Celal Adan: Kamu İhale Yasası 11 yılda 164 kez değişti MHP Genel Başkan Yardımcısı Celal Adan, Türkiye’yi sarsan yolsuzluk ve rüşvet operasyonunu BUGÜN’e değerlendirdi. Kamu İhale Yasası’nın son 11 yılda 164 kez değiştirildiğini belirten Adan, “Bu müdahaleler, harcanan her kuruşu, yapılan her ihaleyi tartışmalı hale getirmiştir” dedi.
Siyasi işlerden ve hükümetle ilişkilerden sorumlu MHP Genel Başkan Yardımcısı Celal Adan ile siyasette son günlerde yaşananları konuştuk. Adan, MHP’ninrüşvet ve yolsuzluk operasyonu ile ilgili tavrını ve bakışını net olarak ortaya koydu.
RÖPORTAJ: SEDA ŞİMŞEK / BUGÜN GAZETESİ sedasimsek@bugun.com.tr
*Sizce Türkiye’de neler oluyor?
Türkiye’de çok önemli bir operasyon gerçekleştirildi, hem de öyle yenilir yutulur gibi değil. Neresinden baksanız mide bulandırıcı, kahredici bir manzara. Büyük yolsuzluk ve rüşvet operasyonu karşısında iktidarın tavrına bakınca insan gerçekten hayret ediyor. Başbakan Erdoğan her gittiği yerde konuşuyor da konuşuyor. “Hükümete komplo”, “hükümete tuzak”, “hükümete operasyon”, “çete, örgüt, paralel yapılanma” diyor da diyor. Ama banka müdürünün evinden çıkan kutu kutu paradan hiç bahsetmiyor. Milletin, toplumun, halkın aklıyla, zekâsıyla dalga geçiyor. Ar damarı çatlamış bir iktidarla karşı karşıyayız. Yolsuzlukla mücadeleden sonra Türkiye’de acilen büyük bir yüzsüzlükle mücadele operasyonu başlatılmalı.
AKP’NİN CAMBAZI OLDULAR
*Bu bir siyasi operasyon mu?
Değil. Dış güçler mi genel müdürün evindeki ayakkabı kutusunun içine 4,5 milyon dolar koydu? Hükümet, “siyasi operasyon” diyerek hedef saptırıyor, yolsuzluğun üzerini örtmeye çalışıyor. Kimse merak etmesin, bir iktidar alternatifi olarak MHP sandıktan başka hiçbir yola tevessül etmez. Siyaset dışı bir yoldan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti alaşağı edilmek istenirse önce biz karşısına çıkarız. Sandıkla gelen sandıkla gider. AKP’lilere “Yolsuzluk yaparken yakalandınız” diyoruz. Bizi “İsrail ve ABD istemiyor” diyorlar. Artık “dış güçler” söylemi bir nevi “cambaza bak” haline dönüştü. İsrail ve ABD, AKP’nin cambazı oldu. “Cambaza bak” deyip, vatandaşın cebinden, milletin hazinesinden çalıyor.
*Bu operasyon vesile kılınarak siyasete istikamet mi çizilmek isteniyor?
Bir savunma refleksi geliştirilerek, rüşvet ve yolsuzluk iddialarının hükümeti yıpratma gayesi güttüğü ifade ediliyor. Elbette bu operasyonun siyasi yansımaları olacaktır. Zira, içinde bakanların olduğu, Cumhuriyet tarihinde böyle bir yolsuzluk ne görüldü ne duyuldu. Siyaseti tabii ki etkileyecek. Türkiye’de değil dünyanın neresinde olursa olsun böyle bir olayda hükümetler gider. Bakanlar, başbakanlar kendileri istifa eder.
*MHP’nin iktidar olduğu dönemde de yolsuzluk gündeme gelmişti.
Böyle bir iddia gündeme geldiğinde, Devlet Bey’in tavrı malum, o bakan anında bakanlık görevinden ayrıldı. Kaldı ki zaten Yüce Divan’da yargılandı ve herhangi bir ceza almadı. Devlet Bey’in bir bakanı bu suçlamalarla karşı karşıya kalsaydı, daha evinden çıkmadan azledilirdi.
