzluğu ortaya çıkaranların ellerini kırmaktan bahsediyor. İlk önce sen kendi elini kır. Elini kırmak yetmez, istersen kafanı kır. Biz de diyoruz ki, bu ülkeyi yatak odalarında rüşvet paraları içinde yüzen çetelere, bu çeteleri koruyanlara, peşkeş çekenlerin, yetimin hakkına göz dikenlerin, milletin parasına el uzatanların ellerini kıracağız” ifadelerini kullandı.
“Soruşturmaya müdahil olan Başbakan ve bakanlar suç işlemektedirler. Bunu bir savcı alıp iddianame yapmalı” diyen Vural, kimseyi suçlu ilan etmediklerini, soruşturmanın sonuna kadar gitmesi gerektiğini söyledi. Vural, “Başbakan soruşturmanın zirveye ulaşacağını gördüğü için belki de bu kadar diktatörce davranmaktadır. Üzüm salkımı şeklinde birbirine bağlanan kirli ilişkiler ve adeta bir titan saadet zinciri kurmuştur. Bu, titan hükümeti” ifadesini kullandı.
Vural, aklanan kara paranın yaklaşık 100 milyar Avro olduğunun belirtildiğini anımsatarak, bu rakamın 2013 bütçe gelirinin yarısından fazla olduğunu söyledi. Söz konusu miktarla 35 Marmaray, İstanbul boğazına 63 tane üçüncü köprü yapılabileceğini belirten Vural, “Başbakan vatandaşın hesabını simide getiriyor, yandaşların hesabını para sayma makinesine. Senin adaletin bu mu?” ifadesini kullandı.
Başbakan Erdoğan’ın ABD BüyükelçisiFrancis Ricciardone’ye provokasyon yaptığı suçlamasında bulunduğunu, ardından Dışişleri Bakanlığı’nın yazılı açıklamayla düzeltme yaptığını dile getiren Vural, “Eğer böyle provokasyon yapmışsa tut kulağından dışarı at. Elini tutan mı var? Haydi istenmeyen adam ilan et” dedi.
Oktay Vural, elindeki bir dosyayı göstererek, “Bazı paraları aklamak için paravan şirketler kurulmuş, sonra tasfiye edilmiş mi? 11 Aralık 2012 tarihinde Sayın Cumhurbaşkanı, DDK, Maliye Bakanlığı size bunlar gönderildi mi gönderilmedi mi? Ne yaptınız bu ihbarlarla ilgili? Paravan şirketler aracılığıyla kara para transferi yapıldığına ilişkin iddialar Başbakan’a gönderildi. Hesaplar burada. Böyle ihbar aldınız mı, aldıysanız ne yaptınız?” diye sordu.
Vural, ihbar dosyasında, 2010’da kurulup, 2012 sonunda tasfiye edilen şirketlere ilişkin bilgilerin yer aldığını söyleyerek, “Bu işin muhtemelen daha büyük boyutları vardır” iddiasında bulundu.
Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Vural, “Hükümetin, Halkbank üzerinden operasyon yapıldığına ilişkin ısrarı var” denilmesi üzerine, “Bunları dinlemeye karnımız tok. Ben işin özüne bakıyorum. Neden Vakıfbank’a, Ziraat Bankası’na yapmıyorlar? Ben, makinelerde sayılan paralarla, vatandaşa yapılan simit hesabını soruyorum” diye konuştu.
Oktay Vural, benzer bir operasyonun İran’da da yapıldığının ortaya çıktığı ve Babek Zencani adlı İran’lı işadamının kaçtığı yönündeki haberlerin hatırlatılması üzerine, hükümetin takip etmesi gereken kişileri takip etmediğini söyledi.
Vural, tutuklu milletvekilleriyle ilgili MHP’nin tavrının ne olacağı sorusunu yanıtlarken, “MHP olarak tutuklu vekillerle ilgili hiçbir girişimin içinde olmayacağız. AKP, BDP ve CHP bu eksende ne yapmak istiyorlarsa yapsınlar. Polislere yönelik idari ve cezai tasarruflar açığa çıkmasından endişe duyulan büyük şeylerin varlığına işaret etmektedir. Tutuklu vekillerle ilgili hiçbir görüşmenin içinde olmayacağız” dedi.
Meclis Haber