
Ali BADEMCİ
MHP Genel Başkanı 8 Haziran’dan itibaren görüşünü açıkladı ve bu görüşlerin dimdik arkasında durmaktadır. Elbette MHP’li olmayan, özellikle gazeteci arkadaş ve ağabeylerin buna saygı duyması gerekiyor. Görmediğimiz gerçek Cumhuriyetçi ve Atatürkçü aydınlarımızın ısrarla CHP-MHP Koalisyonu’nu istemesidir. Bunda kınanacak taraf olmadığı gibi ve meseleyi MHP aleyhinde yorumlamak, Sayın Semih Yalçın gibi sırf Genel Başkan’a yaranmak için aydınlara saldırmak doğru bir hareket tarzı değildir. Ben bu davranışları şahsen tasvip etmiyorum. Aydınların MHP ilgisi tamamen ülkücülük ve ülkücülerin son zamanlarda kamuoyunda bıraktığı akıllı izlenimlerdir. Elbette Bahçeli’nin de devlet adamı duruşu onlar nezdinde camiaya karşı sempatiye dönüşmüştür. Aydın her istediğini yazar. Bunları tahammülle karşılamak ve daha mantıklı, tutarlı açıklamalarda bulunmak gerekiyor. Bir gün Fatih Altaylı bir gün Rahmi Turan’a vurmak siyasetin doğru yaptığı bir hareket tarzı değildir. Elbette bu arkadaşlarımızın benimsemediğimiz görüşleri olabilir; siyaset müessesesinin bir çocuk heyecanı ile kılıç-kalkan kuşanarak sefere çıkması MHP siyasetine fayda yerine, zarar verir. Hele hele Rahmi Turan ile Ahmet Hakan’ı karşılaştırmak her bakımdan yanlıştır.
Bugünkü medyada yandaş basın dışarıda tutulursa aydınlarımızın tamamı Cumhuriyetçi – Atatürkçü – Milliyetçi aklıselim insanlardır. Fatih ve hepimizin ağabeyi olan Rahmi Turan da öyledir. Bunlarla bazı konularda MHP siyasetinin anlaşmazlıkları olabilir; biliniyor ki ülkücü aydınlarla da MHP siyasetinin anlaşmazlıkları bulunmaktadır, bunları yanlış mecralara çekmek, hele hele sert açıklamalar yapmak hiç de doğru bir hareket tarzı değildir. Yalçın’ın, “Biz, siz ve sizin gibi MHP’ye saygı duymayı kendine yediremeyenleri iyi biliyoruz. Yıllar boyu hepinizin ciğerini öğrendik. Bir gün basın camiasında sizin tıynetinizdekilerin zürriyeti kesilecek ve günü gelip adınız bile anılmayacak.” şeklindeki tehdit ifâdelerine şaşırmamak mümkün değildir. Seven insanlar bizi hiç mi tenkid etmeyecek; siyasette MHP gibi düşünmemek düşünce hayatımızda ne zamandan beri kusur addediliyor. Milliyetçiliğin önemli bir yanı da geniş ve toleranslı olmaktır; bilhassa siyaset yapanların bu ölçülere daha çok uyması gerekiyor.
Biz de Bahçeli’nin Koalisyonlar’a iştirak edilmeyip MHP’nin muhalefet olarak kalması görüşlerini ve bu hususta dik durmasını elbette alkışlıyoruz. Hele hele AKP-MHP Hükümeti mutlak olarak MHP’nin hatta ülkücülüğün sonu olur. AKP besili bir balıktır, MHP gibi sağlıklı fakat zayıf bir balığı kolaylıkla yutacaktır ve belki de bu partinin AKP’lileşmesi ile sonuçlanacaktır. Elbet bu husus Genel Başkan tarafından zamanında görülmüştür. CHP-MHP Koalisyonu da bu derece zorluklarla doludur ve belki de şimdiki taban muhabbeti bile son bulacaktır. CHP bölücülük hakkında MHP’den ayrı düşünmese de düşünenleri çoktur. Bu bakımdan BDP destekli Koalisyon çok büyük zorluklarla karşılaşacağı gibi AKP’nin dirilmesini sağlayacaktır. Bu işi Başbakanlık Meselesi’ne indirgemek hoş olmadığı için Sayın Bahçeli şiddetle tepki göstermiştir.
CHP-MHP Koalisyonu’ndan CHP’nin çok kârlı çıkacağını görmemek mümkün değildir; varsın kârlı çıksın da, bu MHP’nin batması ile sonuçlanmamalıdır. Elbette CHP sol potansiyelini BDP’ye kaptırmıştır; muhayyel koalisyon mutlak bir geri dönüş sağlar, fakat MHP intihar etmiş olur. CHP-MHP Koalisyonu’nun mevcut devasa imkânları ile AKP karşısında varlık göstermesi de mümkün değildir. Malum şu Süreç işinde BDP’nin AKP’ye yaklaşması elbette mümkündür. Bu bakımdan muhayyel CHP’li Koalisyon’un MHP kadar CHP’ye zararı dokunacaktır; elbette bunların hesaplarını iyi yapmak gerekiyor. Devlet Bahçeli’nin direnişi kuru bir inattan ibaret değildir; belki siyasi hayatında ilk olarak tabanın sesine kulak verilmektedir. Başkalarına göre değişebilir ama MHP bu dik duruşu ile kendine tek başına iktidar yolunu açmaktadır.
Elbette ülkenin ağır şartları âcil bir Hükümet istiyor. Bahçeli’nin teklifi bir tuzak veya siyasi manevra değildir; bu tablodan çıkacak en kuvvetli ve dayanaklı oluşum AKP-CHP Hükümeti’dir. CHP tek başına iktidar vaatlerini askıya alır iş biter ve iki günde Koalisyon kurulur, dört yıl da devam eder. Böyle bir Hükümet’in CHP’ye zararı da olmaz, çünkü AKP pervasızlığına karşı CHP en azından elindeki bakanlıklar ile set oluşturacaktır. Hâlbuki Üçlü Kararnameler dolayısiyle CHP-MHP Koalisyonu’nda bu yol da tıkalıdır. Aydınlarımız biraz da böyle düşünmeli; biliyoruz ki mükemmel olan CHP-MHP Koalisyonu idi ve hepimiz bu oluşumu hayal ediyorduk; ama iki partinin sayısı yetmiyor, üçüncüyü de tel iplikle bağlamanın âlemi yoktur; üstelik böyle bir durumda BDP biraz daha CHP’nin sol oylarını söğüşlemeye devam edecektir.
Bütün bu düşünce jimnastiği içerisinde MHP siyasetinin aydınlarımızın duygularını anlayışla karşılaması ve tenkide dayanması gerekiyor. Semih Yalçın’nın görevi köşe yazılarına cevap vermek veya gazeteciye gazetecilik öğretmek değil siyaset üretmektir. Şartlar ne olursa olsun ülkenin kurtuluşu ve dirilişi, CHP ile MHP’nin oluşturduğu Cumhuriyetçi – Milliyetçi fikirlerin bütünleşmesi ve devlete hâkim olmasiyle ancak mümkün olur.
Muhabbetle.