RÜŞVET DAHA DERİNDE
*Başbakan da “gereğiyapılacak” diyor.
Neyi bekliyor? Hakkında fezleke hazırlanmış bakanının emriyle operasyonu yürüten polisler görevden alınıyor. Başbakan çalıp çırpanlara, bakanlarına, bürokratlarına bir şey demiyor, lahmacun yiyen polislere kızıyor. Hırsızları değil onları yakalayanları cezalandırıyor. Meselenin seyri öyle gösteriyor ki, ortaya dökülenler buzdağının görünen kısmı. Asıl yolsuzluk, rüşvet daha derinlerde.
*Bir bildiğiniz mi var?
Hayır. Bizler de bu operasyonu gazetelerden okuduğumuz, televizyonlardan izlediğimiz kadar biliyoruz. Görünen köy kılavuz istemez. Türkiye’de haksız kazanç, rüşvet ve yolsuzluk yapıldığını görmek için aslında operasyona bile ihtiyaç yok, son on yılda Ankara ve İstanbul’daki imar değişikliklerine bakın. Devlet kurumları yozlaşıyor, rüşvet ve yolsuzluk sıradanlaşıyor. Dün Meclis’teki torbalardan, paketlerden adalet çıkmadığı için bugün kutulardan para çıkıyor.
BU VEBAL BOYUNLARINDA
*MHP muhalefet görevini tam manasıyla yerine getirebiliyor mu?
Ne münasebet. Tabii ki bihakkın yerine getiriyor. Bakın, Türkiye’de bugün iktidarın bazı bakanları, bu devletin memurları tarafından suçüstü yakalanmıştır. Sanki biz yakalanmışız gibi neredeyse bizi suçlayacaklar. Dünyanın hangi ülkesinde bir kanun 11 yıl içinde 164 defa değiştirilir? AKP eliyle Kamu İhale Yasası’na tam 164 defa müdahale edilmiştir. Kamu İhale Yasası’nda doğrudan 26 sefer, diğer özel yasalarla 56, kararnamelerle 82 defa olmak üzere 164 kez değişiklik yapıldı. Bu müdahaleler, harcanan her kuruşu, yapılan her ihaleyi tartışmalı hale getirmiştir. Kamu İhale Yasası, bu haliyle rüşvetin ve yolsuzluğun önünü açmaktadır. Mesela, kentsel dönüşüm ihaleleri, Kamu İhale Yasası’nın dışında tutulmuştur. Bu yasaya yönelik her müdahaleye itiraz ettik. Fakat AKP grubunun çoğunluğu, aslında neye “evet” dediklerini bilmeden ellerini kaldırdılar. İşte bu yüzden bu ağır vebal, AKP grubunun da boynundadır. MHP, Türkiye’nin birliği, beraberliği kısacası kurucu iradeye sahip çıkan bir partidir. Gelir dağılımında adaleti namus borcu görmektedir.
AKP kendi hukukunu icat ediyor
*Sıralı amirlere haber verilmeden bu operasyonun yapılmasından rahatsız olmuyor musunuz?
Rüşvetle suçlanan bir bakana haber verilerek nasıl operasyon yapılacağını biri çıkıp hepimize anlatsın. Operasyon ona yapılıyor. Ne olacaktı haber verilseydi? Kutuları başka yere mi taşıyacaklardı? Veya hırsızları yurtdışına mı kaçıracaklardı? Başbakan’ın önceden haberi olsaydı, bu rüşvet ve yolsuzluk operasyonunun ardından yapılan tasfiyeler, operasyon öncesi yapılırdı. AKP hükümeti, hukuktan, yargıdan, adaletten korkuyor. Adaletten korktuğu için de artık kendi hukukunu icat ediyor.
*Nasıl?
