
ORHAN KILIÇOĞLU
”Aşağıda okuyacak olduğunuz kendi yazmış olduğum ve kendi ruh halimi anlatmaya çalıştığım yazımı sıkça okurum ve her okuyuşumda gözlerim dolar, boğazım düğümlenir. Yine her okuyuşumda Rahmetli Necdet Sevinç ve Ali Ulusal Ağabeylerimin eşkalleri dikilir karşıma, o öfkeli sesleri çınlatır kulaklarımı, çoğu zaman kahırlanırım ve daha okuyamam. Evet bu yazıyı keşke yazmaz olaydım…”
YAZMAK! Yazmak; bazen derdi, elemi, kalemle deşerek beyinden dışarı atmaktır!
Yazmak; vatan hainlerine karşı kükremek ve pimi çekili bir bomba olup beyinlerinde patlamaktır!
Yazmak; dünya rahatını bırakıp, derde, sıkıntıya, eleme ve ölüme tâlip olmaktır!
Yazmak, vatan, namus ve din adına olursa ibâdettir!
Yazmak; Allah içinse tebliğ ve cihattır!
Yazmak; şehadettir herkese nasip olmaz kaderde varsa!
Yazmak; bir meçhule götürürlerken son kez göz göze gelmektir eşinle, çocuğunla!
Yazmak; sevdiğin torununun başını son kez okşaman olduğunu acı acı hissetmendir!
Yazmak; bir daha dönmemek üzere son kez çıkmaktır evinden!
Yazmak; giderken, eksiğini soramamaktır evinin ve çocuğunun kışı botsuz, kazaksız geçirip, okula harçlıksız gitmesidir!
Yazmak; vedalaşamadan dünya değiştirmektir, hainin, hoyratın, kahpenin elinden!
Yazmak; malum olunca ölüm, oğluna mezar yerini vasiyettir!
Yazmak; bazen namlulara hedef olman ve bir kahpe kuşunun can evinden vurmasıdır seni!
Yazmak; darağaçlarında urganların halkasından bakmaktır son kez gönderdeki bayrağa!
Yazmak; yılanın gömleğinden sıyrılışı misâli, dünya sevgisinden sıyrılarak, Allah, Türklük, vatan, bayrak, din ve namus uğruna şehadete susamaktır!
Yazmak; korkuyu korkutmak, ölümü öldürmektir!
Yazmak; her gün bin defa ölmektense, mertçe ve yiğitçe sadece bir kere ölmektir!
Yazmak; seni anlamak istemeyen dostlarının, sitemlerini, hakaretlerini sineye çekmektir, horlanıp, itilip kakılmaya katlanmaktır!
Yine de yazmak, Ve illâ da yazmak için o kadar sebep var ki günümüzde; sonu ölüm de olsa!
Yılmak yok, Korkmak yok, Pusmak yok, Ve asla susmak yok.
Çünkü giden vatan, İnen bayrak, Susturulan Ezan, Ayaklar altında kalan namus, Yok edilmek istenen Türklük.
O ZAMAN; Yılmak yok! Korkmak yok! Pusmak yok! Susmak yok!
Allah’a tevekkül içinde, İhlâsı elden bırakmadan, YAZMAYA DEVAM! Ve bütün dava arkadaşlarıma selâm.
Vatan için, Türklük için, Ezan için, Ve dahası, henüz doğmamış olan kız çocuklarının iffet ve bekâretleri için yazmanın ibâdet olduğunu biliyor ve bu şuurla yazıyorum.
İnanıyorum ki yarın mahşer günü, yazdıklarımız makbul ibâdetlerimizden sayılarak, mizan terâzisinin sevap kefesine konularak tartılacaktır.