MHP’li Türkkan son dönemde yurt içi ve dışındaki gündemlerin arasında çok önemli bir hususu gözden kaçırmadı.
Kendi ülkemizdeki terörü sanki halletmiş gibi, başka ülkelerin içişlerine karışıyor, Birleşmiş Milletler (BM) kararı olmadan Suriye’de tek taraflı olarak “tampon bölge”, “güvenli bölge”, “uçuşa yasak bölge” oluşturmaya çok hevesli görünüyoruz.
Terör örgütü dağdan inmiş, yol kesiyor, il ve ilçelerde silahlı gösteriler, resmi geçit yapıyor, kendilerine göre “asayiş timleri” oluşturup askerin, polisin kimliğini kontrol etmesine rağmen “Aman sesinizi çıkarmayın, sakın müdahale etmeyin” deniliyor.
O araçlar kimin?
MHP Kocaeli Milletvekili Lütfi Türkkan’ın, TBMM Başkanlığı’na verdiği ve Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz tarafından cevaplandırılmasını istediği soru önergesi işin boyutunu ortaya koyuyor.
Türkkan, “Türk firması olan OTOKAR’ın polis ve asker için ürettiği araçlar son dönemde terör örgütü PKK tarafından da kullanılmaktadır. Yerli bir firmanın kritik görevler için ürettiği araçların eli kanlı terör örgütünün eline nasıl geçtiği acil olarak açıklanmaya muhtaç bir konudur. Bu araçlar gizliden gizliye terör örgütüne mi pazarlanıyor, sözde çözüm sürecinin bir parçası mı?” diyor. Ama böyle şey olamaz…
MHP’li Türkkan bu araçların PKK’nın Güneydoğu eylemlerinde kullanıldığını belirtti, “OTOKAR’a yazılı olarak sormama rağmen bir cevap alamadım” dedi. Fotoğraflar gönderdi. Türkkan, “PKK, polis ve asker için üretilen araçları sözde bayraklarıyla süslüyor, bu araçlarla eyleme gidiyor. Akla iki şey geliyor: Ya güvenlik güçlerinin elinden bunları zorla alıyorlar, ya da hiç düşünmek istemediğim başka bir konu var. O çok kötü” dedi. Türkkan’ın soru önergesinden sonra bu önemli iddiayı ben de OTOKAR yetkililerine sordum, bir açıklama yapılmadı. Peki, ne oluyor ülkemizde?
Bunlar ne anlama geliyor?
2 Ekim’de hükümet, TBMM’den Suriye ve Irak için “sınır ötesi harekat” yetkisi isteyecek. Kendi topraklarında terör örgütüyle mücadele edemeyenlerin, başka bir ülke toprağında atacağı her adım, ülkemizdeki terörü daha da azdıracaktır.
Kuzey Irak’ta terör örgütünün kampları bulunmasına, üstelik TBMM’den yetki alınmasına rağmen askere “sınır ötesi operasyon yetkisi” vermeyenler, Suriye’de Beşar Esad’ı devirmek için şehitler verilmesini göze alıyorlar. Ülkemizin Suriye ile savaşa değil, şiddetle ve bir an önce barışa ihtiyacı var.
Şu günlerde sıkça duymaya başladığımız “tampon bölge”, “güvenli bölge”, “uçuşa yasak bölge”lerin ne anlama geldiğini emekli Tuğgeneral Oktay Bingöl ve Dr. Ali Varlık anlatıyor:
Tampon Bölge:
Tampon bölge/ara bölge Birleşmiş milletler (BM) tarafından yetkilendirilmiş barışı koruma kuvveti tarafından kontrol edilen, çatışan tarafların içinde bulunmadığı sınırları belli bir alandır. “Tampon bölge” terimi genellikle devlet içindeki çatışmalarda, “ara bölge” terimi ise devletler arasındaki çatışmalarda kullanılır.
Askersizleştirilmiş/Silahsızlandırılmış Bölge: Askersizleştirilmiş bölge normal olarak sadece çatışan tarafın askeri unsurlarının değil barışı koruma kuvvetinin de bulunmadığı alandır. Barışı koruma kuvveti veya gözlemciler bu bölgeyi devriye ve gözlem noktalarından gözlemek suretiyle kontrol ederler.
Tek Taraflı Olarak İlan Edilen Tampon/Ara Bölgeler:
Devletlerin devlet dışı aktörlerle mücadelelerinde tek taraflı olarak ilan edilen güvenlikli bölgelerdir.
Güvenli Bölgeler: Güvenli bölgeler, genel anlamıyla sivil halkı çatışan taraflardan veya bir devletin baskı, şiddet ve insan hakları ihlallerinden korumak ve insani yardım sağlamak için emniyet altına alınan geniş coğrafi alanları tanımlamak için kullanılır.
Güvenli Sığınaklar: Güvenli sığınak, savaşan unsurlar veya hükümet kuvvetleri ile siviller arasındaki sınırlar açıkça belli olmadığında, coğrafi, siyasi ve demografik bölünme çizgisi tespit edilemediğinde veya bu tür hatlar teorik olarak tespit edilse bile uygulamaya geçirilemediğinde gündeme gelen bir seçenek. Güvenli sığınaklar ülkenin iç kesimlerinde tesis edilir. İnsani yardımların ulaştırılması için bu bölgelerin bir kara sınırına, hava alanına veya deniz limanına bağlanması gerekir. Bu bağlantı hatları ise “insani yardım koridorları” olarak adlandırılır.
Uçuşa Yasak Bölge:
Uçuşa yasak bölge, yerdeki coğrafik noktalarla belirlenen ve havaya doğru sınırsız yüksekliğe uzanan; içerisinde izin verilmeyen uçuşları yasaklayan bir alandır. Uçuşa yasak bölgeler, üzerinde herhangi bir hava aracının uçmasının yasak olduğu bölgedir. Bu tür bölgeler havada askerden arındırılmış/ silahsızlandırılmış bölge gibidir.
Bunları da öğrendik. Bazı siyasiler, Beşar Esad’ın devrilmesi için gözünü karartmış. Ne pahasına olursa olsun Şam’da bulunan Emevi Camii’nde cuma namazı kılmak istiyorlar… Türkiye’de 95 bin camii olduğunu unuttunuz mu?