Bazı gazeteci, yazar ve din adamları yolsuzluğu meşrulaştırmak için ayetten, hadisten, Mecelle’den hükümler arıyor. Beyt-ül mala el uzatanları aklamak için dini gerekçeler arıyor. Tayyip Erdoğan’ı aklamak için, “Nefsi kudret elinde olan Allah’a (c.c.) yemin ederim ki; hırsızlık yapan, kızım Fatıma da olsa, yine elini keserim!” diyen Peygamberimiz’in hadisini görmezden geliyor.
Adaletin kılıcı bunları bulacak
*Bir paralel devletten bahsediliyor, buna karşı galiba bir önlem alınıyor.
İktidar paralel devlet iddialarıyla toplumu korkutarak erkler ayrılığını ortadan kaldırmaya çalışıyor. Polis ve yargının kanunlardan aldığı yetkileri özgürce kullanmasını engellemek istiyor. Adeta savcıları, polis müdürlerini il başkanlarının emrine bağlamayı amaçlıyor. Ama bilinmelidir ki, adaletin kılıcı bir gün muhakkak gelip onları da bulacak. Bu sebeple panik içindeler. Polis siyasetin dışındadır. Polis AKP’nin, işadamlarının, sözüm ona elitlerin değil, milletin polisidir. Milleti için can vermeyi bilen polis, elbette milletin parasının, vergisinin, namusunun da takipçisi olacak. Yolsuzluğu ortaya çıkaran namuslu vatan evlatlarını görevden almak, her şeyden önce bu millete ve koskoca emniyet teşkilatına, adalet teşkilatına hakarettir. Bundan iki hafta önce Emniyet Genel Müdürlüğü Taltif Komisyonu bir karar almıştı. Hırsızı suçüstü yakalayan polislere 2 maaş tutarında taltif ödülü verilecekti. Şimdi polisler taltif edileceğine görevden alınıyor. 11 yıllık iktidarın ardından paralel devletten bahsediyorlar. Söze gelince “dünya lideri” pozlarıyla geziyorlar. Kendi polisine hâkim olamadıysan, kendi emniyet müdürüne hâkim olmadıysan, nasıl bir dünya liderliği bu?
İran konusu La Fontaine’den masal gibi
*Bu operasyonun arkasında İran’la ticaretten rahatsız olan ve Halkbank’ı hedef alan dış güçler olması ihtimal dahilinde değil mi?
La Fontaine’den masallar gibi. İran ile yasal yapılan bir ticaret için neden rüşvet verilir? Her şey kurallara uygun yapılıyorsa neden usulsüzlüğe başvurulur?
*Dış güçlerin hiç rolü yok mu?
Başbakan’ın sevdiği bir ifadeyle söyleyelim. Velev ki bu işin ardında dış güçler var, velev ki paralel yapı, faiz lobisi bu iktidarı istemiyor, bütün bunlar kutudan, kasadan çıkan milyon dolarları açıklamıyor. Suçu başkasına yıkarak hesap vermekten kaçamazlar.
*Bu son operasyonun cemaat-hükümet çekişmesinin bir sonucu olduğuna dair iddiaları nasıl değerlendiriyorsunuz?
AKP Hükümeti, yürütülen operasyonu “cemaat – hükümet” çekişmesine bağlayarak işin içinden sıyrılamaz. Böyle bir algı oluşturmak AKP’yi kurtarmaz. Meseleyi bu tarafa çekmek yolsuzluğu affettirmez, yolsuzluğu yapanların suçunu hafifletmez. Tarih hiçbir zaman Muaviye’yi onaylayan, İmam-ıAzam’a baskı yapan, İmam-ı Rabbani’yi hapse atanların yanında duranları hayırla yazmamıştır. Bugün muhafazakâr kesim büyük bir imtihan içinde. Ya beyt-ül mala el uzatanların, yolsuzluk ve rüşvetle suçlananların yanında yer alacak ya da bütün bunlara karşı çıkan MHP’yi destekleyecekler. Minareyi çalarken kılıfını hazırlamaya alışmışlardı ama artık bu minare bu kılıfa uymuyor, bu mızrak bu
çuvala sığmıyor.
BİR ÇEKİRGE İSTİLASIDIR
*MHP bu süreci nasıl takip edecek?
AKP iktidarı boğazına kadar yolsuzluğa batmıştır. Türkiye’nin bugün karşı karşıya olduğu yolsuzluk ve rüşvet batağı, ‘kriminal’ bir durumdur. En ince ayrıntısına kadar, bütün bağlantılarıyla, bütün unsurlarıyla ve bütün detaylarıyla bu batak ortaya çıkarılmalıdır. Bu bir çekirge istilasıdır. Milletin vergisine, parasına, alın terine göz diken bu çekirge istilasından Türkiye kurtulmalıdır. Biz bu süreçte milletimizin vicdanına, sarsılmaz adaletine ve elbette hukuka güvenmeye devam edeceğiz. Her kuruşun hesabını sormak bizim boynumuzun borcu, varlık nedenimiz. Milleti soyup soğana çevirenleri, kul hakkı yiyenleri, bu olaya karışanları eninde sonunda Yüce Divan’a göndereceğiz. Milletimiz müsterih olsun. Her şerde bir hayır vardır.
‘Sonları Yüce Divan olacaktır’
*Sizce bundan sonra ne olacak?
Hükümet soruşturmayı sulandırmak, kapatmak için her yolu deneyecektir. Aksi her söz yalandır. Aydınlatılması istenseydi soruşturmayı yürüten polisler görevden alınmazdı. Bir gün içinde Türkiye genelinde bütün organize suçlar birimleri dağıtılmazdı. Bundan sonra soruşturmanın sağlıklı yürümesini beklemek hayal. Bakanlar ilk gün azledilmeliydi. Bakanların görevden alınmaları dahi tek başına yetmez. Bu hükümetin sonu mutlaka Yüce Divan olacaktır.
Hırsıza anahtar teslim edildi
*Polislerin amirlerine haber vermemesi görevlerini kötüye kullanma değil mi?
İyi ki vermediler de yolsuzluklar ortaya çıktı. Vermiş olsalar suç işlemiş olurlardı. Bu hükümetin AB’ye uyum bağlamında çıkardığı yasanın emri, adli kolluğun polisteki kendi amirine değil savcıya bağlı çalışması, sadece savcıdan emir alması. Hem amirlerine haber vermeleri gerekmiyormuş ki apar topar bir gecede yönetmelik değişikliğine gidildi. Demek ki yapılanlarda bir usulsüzlük yokmuş.
*Böyle bir değişikliğe gidilmesini nasıl yorumluyorsunuz?
“Adli Kolluk Yönetmeliği”nde yapılan değişikliğe göre emniyet ve jandarma görevlilerinin, adli olaylarda amirlerine bilgi verme zorunluluğu getirildi. Şimdi iktidardan birileri hakkında nasıl operasyon yapılır? Bu hırsıza anahtar teslim etmek gibi bir şey. AKP tipi ileri demokraside bir bakan bir suçluya, kendisini takip eden polisten nasıl kurtulacağı konusunda akıl veriyor. Başbakan, zanlıların evine baskın yapan polisi eleştiriyor. Yolsuzluk yapanlar görevini korurken, hırsızları yakalayanlar görevden alınıyor. Hırsızı yakalayan polisin sürgün edildiği dünyanın neresinde görülmüştür? AKP ile bunu da gördük. İşini yapan devletin memurlarını görevden almak hangi ahlaka, hangi vicdana, hangi
insanlığa sığar?
AKP’nin alternatifi MHP’dir
*“Tayyip’siz AKP” planı yargı yoluyla mı gerçekleştirilmek isteniyor?
Yargı görevini yapacak, siyaset görevini yapacak. Hiçbir siyasetçi rakibinin yan yollardan, siyaset dışı yollardan iktidardan uzaklaştırılmasını bir kenara çekilip ellerini ovuşturarak bekleyemez, beklememeli. Tayyip’li AKP’nin sandıktaki alternatifi Devlet Bahçeli’li MHP’dir.